en yakınım dediğin arkadaşından, dostundan, kardeşinden hiç ummadığın bir kazık yediğinde artık güvenecek hiçbir şeyinin kalmadığını görür, zaten bundan sonra da karşına çıkan hiçbir şeye güvenemeyeceğini bilir ve bu duyguyu içinin en derinliklerine yerleştirirsin. karşına çıkan herkese düşman gözle bakmazsın belki ama yeri geldiğinde içine yerleşmiş olan nefret karşındakinin en ufak bir açığını yakalayıp ona zarar vermene sebep olur.
genellikle genç kızlarımızı regl dönemlerinde bulan ruh halidir. bu nefret etme durumu dayanılmaz sancılarla birlikte, erkeklerden nefret etmekle başlar *, her şeyden nefret etmeyle son bulur. ama geçicidir efendim, paniğe hacet yok.
muhakkak sevdiği bir şey vardır 'her şeyden nefret ediyorum.' diyen kişinin, dolayısıyla yalandır, dolandır, böyle bir şey mümkünat dahilinde değildir.
herkesden, her şeyden nefret ettiğini vurgulama cümlesidir.
hayatı sadece makara sananlardan, sürekli eğlence peşinde koşanlardan, karı kız için kendisine şerefsiz dedirte bilen erkeklerden, ortamlara girmek uğruna her gece başka bir erkekle beraber olan kızlara, hayatın gerçeği olan ölümü unutanlara, sürekli zengin olmak için çabalayan ve çalanlardan, elalemi kandırmak için sürekli yalan söyleyenlerden, bir hiç uğruna birbirinin canına kıyanlardan, sadece laf olsun diye konuşanlardan
zaten ben her zaman söylemişimdir; liseli olmak bir orta öğretim kurumunda öğrenci olmak gibi bir tanıma sığdırılamaz. daha farklı bir şeydir liselilik...
doğan güneşten, aldığım nefesten, tutan elimden, yürüyen ayağımdan, gören gözümden, üzerine bastığım topraktan-asfalttan... allah belasını versin her şeyin allah kahretsin her şeyi demektir.
Ölmek ile yaşamak arasında sürekli gidip gelmektir. Doğdun, daha dün çocuktun, salak salak davranıyordun ama mutluydun. Sonra okul başladı. Seni şekillendirdiler. Büyüdün. Bir baltaya sap olman gerekiyor. Sonra iş bulup, evlenmek, yaşlanıp gebermek. Hiç doğmamış olmak ne güzel olurdu. Bir yandan bakıyorsun ne acılar var. Seninkilerin yanında hiç kalır. Ama yine de kendini iyi biliyorsun, en iyi kendini tanıyorsun. Tutunacak bir dalın yoksa vicdan azabı birlikte geliyor. Ailene karşı borçlu hissediyorsun en çok. Her şeyden bıksan hiçbir yaşama amacın kalmasa yine de bu borç seni bekletiyor boş yere. Ama sonuç ne olacak ? Hiçbir şey. Zaten tüm her şey hiç. Bunu biliyorsun yine de şu vicdan azabı yok mu ? Gidip bir uçurumdan atlatmıyor insanı.