inananların birçoğu tarafından daha kaba tabirle "götü sıkışınca allah'ı hatırlamak" dan ibarettir. mutlu mesut anlarında, sorunsuz zamanlarında şükretmek için bile aklına getirmediği yaradanını, götü sıkışınca hatırlar. sonra da vay efendim duam kabul olmadı bilmem ne. sinsi seni.
insan işler kötü giderken isyan etmez, işler istediği gibi gitmediği zaman isyan eder. örneğin , çılgın dalgalı bir denizde, devrilmek üzere olan bir teknedeki insanın işi hiç de iyi gitmiyordur ama isyan da etmez aksine allaha sığınır.
işlerin sadece kendi istediği gibi gitmesini istemek ise gizli şirktir.
gerçekten sorgusuz şekilde inanabilen insanın gerçekten başarabileceği iştir. kafasında soru olan, karamsar olan insana göre değildir bu eylem. siz sığınırken sığınamadığınızı düşünmek ise gerçekten incitir ve ne yapabileceğiniz bilemez hale getirebilir. üzer. siz en yüce gördüğünüz varlığa sığınmaya çalışırken onun umursamadığını düşünmek gerçekten hiç sevilmediğiniz düşüncenizi kanıtlar niteliktedir. sabretmeyi bilmeyene göre değildir hiç.
ne güzeldir. aslında sabırla sığınmak ne güzeldir. sonuçta diğer taraftan hemen isyan edebiliyoruz "allah'ım neden benim başıma geliyor ki?! n'olur bu belayı başımdan al bir an önce..." tarzında. ama keşke çıtımız çıkmadan bir boyun eğme davranışını göstereblsem, gösterebilsek. allah bize sabredenlerle beraber olduğunu söylüyor ama o dar anlarımızda unutuveriyoruz hemen...
2:153 - Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım isteyin. Şüphe yok ki Allah, sabredenlerle beraberdir.
3:17 - O sabredenleri, o doğruluktan şaşmayanları, o elpençe divan duranları, o nafaka verenleri ve seher vakitlerinde o istiğfar edip yalvaranları (görür).
2:155 - Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri!
işte, ben de başıma gelen küçük tatsızlıklarda dahi hemen yıkılıyorum ve "keşke sabredebilseydim, razı olabilseydim bunlara..." diye pişmanlık duyuyorum ama iş işten geçip isyan ettikten sonra ne anlamı var ki...
--spoiler--
2:153 - Ey iman edenler! Sabır ve namazla yardım isteyin. Şüphe yok ki Allah, sabredenlerle beraberdir.
3:17 - O sabredenleri, o doğruluktan şaşmayanları, o elpençe divan duranları, o nafaka verenleri ve seher vakitlerinde o istiğfar edip yalvaranları görür).
2:155 - Çaresiz biz sizi biraz korku, biraz açlık, biraz da mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltme ile imtihan edeceğiz. Müjdele o sabredenleri!
--spoiler--
gerçekten de sadece inanç meselesidir. inanan bir insanın, bildiği en büyük güce sığınması durumudur. hayatın bir sınav olduğunu ve elbet bir gün öleceğimizi unutuyoruz çoğu zaman. isyan etmek yerine sabretmek, sığınmak ve yardım istemek çok daha yerinde olacaktır.
inanmayan bir insana ise hiç bir şey ifade etmez. bu da o kişiyi bağlar. (bkz: bize ne)
zordur. sağlam inanç, teslimiyet ve tevekkül gerektirir. hele bir de başına gelenleri hakettiğini düşünmeye başlamış biriyseniz, sığınmaya bile yüzünüz olmaz bazen. ancak, iltica edilebilecek tek gerçek makam her zaman o'dur. sizden yüz çevirmişse bile, yine de o'na gidin, pişmanlığınızın bi değeri olur.
sadece kötü zamanda değil iyi zamanlarda da allaha sığınabilmeliyiz. çünkü dönüş ancak onadır ve biz inanmayanların aksine inancımızı her daim sonuna kadar göstermeliyiz.
en garantili sığınma şeklidir. öyle bir duygudur ki arkanda bir ordu varmış gibi hissedersin. en yalnız en çaresiz anlarda yardımınıza koşar. ve o bu dünyadaki yegane dosttur.
dini ne olursa olsun hatta dinsiz olsun insan bir şeye güvenmek inanmak istiyor. inancını kaybedince kendini kocaman bir boşlukta buluyor. geçici mi bu boşluk bilinmez.
--spoiler--
şaşarım müminin haline, onun her işi hayırdır. kendisine bir nimet erişince şükreder bir belaya uğradığında da sabredip tevekkül eder
--spoiler--
hani bir laf vardır ya; "batan gemide ateist olmaz" diye, bana onu hatırlattı. aslında herkes zor zamanlarında allah'a sığınır sanırım. yalnız kimi bunu itiraf etmez, kendisine bile...ama fıtri bir durumdur. insanın gücünü aşan durumlarda, gücü yetene sığınırsın. bu da müthiş bir huzur verir.