her şeyden beklentisini düşük tutmalı insan; çünkü yüksek olan beklentiler hayal kırıklığına sebep olur...beklentin ne kadar düşük olursa, o olay olmadığında daha az üzülürsün olduğunda ise sevinirsin. her açıdan iyi.
beklentiyi sıfıra indirgemek kendini kabulleniştir, direnmemektir..
mevlana' nın yegane mesajlarından biridir kabullenmek ve sıfırlanmak insanın kendini bulması yolunda, tıpkı yeni yaratılacak bir melodi, bir müzik gibi önce sessizlik hakimdir ve bir anda o sessizlik içinden anlam bulur ortaya çıkar eşsiz melodi...
sessiz olmadan içini dinleyebilir mi insan? nasıl anlamlandırabilir kendini? kendini, içini dinlemeyen, anlamayan insan başkalarının uzantısı yansıması olmaya devam eder ve taklitçi bir yaşam biçimi sürdürür kendisi olamamıştır çünkü olduğunu sanmaktadır...
kendinden beklentisini düşük tutmamalı sadece. hayata dair minimalist yaklaşmak bir bakış açısı, dünya görüşüdür ama kendine karşı minimalist olmamalıdır insan sadece. kendini sevmeli ve potansiyelinin farkına varmalıdır. her işte başarılı olamaz zaten kimse. ama bazı işlerde ya da hayatın bazı alanlarında çok başarılı olacağının da farkında olmalıdır.
üzülmemenin tek yolu. ama insanız illa beklentileri artırıyoruz. istiyoruz ki benim gibi düşünsün, benim gibi hissetsin. işte orda dünyanın yanlışını yapıyoruz.
pollyanna sendromudur. sendrom demek yanlıştır elbet, bazıları için son derece gereklidir, özellikle benim gibi hasta insanlar için. olmayacağını bile bile istemek umuttan çok acı verir çünkü.
çoğu zaman "ne kadar beklenti o kadar üzüntü" önermesi doğrudur. mantık çerçevesinde değerlendirdiğimizde insanın kendi dışındaki tüm etmenlerden beklenti içerisine girmemesi en temizidr.
başka insanlar olsun , güzel gözüken meyveler olsun , çok beğenerek alınan araba olsun herşey çoğu zaman hayal kırıklığına uğratır.
insanoğlunun çok hayalperest olmasından mıdır bilinmez ama hayallerle gerçekler pek uyum sağlamaz akabinde üzüntüye gark olur ruhlar...