islam aleminde devlet ile din arasında sanki bir zorunlu gerektirme varmış gibi çıkarımda bulunan bir sürü insanla tanışmışımdır.
bunlar Kur'an'dan iki kelime ile siyasal proje oluşturuverirler ve o oluşturdukları siyasal islam projesini hızlıca akaid içine sokmaya çalışırlar.
Laikliğe karşı olmak veya onun destekçisi olmak akideye ilişkin değildir, bu nedenle kafir olunamaz.
Kur'an'dan kimse de devlet yönetimi teokrasi olacak diye bir şey bulamaz, Kur'an'da zaten siyasete-devlet idaresine ilişkin çok az şey bulursunuz.
Bu nedenle, her şeyden önce ahlak, ahlak ve yine ahlak.
Tiermondist siyasal islamcılar bu keskin tavırlarıyla ancak islam'dan insan soğutmaktadırlar.
islam dininde devlet kuralları olduğu için (hırsız cezalandırması vs.) doğru önermedir.
zaten laiklik ancak "ikra bismi rabbi safsatası" diyen bir diktatör tarafından benimsenebilir ve ılık cahil din mensupları tarafından kabul edilebilir.
öte yandan her laiklik düşmanı da dosdoğru yolda dindar kişi olmuyor. mezhepçi andavallarla ılık laikler ölümüne kapışır.
laiklik. Allah'ı ve hükümlerini mabetlere hapsettmektir. Allah camide namaz oruçta var. ama dünyevi ve devlet işlerinde Allah yok. maide süresinin 44. ayetinde ve men lem yahkum bima enzelallahu fe ulaike humul kafirun yani Allahın indirdikleriyle hükmetmeyenler kafirlerin ta kendisidir diyor Allah. ayetlere ve mücteidlerin ictiadlarına bakarak lakiklere müşrik diyebiliriz. Ama bunun böyle olduğunu bilmeyenler için yorum yapamam.