her şey

entry62 galeri2 video1
    51.
  1. Ayrı yazılır.

    Ayrı yazılır lan deli etmeyin adamı!!1!bir!1!
    0 ...
  2. 52.
  3. 53.
  4. sevdiceğimle sevgili olduğumuz ilk zamanlar gençlik heyecanı ile numaramı telefonuna her şey diye kaydetmiştim büyük harflerle ve iki y ile. ben kaydedince o da kendi numarasını aynı şekilde benim rehberime kaydetti. her şey olduğumuz yok tabi ki hatta deli gibi aşık olduğumuz, sevdiğimiz falan da yok. gel zaman git zaman her şeyy olmayan o insan öyle bir her şeyim oldu ki iyi ki de öyle yazmışım diyorum. üzerinden seneler geçti hala beni aradığında her şeyy arıyor yazar.
    1 ...
  5. 54.
  6. 55.
  7. Gelip geçicidir.

    Siz hariç hayatta kalıcı olan şey nedir? Aile, sağlık, sevdiğiniz kız veya köpeğiniz? Hiç biri değil hepsini teker teker kaybediyoruz hele hele filmin sonunda kendimizide... anı yaşayın mutlu olun fakat anı yaşarken ileriye dönük pişmanlık getirecek şeyler elbet yapmayın.
    0 ...
  8. 56.
  9. 57.
  10. memrise’te “herşey” olarak yazılmış olduğunu gördüm az evvel. ve gece gece gönlümü fethetti resmen.
    çok eskiden değil, belli bir zamana kadar türkçede ve özellikle türk edebiyatının pek meşhur yazarlarının kitaplarında ve tercüme eserlerinde daima “herşey” olarak yazılmış, sonra bir dönem gelmiş tdk’nın zırt-pırt kaide değiştirmek âdetinin kurbanı olmuştur.
    bizim büyük diye bildiğimiz edebiyat ve sanat adamlarının bilemediği neyi keşfetmişlerdir dilde şaşarım; şu anda böyle kullanan ve öğretilen yüzbinlere belki milyonlara da bunu izâh edemezsiniz maaalesef.

    zaten böyle kabul edilip öğrenildiği için olsa gerek özgüveninin kalibresi belli ki “binbeşyüz” basan ve adeta dil profesörü edâlarıyla “ayrı yazılır” diye destan yazanlar çıkabiliyor! evet şu konjonktürde ayrı da, “düne kadar değildi haberin yok!” desem umarım polemik mevzuu olmaz; çünkü burada anlatmak istediğim, illâ bitişik yazılır demek değil!

    ayrı yazacak yine ayrı yazsın da, bu ve benzer değişkenlerin, böylesi kâidelerin belirli bir zaman için dilin imkânları içinde ifade ettikleri, kastettikleri manalar, o kâideler değişip durdukça anlamlarını yitirme, dahası kaybolma tehlikesi yaşarlar.
    bu mevzuyu ekşi sözlükte kahvesigara isimli bir arkadaş gayet sarih bir biçimde ifâde etmiş. itiraf edeyim ki bu husus hakkında biraz laf paralarım zannediyordum ki, o yazılanları okuyunca vazgeçtim. izahı çok uzun ya, yine de alakalısı için buraya almak istedim:

    “herşey-hiçbir şey anlaşmazlığında toptancı köktenci yaklaşımlardan biri de iyi niyetinden zerre şüphe etmediğimiz öğretmenlerin sloganlaşmış yaklaşımıdır. büyük ihtimalle de yapmaları gerekeni yapıyorlar. her şey ayrı yazılır, hiçbir şey bitişik yazılmaz gibi bir deyim üretmişler ya da üretileni aktarmışlar öğrencilere ki bununla pekçok yerde karşılaşmak mümkün. ama çıbanbaşı tdk.

    hiçbir şey deyişini ele alalım. hiç-bir şey. aslında ortada 3 sözcük var. herşeyi ayırma sevdalılarından beklenen bir sözcüğünü de ayırmalarıdır. örneğimizde belgisiz sıfat ünvanıyla arzı endam eden bir aslında çok tanıdık başka bir deyişte de ikamet etmektedir: herbir. herbiri (kelime) bitişik yazılmak istiyordu ama hiçbiri bunu anlayamadı. oldu mu?

    yani demem o ki herşeyin aslı herbir şey iken bir düşmüş, birbirine vurulan iki sözcük ayrılığa dayanamayarak yeşilçam filmlerindeki gibi koşarak sarılmışlar ve geriye herşey kalmıştır. bu sözün bitişik yazılmasının nedeni de budur. fonetik müsait olunca evrim geçirmiştir anlayacağınız. hiçbir şey çok meymenetsiz olduğu için, zavallı bir ihtiyar gibi kahvenin önüne attığı sandalyede tünemeye devam etmiştir.

    komünist yuvası olmasın diye tarih kurumu'yla birlikte baştan aşağı elden geçirilen tdk'da 80'den beri dilbilgisi kuralları da düzenli olarak hurdaya çıkarılmakta ve sonra geri alınmaktadır malumunuz. türkçeyi öğrendiğini düşünerek mezun olan bir kişi, birkaç sene sonra mezun olan bir başkasının farklı bilgilerle mezun olduğunu anlayınca şaşırır oldu. varsa eğer, doğru dilbilgisini kimin bildiği hakikaten tam bir muamma; dil değnekçileri de dahil.

    ben öğrenciyken, birleşik (bitişik) kelimeler canımız ciğerimizdi. onları sevip gözetirdik. kendi başına anlamı olan kelimelerin biraraya gelince başka bir anlama ulaşmasına şaşırırdık. ayçiçeği kelimesi şahaneydi mesela. hey gidi günler. sonra günlerden bir gün dilin basitleştirilmesi adına bazı bitişik kelimelerin ayrılmasına karar verildiğini öğrendim. basit (!) değilken en kazmamız bile öğreniyordu neyin ne olduğunu. bizden sonra gelenler pek parlak bulunmamış olacak ki satırı indirdiler sevişen kelimelerin arasına. şimdi de sokakta, parkta sarılıp koklaşan sevgilileri ayrımaya çalışıyorlar. bulaşıcı bir hastalık sanırım.

    şimdi ne oldu? bir şey yazalım, bir çok yazalım diye başımızın etini yiyorlar. katırtırnağının ne olduğunu yazarken bilmiyordum ama şahane bir kelimeydi. ayıralım gitsin de mundar olsun kelimenin anlamı da yazılışı da. yahut, öleyazmak ; mis gibi bir kelimedir. yardımcı fiili koynuna almış ölümle yaşayıp giderler. ayrı yazsak bir halta benzemeyecek. tdk'da tartışılıyor işte (aşağıda link mevcut); ses düşmesi yoksa yardımcı fiilleri ayıralım diye. dokumayın, yakarım. vurdumduymaz da ha keza dilimizin en nadide örneklerindendir. anlamlarına girmiyorum bile şu aşamada. kelimelerin yazılışı başlıbaşına gözalıcı. birleşik yazılan her şey gibi vurdum duymaz kelimesi de başlı başına çok göz alıcıdır. hepsini ayırdık da ne oldu? estetik sizlere ömür. anlam muallakta. bakmayın öyle, ellerinden gelse ayıracaklardı neredeyse. tam tarihini hatırlamıyorum ama tdk, tüm birleşik kelimelerin ayrı yazılıp yazılmamasını tartışıyordu. bayağı bir gürültü kopmuştu. bir sözlük dolusu kelime tirtir titreyerek giyotine başlarını uzatmış bekliyordu. ucuz kurtuldular.

    kelimelere sırf verdikleri anlamla yaklaşılmaz, yaklaşılmamalı. okul bitince kağıt kalem kullananların sayısı çok azalmıştır herhalde. kaç evde matbu sözlük kullanılıyor merak ediyorum. insanlar bilgisayarda yazıp çiziyor, sözlüğe de bilgisayar üzerinden ulaşıyor. belki de bu yüzden bazı değişiklikleri yutturmak kolay oluyordur çünkü merak eden birinin başvuracağı ilk kaynak maalesef tdk'nın içler acısı internet sitesi. hakikaten içler acısı. hayrına açılan ecnebi siteleri neredeyse sabah kahvemi bile hazırlayacak, bizim parlak dil alimlerimiz doğru dürüst bir program yaptıramadı gitti. bir kelimeyi sözlükte aratmak için tam olarak sözlükteki halini bulmanız lazım. yoksa yok. yazım kılavuzu da kafası güzel öneriler getirir zaten. her gün bir kelime öğreniyorum, neşe doluyorum uygulamaları güzel de o kadarla kalınca anlamsız oluyor. etimolojik sözlük, tdk tarafından yapılan değişikliklerin sıralandığı bir tarihçe bölümü ve bugüne kadar değiştirilen tüm kural ve kelimelerin indeksli bir listesi ve gerekçesi olmadan ne anladım ben bu kurumdan.

    herşeyime el uzatana kadar bu ülkenin vatandaşları ve türkçeyi merak eden herkes için yapboza çevirdikleri dilbilgisinde hangi değişiklikleri neden yaptıklarını anlaşılır bir dille (yani bürokratik dille değil) anlatsınlar ki biz de anlayalım. makaleler arasında sekmek yerine aradığımıza hızlıca ulaşalım. arada saçmalamayın. dili maket uçak yapar gibi tutkalla tutturamazsınız diyebilelim. iki yılda bir şapkaları kaldıralım, olmadı indirelim, olmadı seçmece yapalım; bazıları şapka taksın, bazıları takmasın ama zinhar gerekçemizi açık etmeyelim diyerek köşekapmaca oynayacaklarına, akademik koltuklarından benim gibilerin yanına, sefil çukurlara insinler. zira türkçenin hası buralardan çıkar, çıkacak. dil değişir, dönüşür, değnekçiler arkadan gelir. bırakın, herşey bize batınca (bir gün batarsa) biz değiştiririz. nikahı düşürür, bozuşan kelimeleri ayırırız. siz elleşmeyin.

    http://www.tdk.gov.tr/ …aa849816b2ef7f26505c55ac2b41

    tdk deyince açıp baktım. şubat 2009, sayı: 686, harap olmak, harap etmek, icap etmek, tehdit etmek üzerine başlıklı kısa bir metinle karşılaştım. son kısmında ne diyor bakalım:

    -alıntı-
    türk dili bilgini prof. dr. tahsin banguoğlu bir konuşmasında “imla göz
    içindir” demişti. bununla bir kelimenin imlasına göz nasıl alışmışsa o imla kolay
    kolay değişmez. “bu bakımdan kelimelerin imlalarında birlik sağlayıp bunları
    genelleştirmeliyiz.” demek istiyordu. bu sağduyunun söylendiği tarihten
    bugüne aradan 40 yıl geçti. aydınlarımız bu birlik için bir ödünde bulunmadılar.
    çoğu da alıştığı, doğru bulduğu imladan kopamıyor.
    -alıntı-

    ... bu birlik için bir ödünde bulunmadılar. [...] çoğu da alıştığı, doğru bulduğu imladan kopamıyor. kim, niye ödünde bulunsun, niye alıştığı imladan kopsun? hangi birlikten bahsediyoruz? ben bu metni okurken tonla şapka hatası gördüm. neye göre gördüm, 80 sonrası öğrendiğim, öğretilmiş olan türkçeye göre gördüm. alıntı yaparken yanlış yere konmuş tırnak işaretinden bahsetmiyorum bile. alıntının sonuna nokta koyma hastalığı da yayılacak. yandık ki ne yandık.
    yandım dilin belasından, sustum dilim belasından , dedi inceden deliren kahvesigara. doğrusu bu.
    yandım dilin belasından, sustum dilim belasından. dedi gariplerin şahı kahvesigara. cidden bunu mu istiyorsunuz?! bunu mu savunuyorsunuz? ben editör olsam, önüme böyle bir metin gelse, yediririm o kağıtları. alıntının sonuna böyle nokta tıkamak, sevgili arkadaşlarım, tüm dünyayı dış cephesi kilim desenli binalarla kaplamakla aynı şeydir.

    nevrim döndüğü için artık kullanmamaya başladığım, ele avuca gelmeyen şapka nereye konur nereye konmaz kurallarından da gına geldi. zırt pırt kural kitabı değişirse, kim umursar dilbilgisini? ciddiye alınacak bir şey kaldı da ben mi muhafazakâr davranıyorum? düzenleyin büyük bir türkçe kongresi, temel kararlar alın, büyük yazarların eserleri referans olsun bitti gitti. 5 yıla toparlanır herşey. ama istemezsiniz, o çıbanbaşı, komünist yazar tayfasının yazdıklarını kılavuz almaktansa bütün kütüphaneleri yakarsınız, daha iyi olur. başa geçenin fikrine göre değişen kelimeler, kurallar yüzünden anca eşimizle, dostumuzla, akranımızla anlaşır olduk. 10 sene öne arkaya gitsek bir kara deliğe kapılıp yitip gidiyoruz. ben bir yazıya bakıyorum tarzanca gibi, başkası benimkine bakıyor tarzanca gibi. kelimeler göçmen kuş olacak, terk edecek hepimizi. derdimiz anlatmak için boğuşup duracağız bu gidişle. siz daha birlik ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyduğumuz bugünlerde diye tiradlar atın. hazır başlamışken bugünü de ayırın da hepberaber rahat edelim.

    yaşasın herşey, kahrolsun her şey.”
    4 ...
  11. 58.
  12. Herşey olmayan.

    edit: ayrıca herşey çetesi tarafından saldırılan bir kelime öbeği.

    bir şeyi yanlış bileceğim, biri adımı (nickimi) vermeden düzeltecek ve inadına onu ve onunla aynı içeriğe sahip entry girenleri eksileyeceğim. hayal bile edemediğim bir cehalet bu.
    1 ...
  13. 59.
  14. Şey hiçbir şeyle birleşmeyen bir şeydir.*
    5 ...
  15. 60.
  16. türkiye'de ayrılması en çok istenen şey...
    1 ...
  17. 61.
  18. 62.
  19. kağıtta yazan her şey vs kağıdın dışındaki her şey.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük