entelektüel birikimin olmazsa olmaz koşulu. öncelikle, eleştirmek ve yargılamak arasındaki ince çizgi çekilmelidir. eleştiri, yargılamak değildir, hele bir de yapıcı ve iyi niyetliyse, özen verilen bir uğraş, hatta sanattır. entelektüel uğraş ve birikim çabası taşıyan insanlar da, biraz merak, biraz kuşku içerisinde, rasyonel bir yapı kurmak amacıyla her şeyi sorgular ve yolunu çizer.
edit: saygıdeğer nefti filhakika' ya değerli katkısından dolayı teşekkürü bir borç bilirim. malesef türkiye' de bahsi geçen entelektüel kelimesini yanlış yazan ve dile getiren milyonlarca insan var ve ben de onlardan biriyim. dur ben kafamı duvara vurup geleyim.
eleştri olmasaydı her şey ilk zamanki gibi aynı tas aynı hamam olurdu.
bu görüşte olan insanları çeker, çekmelidir. eleştri olmasaydı mutlak doğruya yakınlaşmak imkansız olurdu.
sözlüklerin ana teması. dışarda iki kelimeyi bir araya getiremeyip, eleştirinin ne olduğundan bihaber bünyelerin "sanal" ortamda böğürerek kustukları hede.
eğer bildiği bir konuysa eleştirsin ki doğruyu bulalım..ama hiç bilmediği ya da kulaktan dolma bilgilerle konuşan, eleştiren biriyse hiç çekici gelmez..
bir kere her şeyi eleştirmek, odun olmamaktır, sen her gün önüne konan kuru fasulyeyi gıkını çıkarmadan yersen, ertesi gün kurtlanmışını da koyarlar, ha sen odundun ya, yine fark etmeyecektir senin için onun yersin.
rahat koltuğunda oturanların bol bol yaptığı eylem.
ingiliz kaşiflerden biri afrika'da bir göl bulur. adını kraliçenin anısına viktorya gölü koyar. adama rahat koltuğundan kalkıp da etrafta ne var habersiz kişiler inanmaz ve adama demediklerini bırakmazlar.
insanların bilmediği konularda konuşma isteği ile paralel olan çekicilik. her konuda eleştiri yapıp ama bir çözüm üretemeyen arkadaşlarda sike sürülecek kadar akıl olduğunu sanmıyorum. eleştiri çözümle beraber olmalı. olmasa da olur. yok olmaz.