birlikte olduğu adamla * her şeyi sınırsızca yaşayıp, olay küçücük bir zara geldiğinde namus abidesi kesilen, sadece ileride evleneceği adama bakireyim diyebilmek için taklalar atan hanım kızlarımızdır.
baştan edit; bahsettiğim şey kadın kişisinin kendisini erkeğin kollarına bilinçsizce atması değil, içten pazarlık yapması durumudur.
+üstad çalışmalar nasıl gidiyor?
-iyi gidiyo, yeni bi sergi açacağım yakında.
+hmm, nasıl bi sergi?
-sürrealist çalıştım bu aralar. her yanı ellenmiş bakire vücutlar sergisi...
+hmmm, yine harika eserler olacaktır eminim.
bekaretin beyinlede ilgili olduğunu kanıtlayan bir olgudur. ona buna oral yap, anal ilişkiye gir, kaba tabirle yiyiş falan sonra beline tak kırmızı bişeyi bakireyim ben kocama sakladım kendimi diye takıl.
mobilyacıda alınmak için bekleyen koltuktur. Üstüne defalarca oturulmuş bir tek parası verilip alınmamış, eve götürülmemiştir. Ehh eve götürene hayırlı olsun *
öncelikle ifadenin yanlış kullanılmış olduğunu düşündüğüm başlık diyerek tanımımı yapıyor ve söze giriyorum. nasıl oluyor da her tarafı ellenmiş bir vücut bakire olabiliyor? delinmemiş bir zarsa ifade edilmeye çalışılan o zaman vücüdun tamamı mı bu zarlarla kaplı. vücut ellenmişse bedenin bakireliği ortadan kalkmıştır; ama bundan bana ne, sana ne? mahrem diye bir kavram vardır zamanla unutulagelmiş. belki ileride masal aralarında çocuklarımıza anlatırız. tabi masal anlatma geleneği süregelirse. bir de şunu düşünmek lazım: acaba sorun erkeklerde mi yoksa kızlarda mı? evlilik öncesi ilişkiye olumlu bakan ve her kız arkadaşıyla birlikte olmaya çalışan erkek modeli neden konu evliliğe geldiğinde bakire kız da bakire kız diye tutturur? kızcağız da ne yapıyor bu durumda evlilik öncesinde gösteriyor, elletiyor; ama asla bekaretini kaybetmiyor. sonra da kocasının karşısına tertemiz çıkıyor öyle mi? yahu geçelim bunları. önemli olan beyindeki zarın yırtılmamış olmasıdır. önemli olan beynin bekaretini kaybetmemiş olmasıdır. önemli olan öncesi değil sonrasıdır. kafaları kukuya çalışan insanlardan olmayıverelim bir kere de.
ataerkil toplumun dişilerinin baskı sonrası bulduğu çıkış yollarıdır ne yazık ki bu vücutlar. kadınların değil örümcek beyinli erkeklerin saçmalamalarının sonucudur bu durum.
her yanı ellenmiş bakire olmayan vücutlardan daha kabuledilebilir olan vücutlardır. erkek milleti her sevgilim versin ama karim bakire olsun mantığıyla hareket ettikçe bu tip vücutlarla karşılaşılacaktır. ayrıca vermedi diye de erkek milleti tarafından ikiyüzlü olmakla suçlanacak vücutlardır. "küçücük bir zar canım, her haltı yedin, bunu da ye" diyen erkek zaman gelir hanımkızımızla evlenmezse sözkonusu vücutlar da yerini her yanı ellenmiş bakire olmayan vücutlara bırakacaklardır.
tek sözcükle anlatmak gerekirse, yalancılıktır. karşınızdakiler zaten sizin tavırlarınızı gördüklerinde, o zarın manevi olarak binlerce kez yırtıldığını, o vücudun bütün tersanelerine girildiğini anlarlar. iş sadece bayrağı dikmeye kalmıştır ki, diğer şeyler yapıldıktan sonra onun bir önemi yoktur. bakirelik ya da bekaret denilen şey içten gelir ve dışa da yansır. bu insanları az görürsünüz ama onları her yerde tanıyabilirsiniz. allah herkese öylesini nasip etsindir.
bu zihniyetle davranan kızların yaptıklarını tasvip etmeseniz bile kullanılması yakışıksız tabir. kadınlık nezakettir. "her yanı ellenmiş" ise hic de nazik olmayan bir ifade. ne olursa olsun.
hatun kişi
- sana rastlayana kadar yediğim mokarın haddi hesabı olmadı... (2 saniyelik derin bir sessizlik, tepki ölçülür) ama sevinmelisin.. ruh olarak ilk senin oldum...
er kişi
+ (sevgilisinin bu dürüst davranışını taktir eder) aşkım önemli olan yediğin mokarın haddi hesabı değil. oranı buranı elletmende değil. önemli olan bana olan aşkındır...
hatun kişi
- (şaşkınlık içinde) doğrumu söylüyorsun...
er kişi
+ tabi doğru söylüyorum. bu yaşadıkların benim problemim değil. seni alan düşünsün. ben seninle olan aşkıma bakarım. sevdiceğim.
görüldüğü gibi sorun yoktur ortada olmasıda imkansızdır. yaşanmış onca şeyi nasıl yok sayabiliriz.
yatağa başımızı koyduğumuzda sevdiğin kadına kimin nasıl sahip olduğunu düşünmeden nasıl uyuya bilirsiniz.
hiç değilse ellemiş bakire vücütlerda kimin onu nasıl inlettiğini o kadar düşünmezsiniz.
mokar hastası nihan' ın tüm derinliklerini! elletip, evleneceği zaman diktirmesidir.(bazı adamlar o kadar takmıştır ki bunu bile daha erdemli! sayarlar) neyse efendim bu nihanlar anne olmayı hakeder, çünkü evlendiği erkek onu bakire bulur! daha önce hiç inlemedim! nidalarıyla keklediği kocasıyla sevişirken eski sevgilileriyle olan ellenmemişlik sahneleri gözünün önünden film şeridi gibi geçer. sizi seven kadın için zaten ilksinizdir ki siz onun daha önce nasıl inlediğini kurarken o bulanık mazi! sindeki herşeyi size olan aşkıyla silmiştir.
(bkz: siz hiç bakire inletmediniz mi?)
kimin ellenip ellenmediğinin, ellendiyse nerelerinin, ne sıklıkla ve ne derece (!) ellendiğinin çetelesini tutan; ataerkil, primitif namus kalıplarından sadece birinin tezahürüdür..