çok eskiden insanların sonsuza kadar yaşadığı bir masal dünyasında yaşardım. insanlar uyandıklarında sevdiklerini görürler, asla ağlamaz asla kırılmazlardı. o "kırılmayan"lardan en güzeli ellerinizden tutup sizi dünyanın en eğlenceli yerlerine götürürdü. diğer masallardan kahramanlarla orada tanışırdınız. herkesin bir masalı vardı kulağına çalınan ve bu masallar sonsuza kadar unutulmazdı. o eğlenceli yerde zaman diye bir kavram yoktu. gökyüzünün renginin değişmesi hiçbir şey ifade etmezdi size. ilk defa insanların gerçekten gülebildiğini orada keşfettim. o zamandan beri yalandan gülen birini gördüğümde hemen anlıyorum.
zamanla tek bir dünya olmadığını fark ettim. tek bir dünya yoktu ve zaten dünya da benim etrafımda dönmüyordu. istediğim her şeyi yapabileceğimi düşünürdüm önceden. benim bu dünyaya gelmemin bir sebebi vardı, ben diğerlerinden farklı olmalıydım. çünkü ben daha iyiyim onlardan. benim sevdiğim insanlar kadar sevilmeyi hak eden insanlar yok; olamaz.
sonra bir şeyler oldu. anlam veremiyorum hala bazı şeylere. bir masalın sonsuza kadar devam etmesinde ne kötülük var ki...dinlediğim masalların hiçbiri böyle bitmiyordu oysa. kimsenin ölümsüz olamayacağı, mutluluk denilen şeyin bizi hayata bağlamak amacıyla yaratılmış bir yalan oluşu ... bunları beklemiyordum açıkçası ve gerçekten çok şaşırdım.
bir bardak alıyorum raftan ve elimden bırakıyorum onu. yere çarptığında kırılmamasını bekliyorum; ama kırılıyor. kırılmayabilirdi ama! neden " kırılmayan"ların kırılmasına izin verdiler, anlayamıyorum. "ölmeyeceksiniz" de diyebilirlerdi. başka bir kelime kullanamazlar mıydı o anda? elmalı turta ya da anahtarlık meseala. bunlar daha güzel kelimeler ve her şeyi değiştiriyorlar. "öleceksiniz" demeniz gerekmiyordu...
çok eskiden masallara inandığım , masalların içinde yaşadığımı sandığım yıllarda küçük mutluluklara da inanırdım. ufak bir başarı bana umut verirdi. ileride yapaileceklerimi, sahip olabileceğim bütün güzel hayatları düşünürdüm. insanların hayatlarını kurtaracak bir aşı bulabilirdim, onları güldürebilirdim, aşık olabilirdim... ama bunlardan hiçbiri gerçekleşmedi. sahip olduklarım sadece mutsuzluk veriyor. oysa her şey , bütün o güzek masallar, güzel günler görebilmek içindi. kimsenin "kırılmasını" istemezdim...