Ayşe Cömert: Ankara Keçiören, Yayla Mahallesi nde 2 çocuk sahibi olup, 25 yıllık eşi Üzeyir Cömert tarafından sokak ortasında boğazı kesilerek öldürüldü. Üzeyir Cömert sürekli olarak komşularının "Karın seni aldatıyor" dediği için eşini öldürdüğü söyledi. Ayşe Cömert 55 yaşındaydı. (Hürriyet,12.11.2011)
Atiye Yazıcıoğlu: Konya'nın Selçuk ilçesi'nde 15 gün önce ayrıldığı eşinin evine eşyalarını istemeye gitti. Ayrıldığı kocası tarafından pompalı tüfekle vurularak öldürüldü. 37 yaşında ve 4 çocuk sahibiydi. (14.11.2011)
Songül Solak: Adana'nın Ceyhan ilçesinin Merci köyünde 15 yıl önce 13 yaşındayken evlendirilip 7 çocuk dünyaya getirmişti. Hasta olan oğlunu tedavi için götürdüğü Ceyhan'dan evine dönerken çantasını minibüste unuttu. Bu yüzden kardeşi Ramazan ile arasında tartışma çıktı. Ramazan K. eniştesini bir çobanla aldattığını söylediği ablasını fıstık tarlasında vurarak öldürdü. (03.11.2011 - Cumhuriyet)
Burada aslında iki cinayet var. ilki kardeşi tarafından öldürülen 28 yaşında vurularak öldürülen genç bir kadın, diğeri ise 13 yaşında ailesi tarafından evlendirilerek öldürülen bir kız çocuğu.
Not: Bu ülkede hemen her gün bir kadın öldürülmesinden nefret eden bir erkeğim. insanların bir hiç uğruna eşini, kardeşini, kızını, sevgilisini öldürmesini, bir başka insanın canını alabilmesini kabul edilemez buluyorum. Üstelik bu cinayetleri işleyen katillerin çok büyük bir kısmı "elalem ne der" kaygısıyla bu cinayetleri işliyor. Girdiğim entrylere eksi verenler de umurumda değil bu yüzden.
Yasemin Akpan: Ankara'nın Altındağ ilçesi Yıldırım ekipler amiri Ali Sapan'ın polis memurluğu yapan şöförü Veli Akpan ile evli olup bir süredir ayrı yaşıyordu. Veli Akpan kayınvalidesi Hacer Ağlayan'ın evine gitti. Bir süre sonra çıkan tartışmada polis, eşi ve kayınvalidesine kurşun yağdırdı. Vücudunna 6 kurşun isabet eden Hacer Ağlayan ağır yaralanırkenYasemin Akpan hayatını kaybetti. Daha sonra cineyeti itiraf ettiği amirinin yanında da yeniden silahına davranan Veli Akpan amiri Ali Sapan'ı da iki kez vurup öldürdü...
Müzeyyen Yanık Baş: Merhume Müzeyyen Hanım bu başlığa ikinci kez bir entry ile giriyor. Kendisi ne yazık ki 29 Temmuz günü kocası tarafından öldürülmüştü.
bu sefer konu olmasının sebebi ise polislerimizin ölümünden 3 ay sonra kendisinden sonra gelen koruma talebine olumlu cevap vererek evine gitmesi...
Polisimizin bu konudaki hassasiyetinin bizlerden bile düşük olması hayli düşündürücü. Yani Müzeyyen Hanım'ın öldürüldüğünü biz biliyoruz ama polis bilmiyor.
Yine de burada çok konu olmaya 2 ayrıntı daha var.
Müzeyyen Hanım'ın katili olan kocası Harun Baş daha önce kan davası nedeni ile 3 kişiyi öldürmüş ve 8 sene hapis yatıp çıkmış.
Kimseyi incitmek istemem ama 3 kişinin katili ile evlenirken içiniz ürpermez mi? Ne itti bu kadını böylesi bir evliliğe... Bu biiiir...
Peki ama 3 kişiyi öldürüp 8 sene hapis yatıp çıkmak nasıl bir adalet anlayışıdır.
Belli ki bir sürü hafifletici sebep, meşru müdefaa ve iyi hal indirimi verilmiş.
Bu adamın serbest kalıp bir kişiyi daha öldürmesini nasıl karşılıyor acaba kanun koyucular?
Yani sadece şike yaptığı için yüzlerce yıl hapis istemi ile yargılanan insanlar var, suçu belli olmadığı halde 3 - 4 yıldır tutuklu adı altında hapis yatanlar var.
Ama nasıl bir iş ki 3 kişiyi öldüren 8 senede serbest kalıyor.
Serbest kalması da bir yana, 3 kişiyi öldüren bir adamı sokağa salırken bir psikolog gözetimine dayandırarak yollaman gerekmez mi?
Bakalım bu adamın ruh sağlığı nasıl diye düşünen yok mu? Yahu sonuç olarak 3 can almış birinin psikolojisinin kontrolü gerekmez mi?
Ölen öldüğü ile kalıyor bu ülkede...
Bu başlığa daha önce girdi mi bilmiyorum, bilmek de istemiyorum artık. Ne yazık ki mine kunt da birlikte olduğu kişinin bıçak darbeleri sonucu hayatını kaybeden kadınlarımızdan biri. bir istatistik, bir sayı sadece. onun dışında yaşamının bir önemi yok.
onu öldüren ve "Ölen eşinin maaşını aldığı için benimle resmi nikah yapmak istemiyordu. evinde bir erkek gördüm, beni aldattığını söyleyince bıçağı nasıl vurduğumu hatırlamıyorum" dediği 45 yaşındaki recep zeytinci ye önce ömür boyu, sonra duruşmalardaki iyi hali göz önünde bulundurularak 25 yıl ceza verildi. adalet kimin adaleti, kimin adına karar veriliyor.
mine kunt un annesiz ve öncesinde babasız kalmış olan 3 çocuğuna kim hesap verecek? Ha ömür boyu ha 25 yıl demeyin. Hapiste kaldığı süre içinde iyi halden yararlanmaya devam ederse kimbilir kaç yılda çıkar! Böyle adalet olur mu?
insan ister istemez kanunların, karılarını öldüren kocaların "namus meselesi" demesini haklı gördüğünü düşünüyor.
Fevziye Cengiz: Fevziye Cengiz ölmedi, öldürülmedi. Yaşıyor çok şükür ama ülkemizin ne durumda olduğunu görebilmek için açık bir örnek kendisi.
Temmuz ayında eşi, damadı ve kayınbiraderi ile birlikte eğlenmek için bir müzikhole gider Fevziye Hanım. O sırada polis kontrolü yapılır, eşinin kimliği yanındadır ama kendisinin ki arabada kalmıştır. Kocası onun kimliğini almak için dışarı çıkar. O sırada gelen polis memurlarına durumu anlattığında da arkadan gelen sivil polislerden biri "gitmek istemiyor musun kahpe" diye bağırarak kadını zor kullanarak gözaltına alır.
Fevziye Cengiz ifadesinde yol boyunca dayağın devam ettiğini bildirmiş. Karakolda da 2 polisin kendisini dövdüğünü, cinsel tacizde bulunduğunu ve yere yatırarak kelepçelidiğini söylemiş. Bu arada da resmi giyimli bir polis memuru da dışarıdan gözükmesin diye perdeleri kapatmış.
Olay biraz bulanık gibi. Yani eşinin kimliğini almaya giden koca karısı polisler tarafından götürülürken, darp edilirken neden tepki göstermemiş mesela. Ayrıca bu olaylar olurken kayınbiraderi ve damadı ne bok yiyormuş... Bunların açıklaması yok.
Ama bir gerçek var ki o da Fevziye Cengiz'in karakolda yediği dayak. Kadın polislerden şikayetçi olunca savcılık karakoldaki kamera görüntülerini istemiş ve kadının gördüğü şiddet aynen ortaya çıkmış. Bugünün Milliyet Gazetesi'nde de takip edebilirsiniz. Fakat işin bir de şu boyutu var. Dayakçı polisler Fevziye Cengiz'den şikayetçi olmuşlar. Sebebi ise Kamu görevlisini yaralamak ve hakaret etmek. Bir süre sonra Fevziye Cengiz de polisler hakkında dava açmış. Savcı dayakçı polisleri "zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması"ndan suçlayarak cezalandırılmalarını istemiş. Fevziye Cengiz suçlandığı konulardan ötürü 2,5 yıldan 6,5 yıla kadar hapis istemiyle yargılanırken dayakçı polisler 6 aydan 1,5 yıl arasında hapis istemiyle yargılanıyor.
Bir diğer ilginç noktada polislerin şikayetinin Eylül, Fevziye Cengiz'in şikayet dilekçesinin ise kasım ayında davalık olması. Yani aynı olayda taraflara 2 ayrı dava açılmış. Son olarak eğer bu polislere "zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması" değil de işkence suçundan dava açılsaydı 3 yıldan 12 yıla kadar hapis cezası istenebilecekti. Ama anlaşılan yargı müzikhole eğlenmeye giden bir kadını cezasını çoktan kesmiş.
Kadının soru işareti barındıran ifadesine rağmen kendisine molotof kokteyli atanlara sesini çıkaramayan emniyet güçlerinin hınçlarını bir kadından çıkarmamalarını dilerdim. Suçlu ya da suçsuz, masum ya da değil ve de kim olursa olsun, ama ilk önce bir kadının başına bir karakolda gelecek en son şeyin dayak yemek olması lazım. Üstelik kadının tamamen masum olma ve de dediği gibi sadece eğlenmek için ailesiyle birlikte oraya gitme ihtimali de var. Yaşam standartları ve eğelnce anlayışları bizimle aynı olmayan kişileri damgalamak, önyargı oluşturmak polisin görev tanımı içinde yok, olmamalı da.
Yeşim B.: izmir Seferihisar. Hakan B., Henüz 14 yaşında evlendiği , kendisini terk edip sığınma evine yerleşen 21 yıllık eşini boşanma davasından vazgeçmemesi üzerine 3 yaşındaki kızı E.B.'nin gözü önünde bıçaklayarak öldürdü. Hakan B.'nin daha önce de eşinin sırtına jiletle adını ve soyadını kazıdığı ortaya çıktı. Hakan b.'nin bir süre önce yetiştirme yurdunda kalan 4 çocuğunu yanına alıp onlara bağlanan maaşı da kullandığı öğrenildi. Dünyaya getirdiği 4 çocuğa rağmen eşinin sürekli dövdüğü ve işkence yaptığı Yeşim B., yaşadıklarına daha fazla dayanamayıp çocuklarını yetiştirme yurduna vermiş, kendisi sığınma evine yerleştikten sonra da boşanma davası açmıştı. (25.08.2011)
Mihrican Göğebakan - Iraz Göğebakan : Gaziantep - Islahiye. Hasan Göğebakan akrabası olan Mihrican Göğebakan ile nikahsız olarak birlikte yaşamaktaydı. Çiftin arasında çıkan tartışmanın ardından Mihrican Göğebakan baba evine döndü. Müstakbel kayınpederinin evine gelen Hasan Göğebakan yanında getirdiği pompaşı tüfekle Mihrican Göğebakan'ı, kayınpederi Mustafa Göğebakan'ı, (52) Kayınvalidesi Iraz Göğebakan'ı (43) ve kayınbiraderi Ercan Göğebakan'ı (20) öldürerek kaçtı. Fakat eşinin tüm yakınlarını ortadan kaldırmaya olan hırsı ile diğer kayınbiraderi Ökkeş Göğebakan'ı (14) öldürmek için yeniden katliam yaptığı evin bulunduğu mahalleye gidince polis tarafından yakalandı. Mihrican Göğebakan 17 yaşındaydı. (20.01.2012 - Habertürk)
Fatmanur Gedik - Fatmagül Yalçın : Okul servisine pompalı tüfekle açılan ateş sonucu yaşamlarını yitiren iki lise öğrencimiz. Her ikisi de 16 yaşındaydı. Onları vuran 29 yaşındaki işsiz Sinan Dursun'du. Kendisi iki yıl boyunca Fatmanur'un peşindeydi. Bir süre arkadaşlık etmişler ama sonra yolları ayrılmıştı. Yollar ayrıldıktan sonra Sinan Dursun taciz ve tehditlere başlamış, bunun sonucunda da Fatmanur'un ailesi tarafından savcılığa şikayet edilmişti. 17 ay hapis cezası alınca da intikam almak için bu olaya girişmiş. Yaptığının ardından pişman olan Sinan Dursun aynı silahla kendini de vurup öldürdü.
Bu olayın ardından bir başka dram daha ortaya çıktı. Ölen kızlardan Fatmagül Yalçın, doğumunun ardından gerçek annesi ve babası tarafından o güne dek çocukları olmayan amca ve yengesine verilmişti. ikiz olarak doğan Fatmagül, ikiz kardeşini hep amcakızı olarak, amca ve yengesini ise annesi ve babası olarak bilmişti.
Beyza Yılmaz : Facebook'tan sayfa açtığını öğrendiği eşi tarafından 4 yıllık eşi tarafından çocuklarının önünde başına ve kalbine isabet eden kurşunlarla vurularak öldürüldü. (26.02.2012)
Sebahat Gezer : izmir Eşrefpaşa'da boşandığı eşi tarafından barışmak üzere parka çağrılıp burada bıçaklanarak öldürüldü. 33 yaşındaydı. (01.03.2012, Habertürk)
Yıldız Yardım: Tekstil işçisi abisi tarafından pastaneden bir erkekle çıkıp beraber arabaya bindiği için kavga ettiler. Ardından abi Müslüm Yardım kızkardeşini kalbini bıçakladı. Ağır yaralanan Yıldız Yardım kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. 26 yaşındaydı. işin aslı Yıldız Yardım tam bir kader kurbanı olmuş. Çünkü aynı şirkette çalışan arkadaşı olan Yasemin bir süre önce oturdukları pastanede cep telefonunu unutmuş ve Yıldız'dan telefonunu almasını ister. O da arkadaşı olan Nedim Koç ile birlikte pastaneye geri gider ve sonrası malum. Eğer arkadaşı telefonunu unutmasaydı bugün hayatta olacaktı Yıldız. Tabi bu ülkedeki erkekler kafayı namusla bozmamış olsa da aynı şekilde hayatta kalabilirdi. insanın içi acımasın da ne olsun. (26.02.2012 - Hürriyet)
Güler Kurt - Hatice Kurt : 16 Şubat'ta Kocaeli'ndeki evlerinde boğazları kesilerek öldürülen Güler Kurt 47 gelini Hatice Kurt ise 22 yaşındaydı. Öldürülüşlerinden 10 gün sonra katillerin Güler Kurt'un istanbul'da oturan ablasının oğulları Mevlüt ve Muhammet oldukları anlaşıldı. 2 kardeş teyzelerini bir süre önce sattıkları evin parasını almak için öldürdüklerini itiraf ettiler.
atalarımızın yüzyıllar boyunca kadın - erkek at üstünde birlikte savaşması, ülke yönetiminde söz hakkı tanınması, elçi kabul etmesi bir yanda son yıllarda ve milenyum çağında yaşanan kadın cinayetleri bir yanda... kadın ya da erkek meşru müdafaa olmadıkça bir insanın hayatını sonlandırmanın bu kadar kolay olması acıklı ve daha da kötücü acı vericidir.
Pınar Dilek: Adana'da abisi tarafından 2 bıçakla tam 92 yerinden bıçaklanarak öldürüldü. Buraya entry olarak girilmiş kadınların belki de en bahtsızı, en kader kurbanı olanı. Çünkü onun öldürülmesinin sebebi olarak ne namus, ne töre, ne kıskançlık, ne alkol, ne de ekonomik sebeplerdi. Abisi Mehmet Devrim Demirci onu "kardeşimin içine cin girmişti, onu çıkarttım" diyerek öldürdü. Babaları avukattı ve bir icra takibi sırasında vurularak öldürüldü, Annesi Fatma Demirci de bu olayın ardından felç geçirip 2 yıl sonra yaşamını yitirdi. Abisinin bu olayların ardından psikolojisi bozuldu. Ama durumu belli de değildi. KPSS sınavından 73 puan almış ve herhangi bir devlet kurumuna atanmasını bekleyen bir kişiydi. Ama bozuk akli dengesi onu bu olaylara sürükledi. Olayın ardından Adana Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'ne sevk edildi ve orada müşahade altına alınıp kendisine "bipolar bozukluk" (manik depresif) tanısı konuldu. Cezai ehliyeti olmadığı için kendisi yüksek güvenlikli bir sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınacak ve iyileşmesi durumunda 1,5 yıl sonra serbest bırakılacak. Olan 29 yaşındaki Pınar Dilek'e oldu. Kardeşini öldürdüğünün bile tam olarak farkında olmayan abisinin kurbanı oldu ama katil ondan daha fazla avukat babasını vurarak öldürenler daha çok.
Naile Çatak: Şanlıurfa'da 17 yaşındaki sevgilisi tarafından boğazı kesilerek öldürüldü. 19 yaşındaydı. "Naile'yi alıp, babamın otomobiliyle Cırcıp Deresi kenarına gittim. Ayrılmak isteyince, itiraz etti. Ben diretince, tokat attı. Bir anda delirdim ve saçlarını tutup ben de ona tokat attım. Onu, otomobilden indirip dere kenarına götürdüm. Hakaret ediyordu, dayanamadım ve yerdeki bir taş ile kafasına vurdum. Yere düştü, başından çok kan geliyordu. Bu kez otomobildeki bıçağı alıp kalbine sapladım. Çok kan akıyordu ama ölmemişti, benim de gözüm döndüğü için boğazını kestim." Gerçekten gözün dönmüş allahın belası... Hayatının hangi aşamasında bu azmi gösterdin ? (11.02.2012 - Hürriyet)
artan muhafazakarlıkla birlikte kadınların güçlenmesini kaldıramaz ezik erkeklerin yediği nane. akp bunlara engel olmak yerine sırtlarını sıvazlayıp destek olmaktadır.
Neslihan Polatçelik : 3 Şubat 2012 tarihinde Gaziantep'te Kıbrıs Caddesi üzerindeki köprünün altında öldürülmüş olarak bulundu. Katili bir ay sonra Kahramanmaraş'ta yakalandı. Katil zanlısının Gaziantep Açık Cezaevi'nde mahkum olduğu ve iyi hal nedeniyle adliye binasında çaycı olarak çalıştığı öğrenildi. Başına taşla vurularak öldürülen Neslihan cinayet sebebi ise gasp.
Kamile Özbek: ilişkide olduğu Fatih Yurdakonar tarafından başına ateş edilerek öldürüldü. Bu cinayette amaç Kamile Özbek'in mal varlığı idi. Fatih Yurdakonar kardeşi ile birlikte cesedi bir araziye gömdü. Aradan 45 gün geçtikten sonra başka bir yere taşıdılar. Kamile Özbek'in kızının şikayetleri sonucu başlatılan soruşturma sonucu Fatih Yurdakonar'ın kardeşi Akif Yurdakonar cinayeti itiraf etti. Ölen kadının hesaplarından 50 bin lira çekildiği ve kredi kartlarından da 26 bin lira kullanıldığı belirlendi. Cinayet 14 Eylül 2011 tarihinde işlenmişti. Bu geçen süre içinde katil Fatih Yurdakonar yeni bir ev ve otomobil almıştı. Şimdi işin can alıcı noktasına gelelim. Kamile Özbek'i öldüren Fatih Yurdakonar evli, 3 çocuk sahibi ve hepsinden de önemlisi 19 yıllık bir polis memuru. (meslekten ihraç edilmiş) (17.03.2012, Hürriyet)
Ayten Bülbül: Erzurum. Zakir Bülbül 3 aylık hamile eşi Ayten Bülbül'ü 12 Aralık 2011 tarihinde başından tüfekle vurarak öldürdü. Gerekçesi ise evi iyi temizlememesi, çayı geç getirmesi ve yatağa çağırdığında gelmemesi idi. Eşinin intihar ettiğini söyleyerek jandarmayı çağıran katil koca tam sıyıracakken karakol komutanı Neşet Koca, kadının ölü olarak bulunduğu şekilde yere yatıp kendi başına ateş edemeyeceğini fark etti ve Zakir Koca'yı ikinci kez sorguya alınca cinayet ortaya çıktı. 4 ay ve 2 celsede sonuçlanan davada katil koca Zakir Bülbül önce ağırlaştırılmış müebbete sonra da müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Tahrik indirimi uygulanmadı ve bu ülkemizde benzerlerine göre en erken karara bağlanan cinayet davası oldu ve bundan sonra benzer davalarda emsal teşkil edecek. (01 Nisan 2012, Habertürk)