Yavaş yavaş popülerliğini kaybeden, tatil süresince, tesise bağlı kalmak istemeyen, homini gıtlak, pufidi kandil, tumba yatak yapmaktan hoşlanmayan insanların tercih etmediği tatildir. Makul fiyatlara daha uygun yerler bularak, o yörenin, tarih ve doğa zenginliklerini, mutfak kültürünü tanımak daha eğlenceli ve anlamlıdır.
türk turizmcilerinin ispanya ve yunanistan ile rekabet edebilmek için geliştirdikleri sistemdir.
hesaplama basittir; bir insanın bir günde yiyip içebilecekleri sınırlıdır( sınırı olmayanlarda vardır ki onlar istisnadır ve istisnalar kaideyi bozmaz.) bu mantık üzerinden otelde kullanılan 4.5. kalite malzemelerle günlük kişi başı maliyet 25-30 lirayı geçmez. kırmızı et olarak angus kullanılır ve sezon başı toptan alınır ( hindi etini külde bekletip kırmızı et diye yedirenler de mevcuttur.) hiç bir otelci oteline balkan ülke vatandaşları gelsin istemez ( bulgar,romen vs.) çünkü bu insanların yiyebileceğinin sınırı yoktur. velhasılı türk otelcisinin direkt rakibi olan yunanistan ve ispanyadan turist kapmasının tek yolu herşey dahildir çünkü kalite yoktur. ( istisnalar kaideyi bozmaz.) taze meyve suyu meselesine gelince otelde meyve suyu diye içtiğiniz şey konsantre veya toz halde renkli şekerli sudur. taze meyve kişi başı maliyeti ve işgücünü artırır ve bu nedenle otelcilerin geneli taze sıkma meyve suyunu ve türk kahvesini ücretsiz vermez. şimdilerde türk kahvesi makinaları çıktığı için sanırım türk kahvesini dahil etmeye başladılar ( meyve suyu ve türk kahvesi demeyin sırf bunlar için ekstra eleman çalıştırmak gerekiyor.)
her ne kadar turistin işine gelen bir sistem gibi gözüksede otelleri kalite anlamında hep geriye götüren bir sistemdir. bu nedenle hep dediğimiz gibi alamanın çöpçüsü üç otuz paraya ülkemizde tatil yapabilmektedir.
yalan program. yalandan da öte. bir sabah şekerleri programı bile değil. bugün içinde bulunduğum odada açık olan televizyonda yayınlandığı için izlemek/duymak zorunda kaldığım sinir bozucu bir şey. program şunlardan ibaret; çağla şikel ve diğer zengin çocuğunun karşılıklı manasızca kikirdemeleri, zengin çocuğunun yapmacık hal ve hareketleri, hayvanat bahçesinden canlı yayına bağlanan elemanın uzun dakikalar boyunca hep aynı şeyleri söyleyerek hayvanları göstermesi, tiyatro ve gösterilerden çağrılmış ekiplerin ekranlarda performanslarından bir bölüm sergilenmesi - ki en iğrenci bu - çağla şikel'in o sıralar katıldığı bir defile varsa onun görüntülerinin yayınlanması, ve varsa bir adet kendini ilizyonist zanneden sihirbaz. show tv'nin yayınlamaktan utanmadığı programın içeriğini okudunuz.
tanım: show tv'de yayınlanan sabah kuşağı programı. kanalları zaplarken şöyle bir konuya denk geldim:
"türkiye'nin en genç assolisti, genç kızların idolü, sevilen sanatçı seren serengil yarın her şey dahil'de".
seslendiren kişide hamit özsaraç. ulan nedir bu adamın günahı vebali. ömrünü bu kanalda çürüttü herif. şimdi ise bu siktiri boktan bir yayın için hiç kimsenin iplemediği bir kadını yere göğe sığdıramayan övgüler düzüyor. allahım sen aklıma mukayyet ol. sanırım kusacam. seren serengil, genç kızların idolü. bööhh.
bütün tatil zevkinin içine sıçan otel pazarlamasıdır. insanları otelin dışına çıkmamaya zorlayarak, yeni ve saçma bir tatil anlayışı getirmiştir bu pazarlama.
eskiden böylemiydi? turistiydi, türküydü arada dışarda yemek yiyerek, gezerek, dolaşarak tatil yapardı. tatil denince akla 5 yıldızlı otel ve sınırsız yiyecek gelmezdi. dolu dolu tatiller olurdu. özellikle turistler, ülke ekonomisine katkı sağlardı bu sayede.
yeni nesilin tadamiyacağı güzelliklerden biri daha malesef...
acenteler vasıtasıyla türkiye' ye gelen turistlere günlüğü 10 dolardan başlayan fiyatlarla her türlü hizmetin otel büyesinde verilmesi hizmeti. kendi vatandaşına aynı hizmeti 10 kat daha pahalı veren türk işletmeciler yüksek ahlak anlayışımızın bir ürünü olsa gerek. ha adamlar köftede et yerine soya kullanıp, et ve süt ürünlerinin en kalitesiz çeşitleriyle masaları donattıklarından bir kişinin günlük yemek ihtiyacını 2,5-3 dolara mal ediyorlar orası ayrı.
programda, konukların ağzından çıkanla, yayınlanan alt bandın alakasız olduğu program.
bilmem bilmem, ölümden döndü, dizleri nasıl parçalandı!
konuk hiç oralı değil ama.. evet show bu show .
öğle yemeği sırasında kanalları değiştirirken denk geldiğim, hala etkisinde olduğum programdır. şöyle ki: yamulmuyorsam 27 mayıs 2009 tarihli yayınıydı programın, ekranın alt bölümünde "dünyaca ünlü yıldızlar her şey dahil'e gelmeye devam ediyor." diyordu, sonrasında gelişen olaya bağlı olarak "alişan dünyaca ünlü dörtlü hede hüde* ile caz yapıyor." yazısını gördüğüm an yanlış okuduğumu zannettim fakat maalesef ki doğru okumuşum. alişan, bu dörtlü çalarken şarkı söylemeye başladı. söylediği şarkı da, alişan'ın muhtemelen en çok sevdiği caz şarkısı olan evlerinin önü boyalı direk idi. alişan şarkıyı pek tabii ki kendine özgü yorumuyla okudu. şarkı sırasında alişan'dan şiki şiki ve üzerine yeeaahh sesleri duymak gerek şarkıya gerekse programa ayrı bir hava kattı.
pasta'nın büyüklüğünü çok fazla değiştirmeden pastadan pay alanların sayısını çok ama çok azaltan adaletsiz sistem.
çünkü gelen turist otelden dışarıya hemen hemen hiç çıkmamakta dolayısıyla turistik esnaf kan ağlamaktadır.