kalabalıktan.. işten güçten..derslerden.. birbirine benzeyen insanlardan.. boş boş konuşanlardan.. somurtkan tiplerden..* kaçıp gitme isteği uyanır ya insanda.. işte o zaman herkesin bi nefes aldığı sığınağı vardır..
beykoz'a gidip sahilinde oturmaktır.. *
konuşmadan..
sessizliği dinleyip.. denizin muhteşemliğin de kaybolmak..
i$ yerinde bu mekanlarin en gozde olanlari mutfak ve tuvalettir. tuvaletin hijyenik durumu goz onunde bulunduruldugunda mutfak daha rasyonel bir mekan gibi gorunuyor.
$ehrin ortasında bulunması çok zor olan yerlerdir. "bo$ sokaklar" olmaz, kimin kapısının önünde oturup soluklansanız; hırsız, yabancı damgası yersiniz. "sahilde" kar$ınıza hangi itin, uğursuzun çıkacağını dü$ünmekten nefes alamazsınız. "tren yolu çevresi" de tekin değildir. otobüs durağında otursanız, milletin hep sizi izlediği paranoyasına kapılırsınız. kısacası, büyük $ehirde kovulursunuz her yerden. belki bir cami bahçesinden bile...
eger mekan olarak istanbul'daysanız adalar tercih edilebilir.gercekten insanı dinlendiren ve sakinleştiren bir havası vardır.oradan fener rum patriği'ni ziyarete gider güzelce vaftiz olur ve böylece günahlarınızdan arınmıs olursunuz.
(bkz: ne diyorum lan ben)
(bkz: bunu yazan ben olamam)
malesef mevcut değildir. çünkü "her şey"den kaçmak mümkün değildir. nereye gidersen git, sorunlar ve huzursuzluk içinde olduğundan yanına alıp götürürsün. nerede olursan ol, aklına "ulan mezuniyet de yaklaşıyor ne bok yiyeceğim?" ya da "işten de yavaş yavaş adam çıkarmaya başladılar, ya beni de çıkarırlarsa" hiç olmadı "ne olacak bu memleketin hali?" sorusu gelir. yalnızlığın verdiği hayal kurma isteğiyle, kendince "iyi bir hayat" tahayyül edersin, tam işte böyle bir hayat derken, sigara biter, paran olmadığı için sigara alamazsın. "g.tüne koyim" böyle hayatın der, eve doğru yola koyulursun.