itiraz etmeyi yaşam biçimi olarak kabullenmiş futbolcudur. doğuştan gelen bir asiliğin ürünü olsa gerek.
ilkokulda;
- hasan çık dışarı. iki saattir konuşuyosun.
+ hocam görmüyo musun ya? hepsi konuşuyo, az önce murat da bana bağırdı, onu görmediniz. taraflı davranıyorsunuz hocam.
bakkalda;
- kaç para tuttu abi?
+ 7 ytl
- nasıı ya? bunları eve götürsen kasaya 7 ytl mi bırakçan? bırak bunları hocam. kendi çocuğuna böyle vermiyosun ama.
otobüste;
- şöför bey görmüyon mu? iki saattir ittiriyorlar. yer yok nereye gitçez daha? hatta arkadan sürttürüyor at şunu dışarı ya.
evde;
- hasan geç odana. kardeşine vurduğunu görmiyim bi daha.
+ noldu ya? ne var o da bana vurdu baştan onu görmedin. anneme sor, bak annem görmüş anneme sor.
aklıma ilk önce gelen tabiki de galatasaraylı futbolculardır. mondragonun karşı kalede olan bir pozisyon için can havliyle koşup hakeme bağırması en güzel örneklerindendir. o da gitti kölne, darısı lincoln ün başına.
turkcell süper lig de mücadele eden tüm takımlarda ve genelde tüm oyuncularda olan alışkanlık. bunu neden yapıyorlar anlamsız, ancak genç futbolcuların bunu yapması daha kötü. mesela sabri ve arda bu nedenle kaç tane sarı kart görmüşlerdir, hatta geçen sene şampiyonlar ligi nde olanları herkes biliyor. yani bizim futbol anlayışımızla doğru orantılı olduğunu düşünüyorum ki tribünlere bakılırsa gayet güzel anlaşılabilecek durumdur. ha arada yapmayanlar yaptıkmak istemeyenler olsa da( hakan şükür,rüştü reçber...) kazanma hırsının aşırı kaçması futbol dışına çıkması olağan olan bu durumu oluşturmuştur.
hasan şaş ve türevindeki topçulardır. kendisi ile ilgisi olmayan bir pozisyonda 50 metre depar atıp hakemin ayaklarına kapanıp yalvarmış ve hakettiği sarı kartı görerek rahatlamış ve susmuştur.
akşam manken manitalarla doggy style yaparken hakemi cepten arayıp "çok yavaş zevk alamıyorum" şeklinde pozisyona itiraz etme olayının bokunu çıkaran futbolcudur.