yeleğimin sağ cebimde duran hayatta en sevdiğim iki insandan birinin bana aldığı hançer. o öldü. diğeri de ölecek biliyorum. ikisini de özleyeceğim. ilki kötü olmuştu ilk an anlamadım ölümü. sonra eşyalarını toplarken fark ettim. o an üzülmüştüm. bir iki gün sürdü sonra hatırladım ki ölüm karmaşık değil. herkes ölüyor. herkesin öleceğini zaten biliyoruz. gördüğümüz her suratın bir gün hafif beyazlayacığını, soğuyacağını biliyoruz. o zaman ölüm bir sürpriz değil. yani bir hafta önce birisi herkese tiyatro bileti dağıtıyor sonra bir hafta sonra tiyatroya gidecek olmak bizim içim bir sürpriz olmaktan çıkmış oluyor. ben kendi ölümüme kara vermek istiyorum. kendi yaşamımın ne zaman sonlanacağına ben karar vermiş olmak istiyorum. kimse beni öldüremesin bunu ben yapayım.
tatil fotoğraflarının basılı halleridir. yani eşya denildiği için böyle cevap vermek icap etti ama aslında tatillere verdiğim paraya hiç acımam. tatillerimden aldığım ufak tefek hatıra zımbırtılarını da çok severim.
hatta tatil fotolarını tav ettirmeye de bayılırım. baktıkça güzel günlerimi hatırlarım çünkü. oh mis.
hemen hemen hiç bir şey.. kapitalist düzende her şey değerinin en az iki katına satıldığından kuruşuna kadar değecek hiç bir eşya/mal yoktur. bu düzende olması da mümkün değildir.