kutuplaşma arttıkça, farklılıklar daha da keskinleşiyor-derinleşiyor, her iki tarafın radikalleri, ellerini daha da güçlendiriyor. bir tarafın aykırı düşüncesi, tavrı, eylemi, öteki tarafın benzer tavrını meşrulaştırıyor adeta. ve açıkçası iki taraf da birbirinden besleniyor, karşıtlığından nemalanıyor.
başlıkta bahsi geçen düşünce(!) de bu amaca hizmet eden, eğrisi doğrusu tartışılmayacak kadar değersiz, orman kanunlarının temel anlayışından farksız niteliktedir. amaç ılımlıları, aklı başında insanları da farklılaşmanın tarafı yaparak daha da güçlenmektir.
ne olduğu kim olduğu bile belli olmayan bir yazarın bir o kadar değersiz sözü. mesele burada değil. yani bir insan faşisttir ve her fırsatta başka halklara, milletlere, partilere yada oluşumlara bu tür sözlerle saldırabilir. dikkat edilmesi gereken husus. türk hukuk sisteminin bu sözlere yaklaşımıdır. bunu düşünce özgürlüğü bağlamında değerlendirmek bozöyük'te, altınova'da, sakarya'da ve trabzon'da yaşanan kürt linçlerini meşrulaştırmaktır bir bakıma. eline balta almış insanlık düşmanı faşist çetelerin birlikteliğe bir darbe daha vurmasına neden olmaktır. sürekli papağan gibi tekrarlanılan kürtler'e ayrımcılık yok retoriğinin çöktüğü ve yalan olduğunun göstergesidir. nitekim bu tür kararlar söyleyenin haklılığını değil devletin acizliğini gösterir. böyle giderse bir 100 yıl daha saçma sapan şeylere devletin enerjisini harcarız. gelişmekte olan ülke sıfatımız sürekli olarak gelişmekte olarak kalıp hiçbir zaman gelişemeyecektir.
...her dtp'li için bir türk öldürülmeli. her türk için bir pkk'lı öldürülmeli. her pkk'lı için bir şehit ölmeli. her şehit için bir dtpli öldürülmeli...
zararının bir dtp'liye ve yahut kalleş bir pkklıya değil de; bilakis bizlere dokunacağı kesin olan bir durum ortaya çıkar.her zaman görülmüştür ki keskin sirke küpüne zarar.