sebepsiz yere her yere geç kalan insanlardır bunlar. sağa sola çok takılırlar.* saatlerinizi bile çalabilirler. beklemeyelim, bekleyenleri de uyaralım.
Kapı, yumurta diye tabir ettiğimiz insan modelidir. Saat 12 deki işi için 6da kalkmasına ve yapacak bir işinin olmamasına rağmen yine de o işe geç kalan insandır.
insanların ne düşündüğünü çok da önemsemeyen, sorumsuz olduğunu zaman zaman kabul eden kafası devamlı tasarılarıyla meşgul olduğundan zaman kavramına ayak uyduramamış insan tipidir.ufak işlerle oyalanır devamlı,unutkandır da büyük ihtimalle.bu yüzden her ortamda uzun zaman geçse de hatırlanır.
-millet necati...
+10 dk ya burdadır siz başlayın..
her seferinde de suratında pişkin bir gülümsemeyle 'kusura bakma abi ya, çok beklettim mi?' diye sorar. 'ümük sıkmak' deyimi aklınızın bir köşesinden geçer, sonrada 'ümük' kelimesini düşünüp 'kimden çıkmış la bu kelime' diye kendi kendinize gülersiniz.
başlığı üstüme alındım. zaman algımın gelişmemesiyle ilgili olduğunu düşünürüm, mesela saate baktığımda saat diyelim ki 13.00 aradan 1 saat geçse de bana hala saat 13.00 gibi gelir. insanları önemsememek değildir. bi de utanmadan bekletilince de sinirlenirim. evet evet "dövülesi" yorumuna katılacağım sanırım, ama azıcık dövün öyle çok şey etmeyin yani.
şizoid kişilik bozukluğuna sahip olabilecek insan modelidir. zira şizoidler, yavaş hazırlanır ve bir yere yetişmek için acele etmeleri gerektiğinde daha çok psikolojik baskı hisseder ve hareket edemeyecek ya da hareket etse de ilerleyemeyecek hale gelir panik yaparak. ***
evet o yerden yere vurduğunuz insan benim. rahatlıkla yada duyarsızlıkla alakası yok sayın beyler bayanlar. bilakis fazla acele etmeyle ve önemsiz daha sonra işleri en başta yapmanızla alakası var. evden çıkmıyorsunuz bir türlü. devamlı bir eksik ve o eksiği tamamlamayla geçiyor o gaddar saatler. acıyın. çok da yüklenmeyin derim zira; biz de insanız. *
evet bu ne yazık ki benim. suçu asla kendimde bulmuyor ve zaman kavramının çabuk geçmesi ile ilgisi olduğunu savunuyorum. şöyle ki başlangıçta "yarım saat duş sürse, 10 dakikada saçımı kurutsam, 10 dakikada giyinir çıkarım, 25 dakika da otobüs sürse, hıım yetişirim ben" diye düşünürsünüz. 1,5 saat kala hazırlanmaya başlarsınız fakat duş 45 dakika sürer, saçınız bir türlü kurumaz, 25 dakika uğraştırır, bir bakarsınız aklınızdaki bluzda leke var, gömleğe uzanırsınız kırışık gelir, hemen ütülemeye çalışırsınız, hadi yarım saatte giyindiniz, 5 dakikada da makyajı hallettiniz, o otobüs bir türlü gelmez ve tam 45 dakika istanbul trafiğinde sizi süründürür. telefonunuz susmaz, "freyja yine 1 saat geç kaldı" cümlelerinin hakim olduğu ortama girdiğinizde hafif bir sırıtışla af dilemek durumunda kalırsınız. demem o ki 2 defadan fazla geç kalmış bir insanla buluşmaya mutlaka en az yarım saat geç gidiniz. emin olun hiç şaşmayacak ve beklemekten ağaç olmayacaksınız!