herkesin istediği şeydir. ne var ki uygulama konusunda pek az kişi başarı sağlamıştır kanımca. keşke bunu başarabilsem, ama biliyorum bir gün başaracağım. umarım o pek az kişinin arasına girebilirim denilesi durumdur.
bir çok sürü hayvanının * anlayamayacağı ve de bünyesinin kaldıramayacağı bir olgu olmakla birlikte sağlam kendini bilen ayakları yere basan nadide bünyelerin çıkar yollarından biridir.
torun torba sahibi emekli insanları saymazsak, insanların yaşamak istediklerini sandıkları yerdir. böyle söyleyenlere istedikleri ortam sağlansa, en geç 1 ay sonra sıkılacaklardır. her şeyden ve herkesten uzakta, deniz kenarındaki evinde kuş sesleriyle uyanmak, her ne kadar kulağa hoş gelsede sıkıcıdır. adama sormazlar mı ne yapıcaksın orda, nasıl vakit geçireceksin diye ? sanki hayatta yaşanılabilecek herşeyi yaşamış, artık inzivaya çekiliyor.
dünyanın en çok kurulan hayallerinden birisidir. böyle hayalini kurup kurup gittikten 3 hafta sonra "yok amk ben şehir yaşamına alışmışım iki haftadan sonra olmuyo" diyerek sonuçlanan şekilleri de vardır.
bulutların üzerinde umuttan penceresi olan, yıldızlara yakın, masmavi gökyüzüyle kardeş bir mekanda olmak güzel olmaz mıydı?
ya da masmavi okyanusun ortasında, çarşaf gibi durgun ve sessiz, sadece dalgaların, tatlı tatlı esen meltemin kokusu ve sesi uğuldasa kulaklarımda.. gözlerim ve ruhum dinlese onların çaldığı müzikle..
bir zaman makinası olsa; eski çağlarda yolculuk yapsam, güzel olmaz mıydı?
bir gül bahçesinde rengarenk güllerin arasında dolaşmak, yemyeşil kırlarda gezinmek, sakin sakin yağan yağmur altında rahmetlere dönüşmek güzel olmaz mıydı?
herkesin düşündüğü hayallerin başında gelir. bir sahil kasabası, bahçesinde domates biber yetişen denize sıfır müstakil bir ev, sadece sen olduğun için seninle olan bir eş*, eski sürekli tamir gereken beyaz üzerine mavi çizgileri olan bir tekne ve uludağ sözlük*.
her şeyden herkesten sıkılmış insan isteğidir. eğer gerçekten istiyorsa bunu istemekle kalmaz bunun için çabalar ve doğru zamanın gelmesini bekler insan. *
hayat kavgasından yorulmuş insanın ruhunu uzun süreli tatile çıkarma isteğidir. büyükşehirlerin kalabalığından, programlanmış robotlar gibi çalışmaktan, insanların bitmez bilmek isteklerinden uzaklaşıp sakin bir hayat sürmek hangimizin isteği değildir ki zaman zaman. kimimiz için bir sahil kenarı, kimimiz için bir dağ başı ama hepimiz isteriz sessiz bir yerde bir süre yaşamak.
hadi anlatayım biraz:
böyle işlek olmayan bir yolun üzerinde olacak ev... arka tarafı orman olcak. belki ormanın içinde güzel bir iki göl... canın sıkıldıkça gidip doya doya seyredebileceğin göller. ama ev öyle dağın başında ıssız bir yerde olmayacak. en yakın komşun 1-2 km uzakta olacak.
evin yanında küçük bir ahır. içinde 2-3 tane at olsa yeter... araba yok! eğer bir yere gitmek istersen ata bin git. canın sıkıldıkça dolaş...
sabah kalktığınızda kuş cıvıltılatıyla uyanacaksınız. perdeleri bir açacaksınız, güneş gözlerinizi dolduracak. tabi uzakta yaşıyorsunuz diye hayattan tamamen kopmak yok... eve bir bilgisayar falan alıp her sabah ne olmuş ne bitmiş diye günün haberlerine bakacaksınız... kahvaltınızı da yaptıktan sonra gün sizin. buyrun efendim isterseniz at koşturun.*
günümüz dünya düzeninin deniz kenarında villa satmak için ortaya çıkardığı düşünce. çok parası olnalar haricinde nadiren uygulamaya sokulabilecek davranış.