gormemek icin okula gitmezsin once. Sonra yolunu degistirirsin gorunce. E zaman bu herseyin ilaci bir bakmissin yanyana kantin sirasindasin umrunda degil. Zordur evet ama gecer elbet.
her gün eski sevgiliyi görmek = boşa geçirilen zaman.
boşa geçirilen zaman = üzüntü.
üzüntü = uykusuzluk.
uykusuzluk = asabiyet.
asabiyet = yeni sevgili varsa büyük sorun...
insanı dengesizliğe iten eylemdir.. kendinle çelişirsin, bi gün tamamdır iyiyim bugün süperim güçlüyüm dersin.. sonra akşamına bi mesaj atar dünyan daralır. ertesi gün yine çökersin. o, koridorlarda "aşık oluyorum eyvah" diye şarkı söylerken, senin üzüntünü düşünmez bile halbuki. tek umrunda olan egosudur. iyi olman, kendine bakman, güvenmen onu yaralar. aaa nasıl olur ki senin onun arkasın bağırıp "keserim ulan kendimiiii, geri dön banaaa" diye haykırman lazım. hepsinin sonunda da yorulursun, bitkin düşersin. sanki tonlarca yük taşımış gibi. ancak; ayrılan sevgili uslu durup etliye sütlüye karışmazsa, aslında o kadar da büyütülcek bişey olmadığını fark edersin. herkes kendi yoluna giderse gerçekten, bisüre güzeeelll acını çektikten sonra dibe vurup sıçrarsın. zira, hiç kimse vazgeçilmez değildir.
iç kanama geçirtir insana, farketmeden duyguları köreltir, sadece o varmış gibi yaşanır, hala ve hala onla ilgili hayaller kurmanızı sağlar. yani insanı şizofreniye iter.
düne kadar canınız olan insana hem bu kadar yakın olup hem bu kadar uzak kalmak işkence gibidir. bütün iletişiminiz kuru bir selamlaşmadan ibarettir. her gün kime güldüğünü, kimleri güldürdüğünü gözlerinizle görürsünüz de onla birlikte bir siz gülemezsiniz. "neydik nolduk" diye düşünmekten kendinizi yersiniz. eski sevgiliyi her gün görmek zorunda olmak ayrılığın kendisinden çok daha zordur.