güven boşalmasının çok büyük etkisi vardır bu duygusuzlaşmada.. tabii ki en büyük etki geçmişte çekilen acıların kişiyi haddinden fazla olgunlaştırmasıdır.. her olgunlaşan da duygusuzlaşmaz tabii ki kişiyle alakalıdır..
neyse işin özü, çekilen acıların biriktirildiği yüreği yeni bir sevdaya hazırlayamamak, gözlerinizin güler bir halde birine bakamaması ve o büyük özlemini çektiğimiz aşk aptallaşması.. hiçbirisi yok! geri gelme şansları da yok!
zamanla geçiyor ama duygularının artık mantığınıza hemen yeniliyor.. duygularınızla hareket edemiyorsunuz bu da bazen büyün can sıkıntılarına yol açabiliyor..
bir olaydan etkilenmek, soğuk kanlılığı korumak için insanın zihninde oluşturduğu mekanizmayla yapılan olaydır.
insan bir şeyden etkilenir; hem de öyle bir etkilenir ki hayattan aldığı zevk yok olur, gider. değer verdiği herkes gözüne değersiz görünmeye başlar, kendini soyutlar, kendini boşluktaymış gibi hisseder. ve canı yanmasın diye duygusuzlaşır. kendi canı yanmasın diye, can yakar. bencilleşir.
geçmişte yaşanan tecrübeler olmayabilir sebebi bazen. hatta pek bir tecrübe yaşamadan da bu duruma gelinebilir. tek bir kişi bile yapabilir, ebeveynler mesela, en büyük ektendir buna benzer durumlarda.
en sonunda en çok keyif aldığın gezip tozma eylemlerinden bile vazgeçmeye varır bunun sonucu..
o kadar hissizleşirsin ki insanlara karşı onlarla yaşamk istemezsin, kendi dünyanı yaratır içinde kaybolur gidersin..
eve kapanırsın, bakkala sigara almaya çıkmak bile istemezsin.
hayvanlara insanlardan daha fazla önem verirsin; hakederler çünkü. arkandan konuşmazlar, plan yapmazlar, şerefsizlik hiç yapmazlar..
yalnızlığa gömülürsün; kış günü perdeleri kapalı loş bir odada tv karşısında bir parça battaniyeyle sızmak gibi iyi hissettirir kendini..
iyi hissettikçe daha fazla gömülürsün yalnızlık battaniyesine, sarar, içine işler, mutlu eder..
kapı da çalmasın dersin, çalsa da açmazsın, kimseye ihtiyacın yok, kimse gelmesin kapına: sen kimsenin kapısına gidiyor musun sanki!! di mi ama..
anne-baba-akraba-gereksiz insanlar kategorisine giren herkesle ilişki bağları koparılalı çok olmuştur zaten; sadece yaşarsın, yalnızlık seni mutlu eder.
insanlara tahammülün kalmaz artık, biriyle beş dakika konuşsan* doz aşımı yapar: çeker gidersin ordan, yalnızlığın seni bekler, açmış kollarını, yumuşacık bir el gibi sarar kalbini ipek bir mutluluktan..
Uludağ sözlük yüzünden sahip olduğum özellik, önceden insanlara saygılı yaklaşır güzel güzel laf anlatırdım şimdi bazılarına insan muamelesi bile yapmıyorum ve gram üzüntü ya da vicdan azabı duymuyorum.
Duygusuzlaşmıyorum ama öyle bı umursamazım ki herkes şok oluyor bazen ben bile çok şaşırıyorum bu halime. son iki ayda her şey berbat olmuşken sanırım beynim böyle bir yöntem buldu iyi olabilmek için.
dünya yansa oturur saçımı tararım, Ayrıca Benim bu hale gelmem aşağlık bı dramdır.