memoli dizisinin müziğini çalarak yerine getirdiği zorunluluktur.
hocamız flüt ödevi vermişti, kayıkçının küreği mi ne. gittim eve çalışmaya çalıştım olmadı. o sırada da televizyonda memoli oynamaya başlamıştı. neyse çalışmaya devam ettim falan biraz uğraştım yok olmadı sonra memoliyi çalmayı deniyim dedim, sadece ilk 3 deliği sırasıyla kapatmam/açmam ile olay hallolmuştu, saatlerce çalışmıştım çok da hoşuma gitmişti... müzik hayatımın başlangıcı olabilirdi yani, bestekar falan olurum diyordum.
ertesi gün oldu;
-flüt dersinize çalıştınız mı çocuklar?
+eveeet
*hocam hocam, dün ben memoliye çalıştım!(öyle heyecanlı söylemiştim ki, hocamın yanına koşmuştum bide elimde flütle heyecanlı heyecanlı)
ve o bakış. size yemin ediyorum biri siksin şunu bakışı attı kadın bana. sonra otur yerine! diye bir çığırdı. işte müzik hayatım başlamadan oracıkta bitti. şimdi emrime orkestra verseler sittin sene çalamam, çaldıramam ben o melodiyi.
benim hiç yeteneğim yoktu buna. tamam hoşuma giden her türlü müziği dinlerdim de çalamazdım amk. flüt hakkında tek öğrendiğim şey o tek düğmesini elinle kapatıyosun bir de yarım basarsan borazan gibi sesi çıkıyor.
bir de ılgaz anadolunun sen yüce bir dağısın şeysinin* ilk iki notası;
her türk talebesinin faşist ideolojiye göre eğitilme misyonunun bir parçasıdır.
Öğrencilere önlük giydirmek, eşofmanı olmayanı dersten atmak, zorla flüt neyin çaldırmak, frigyalıların cinsel hayatını öğretmek hep aynı iğrenç ideolojinin bir neticesidir.
Hak ve Hakikat Partisi gelip kuran kurslarını yeşertse bundan daha iyi sonuçlar alır mnagoym.
çoklu zeka kuramından bihaber eğitim sistemimizin flüt zeka göstergesidir diyerek müzik yeteneği olan olmayan herkese çaldırma sevdasından ileri gelen bir zorunluluktur.
hayatımdaki en kötü anlardan birini yaşamama neden olmuş götlüktür ayrıca. lise 1 müzik dersi hoca yine flüt sevdasında ve ben yıllardır olduğu gibi iki notayı art arda getiremiyorum flütte. ama solfej yap dese sular seller gibi okuyabiliyorum. dengesiz müzik hocası sanki o an dünyanın en önemli işiymiş gibi takmış efendim nasıl flüt çalamazmışım bu bir zeka göstergesiymiş müfredata göre falan filan diye. ben de sinirle hocam o zaman ben gerizekalıyım diye bağırıp sınıftan çıktım. meslektaş olmaktan utandığım o salak kadın ben çıktıktan sonra o güzel(!) aklıyla sormuş tüm sınıfa diğer dersleri de kötü değil mi bu salağın diye. aldığı cevapla mosmor kesildiğini sıra arkadaşım anlatmıştı. * sırf bu olay nedeniyle sonraki senelerde sınıfça cevre ve trafik; sağlık dersleri seçilmiştir seçmeli olarak ve yaya yaya geçilmiştir onlardan da yüksek notlarla.
bazı okullarda mandolin veya flüt olarak seçme sansı verilen, ama illaki müziğe yeteneği olmamasına rağmen her öğrencinin bir tanesini seçme zorunluluğu olduğu ve öğrencinin müzik yeteneğinin olmaması halinin kendisine salak veya tembel olduğu şeklinde empoze edilmesi ile sonuçlanan durumdur.
ilk öğretim ve lisede müzik öğretmenleri tarafından öğrencilere dayatılan gerekliliktir.
kolay ulaşılabilir ve en ucuz enstrüman olması gerekçesini asla kabul edemeyiz; nasıl olurda bir öğrenci müzisyen olamıyor diye cezalandırılır? 60 zavallı ellerinde sarılı yeşilli mavili helvacıoğlu flütlerle iyi not almak için sinirleri bozan bir uğultuya maruz kalmak zorunda mı? müfredatını skiyim müfredat deme bana rica ediyorum; psikoloji bozan müfredat olur mu lan? *güzel resim çizemiyorum ve ressam tanıdığım yok diye beni nasıl notla cezalandırmayı akıl edebiliyorsun sen? her kimsen, sana soruyorum; kimsin lan sen? sen ne eşsiz bir fikrin ürünüsün? sistem deme bana, sistemini de ayrıca skerim o zaman, ikinci defa ilişkiye giremem seninle.