Normal zamanda dinlenince insani oynamaya tesvik eden hareketli , enerjik mirkelam şarkısı .. adam klipte bile koşarak şarkı söylüyor zaten ..
Gel bide aşık ol acısını çek bu kez sözleri dinle .
bu sözler adamı uzaklara , anılara götürmez mi abi
öyle günler oldu ki senle
konuşmasan olmaz ki
resimleri bir yana
atmak hiç olmaz ki
seni unutturmaz ki
bu yüzden her gece ben
her gece üzülmüşüm
o yüzden her gece ben
aşkın diline düşmüşüm
söyle sevgili hadi söyle
hiç mi mutlu olmadık
martıları sayarken
hiç mi hayal kurmadık
denizlere bakarken.
çok sevdiğim şarkılardan biri. şarkı söylenebilecek en güzel şekilde mirkelam tarafından söylenmiş ama gülşen yorumuda orjinaline en yakını olmuş. ayrıca orjinalinde tarkan arkadan vokal yapar.
Eveeet, uyuyamıyor değilim ama biraz fazla okumak istedim. Yazı denemelerini bıraktığımdan bu yana daha büyük bir ferahlıkla okuyorum. Halihazırda sevdiğim şairleri ve bir iki romanını okuyup devam edemediğim yazarları. Hikaye ile hala aram hoş değil. Buket Uzuner'in kumral ada mavi tuna'sı da çok eski hezeyanlarımın arasına sıkışıp kalmıştı. Okurken bir anda bir sayfa geldi gözümün önüne. Geçeyim.
Hafta sonu memlekete gittim. Tam olarak 16 senedir orada beni koruyan bir odam ve istanbul'a taşınırken evimizle bağım kopmasın diye neredeyse hiç dokunmadığım, raflarından toz dışında hiçbir şey almadığım devasa üç kitaplığım var. Bu, hayatta beni çok ama çok mutlu eden bir şeydir. Odama her girişimde önce kitaplıklarıma bakarım. Birkaç kitap alıp karıştırırım. Bin kez açtığım sayfalarda güvende hissederim. Bir de elbette defterlerim. Yıllarca kendimi, başkalarını yazdığım, o zamanlar saklanamayan telefon mesajlarını dahi kaydettiğim (Bu kadar arşivci olmak iyi bir şey değil) irili ufaklı onlarca defter. Peki nereye varacağım?
Turgut Uyar benim için daima bir keskin bir viraj, tanıştıktan sonra daha yükseğine varamadığım bir doruk oldu. Ömrümce böyle devam edecek mi? Muhtemelen. Çünkü kimseyi okumadığım kadar onu okudum. Turgut Uyar ne alaka?
Çok güzel bir defter buldum işte bu gidişimde. Tanıdık ama uzaktan bir tanıdık. ilk sayfasında her gece diye bir şiir yazıyor. En sevdiğim el yazımla (bunu belki anlatamayabilirim) ve o sıralar çok sevdiğim kahverengi bir kalemle yazmışım. Ama ben kahverengi sevmem? (Geri dönüp bakınca kendimi öyle çok törpülemişim ki, hırpalamakmış aslında)
Şöyle diyor Turgut Uyar, olağanüstü ışıklı bir kısa film:
Her gece yatağın yere yakın başucunda
Büyülü bir şey görüyordu sanki
Deniz dibi oynak akışkan
Eski bir kadının anısını çağrıştırıyor
Sonra görkemli çarşıları anımsatıyor
Yaşlı bir kadın elinden çıkmış
Tığ işi bir yatak örtüsünü yüz yıllık
Parlak ışıldayan bir duvar
Önce lambanın ışıması sandı
Ama değildi
Yanında yatan oydu bunu yaratan
Bilir misiniz aşk şiiri yazmaktan utanıyoruz artık
Ne kadar ayıp değil mi
Ama lambanın duvara öyle yansıması
Ne güzeldi
Aşkmış gibi*