Karşı cinsin tüm olumsuz hareket ve söylemlerine karşı oluşturulan en sağlam cephe. Dayanıklılık süresi insandan insana değişkenlik gösteren, gururun hemen hemen ayaklar altına alındığı durumlara da örnek teşkil edebilecek davranış.
mutlaka sonlanacak olan sevgidir. bu dünyada her şeyin bir sonu olduğu gibi her insanın gururu, dayanma gücünün bir sınırı ve asla affetmeyeceği şeyler vardır. her şeye rağmen severseniz, karşıdaki kişi, o "rağmen"leri arttırır ve eninde sonunda, "e çüş artık!" noktasına getirir. ondan sonra da ağzıyla kuş tutsa, her şeye rağmen sevmeme başlar. o insan da, göt gibi kalakalır.
her şeye rağmen sevmek... yok böyle bir şey.
ben de öyle sanırdım her şeye rağmen sevmeye inanırdım. lakin biri gelip onu sizden çalınca anlıyorsunuz ki her şeye rağmen yani başkalarına rağmen sevilmiyormuş. daha doğrusu artık unutma evresine girip onu hatırlamamaya yemin ediyorsunuz. tabi başarabilen var mı bilmiyorum.
kalbindeki aşkla beslendiğin zamanlarda yaşayamadığın karşılıkları bile bile her şeye rağmen sevmek. ertelenmiş sorunlarla yüzleşmeden ya da yüzleşmekten korkarak sadece o anı yaşamak ve karşılık alamasan da sevmek. yarın yüzüne tokat gibi döneceğini bilsen de, gözüne kendi kendine çekmiş olduğun o perdeler kalktığında her şeye rağmen sevmek diyeceksin çünkü buna değer dersin. onu o olduğu için sevmek mi yoksa sevmenin ne derece kutsal olduğunu bildiğin için sevmek mi? cevapların arasında gerçek olan tek şey her şeye rağmen verdiğin sevgiler olacaktır.
sevmenin doğası gereğidir. sevmek ama gerçekten sevmek çıkarsız, çünküsüz, beklentisiz hatta bazen de karşılıksız sevmektir. biri seni sevdiği için değil, biri senle ilgileniyor olduğu için değil, o biri senin için bu dünyada ki her şeyden daha değerli olduğu için seversin.
şimdi düşün, yeri geliyor bir futbol takımına bile karşılıksız ,gönülden bağlanabiliyorken, bir insanı sevmeyi, illa ki bir şeyler beklemeyi nasııl düşünüyorsun.
ha tabi bütün bunlar dile kolay şeyler. hepimiz istiyoruz ki sevdiğimiz kadar sevilelim, düşündüğümüz kadar düşünelim ama olmuyor işte dostlar hayat öyle bir şey değil. sevgi dediğin iman gibi olmalı, şüphesiz inanmakla olmalı ki insanın içini ıstsın.
ve şunu da unutmayın,kendi sevginizden ne kadar emin olursanız olun, sevildiğinizden asla o kadar emin olamassınız, çünkü insan kendi duygularını düşüncelerini bildiği, emin olduğu gibi karşısındakinin duygularından emin olamaz.
her şeye rağmen sevin. zordur, çok zordur ama o kadar da güzeldir.
gerçek sevginin, ileri boyutları için de aşkın ta kendisidir. "için" ler sayesinde birini seviyorsanız çıkar ilişkisidir. ama "rağmen"ler olduğu halde hala sevebiliyorsanız, saf sevgidir.
hocam, güç de budur, sabır da budur, yürek de budur, aşk da budur, yaşamak da budur. içimiz bizi yenmek için hazır bekleyen zayıflıklarımızla dolu, bu kimisi için öfke, kimisi için çaresizlik, kıskançlık, küçüklük, korku ya da başka bir şey demek olabilir. sanıyor musun ki her şeye rağmen sevemediğin şey öz'ünden çok şey yitirdi bu zaman zarfında? senin gördüğün o şey'in başka bir yüzü, gördüğünü değil görmek istediğini sevmek isteyenler için namümkün olabilir. her şeye rağmen sevemiyorsan, bence hiç sevmeseydin. seçici geçirgen yüreklerle bu iş zor.
herşeye rağmen güzel olan, herşeye rağmen katlanılabilen tek duygu. belki de bu duygunun yüceliği, herşeye rağmen' den sonra kullanılabilen tek sözcük olmasında yatıyordur.
o sevgi bir his olmaktan çıkmış ve artık bir parçanız olmaya başlamış ise, kaçınılmazdır. seversiniz her şeye rağmen, sevmiyorum diye kendinizi de kandırırsınız hatta.
işin özü;
zor zanaattir, her şeye rağmen sevmek.
yapamadığımdır. terkettim çok zor ama böyle olması gerekliydi. zordur ama dayanıklılık katar kişiye, karakterinizin sağlamlığını gösterir. (bkz: saçmalıyorum)