urfada iki aile birbirine girsin, adanada magandalık yapan adam vurulsun, istanbulda inşaat mikseri köprüyü yıksın, yağmur yağmasın, imam minareden düşsün vs gibi her olayı reise bağlamaktır. bu zihniyettekilerin damı aksa reisten bilecekler. birileri kendilerine tecavüz etse onu suçlayacaklar. böylelerine söylenecek çok söz vardır da burda söylemeye dilim varmaz.
adam hem başbakan hem cumhurbaşkanı hem dış işleri hem iç işleri hem maliye bakanı hem emniyet amir hem cumhuriyet başsacısı hem anayasa mahkemesi başkanı hem okulda sınıf başkanı fenerbahçede takım kaptanı olacağım tribine girerse bunun olması doğaldır.
12 yıldır ülkeyi neredeyse tek adammış gibi yöneten, hukuktan eğitime, futboldan magazine kadar her konuya el atan bir iktidarın başındaki adama karşı haklı ama kimi zaman abartılmış bir davranıştır. elbette son dönemde oluşan hortumları, iklim değişikliğini erdoğana bağlamak anlamsız. ama bu ne kadar akıl dışı ise, son dönemlerde işçi ölümlerindeki bu akıl almaz artışın tayyip erdoğan ve akpnin izlediği politikalar sonucu olduğunu görememek de bir o kadar akılsızlıktır.
işte bu yüzden diyoruz ki devlet=hükümet olmamalı. iktidar partisi elbette kendi hükümetini kurarken kadrolaşmaya gider. tek başına iktidar olan bir parti, tutup da 7-8 tane bakanı başka partilerden ihraç etmez, buna da sonuna kadar hakkı vardır, mantıklı olanı da odur zaten. ancak mite adam yerleştir, hsykya adam yerleştir, emniyete adam yerleştir... işte bunun sonucunda devleti teslim alan hükümet, o devletin her türlü sıkıntılarından kaynaklanacak sorunları da otomatikman üstlenmiş olur. çünkü bir polis, her türlü yönetmeliği ve kanunları çiğneyerek yanlış bir müdahalede bulunduğunda insanlar biliyor ki o polis ya akpnin onayıyla polis olmuştur, ya da akpnin verdiği bir talimatla öyle bir müdahalede bulunmuştur. veya belki ikisi birden! bu durumda tayyip erdoğanı suçlamayacaksın da ne yapacaksın?
abd'de ya da avrupalı gelişmiş demokrasilerde devlet ile devlet başkanı arasındaki ayrım belirgindir. obamanın elinde olan şeyler ve olmayan şeyler belirgindir. hollandenin yapabilecekleri ve yapamayacakları bellidir. ama türkiyede o yok. başbakanın elini sıkmayan asker gözaltına alınıyor, başbakan bunu mitinglerde insanlara müjdeliyor. öte yandan başbakana yakın bir iş adamı yolsuzluktan yargılanıyor, iki gün sonra bir bakıyorsunuz, ulusal kanalda ulusa sesleniyor. bu saatten sonra alınacak her hukuki kararda içinize şüphe düşmez mi acaba tayyip erdoğanın buna etkisi olmuş mudur diye? eğer kafanızın içinde beyin varsa, kuşkulanmanız gerekir.