Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş-i Veli gibi erenlerin her yer de ve her şey de, en büyük sevgili olan Allahı görmeleri ve Allah la birlikte olmaları halidir.
Özlemişsinizdir. Gidişi çok yakmıştır canınızı da bir türlü unutamamışsınızdır onu. Sözler vermişsinizdir kendinize, yeminler etmişsinizdir unutacağınıza, yapamamışsınızdır. hala deli gibi seviyorsunuzdur o hayırsızı. Baktığınız her yerde o vardır artık. Binlerce kilometre uzağınızda bile olsa, yanınızdadır artık. gözünüzün gördüğü her yerde.
ya da çiftlerden birinin kafasının özel olmasıyla da sağlanabiliyor. bu konuda beni son derece etkileyen bir diyalogu arz etmek isterim.
forrest gump isimli filmden jenny ile forrest arasındaki diyalog, buyrunuz efendim.
--spoiler--
jenny : söylesene forrest, vietnam'da korkar mıydın?
forrest: evet.. şey.. bilmiyorum. bazen yağmur bir süre diner ve yıldızlar çıkardı. sonra hava güzelleşirdi. pırıl pırıl olurdu. tıpkı koyda günbatımının öncesi gibi olurdu. suda milyonlarca ışık parlardı. tıpkı o dağdaki göl gibi. hava çok açık olurdu. sanki biri diğerinin üstüne binmiş iki göküyüzü var gibi görünürdü jenny. sonra çöldeyken güneş çıktığında cennet nerde bitiyor dünya nerde başlıyor anlayamazdın. öyle güzeldi ki.. öyle güzeldi ki..
jenny : keşke ben de yanında olabilseydim..
forrest: yanımdaydın..
--spoiler--
bir şarkı, bir ses, bir görüntü, bir koku hep onu hatırlatır. hani keçinin sevmediği ot misali. hele unutmaya çalışıyorsan, beynin sürekli oyunlar oynar sana. biraz sabırlı olmak lazımdır. mutlaka geçer.
herşeyi kafada bitirirsin, o an bütün zihninle onu düşünürsün ve onun baş harfiyle ilgili bir kelime bile duysan hemen onu çağrıştırır sana. pek sürmez bu durumlar çünkü kızdan en ufak dışlamayı görünce sende onun gibi davranmayı, bugünlerin deyişiyle 'cool' olmayı denersin.