Türk kozmogonisindeki yaratılış destanına benzeyen durumdur. Yaratılış destanında da dünyada hiçbir şey yokken su vardı. Yani dünya sudan oluşmuştu.
yerin yer oldugunda, sular yeri sarardi,
ne gök, ne ay, ne güneş, ne de bir dünya vardı.
tanrı uçar dururdu, insan oğluysa tekti,
o'da uçar, uçardı, sanki tanrıyla eşti.
uçar, hep uçarlardı, yer yoktu konmazlardı,
tanrı idiler çünkü, ondan yorulmazlardi.
yoktu tanrının hiçbir, başında düşüncesi,
insan oğlunun ise, durmadı hiç hilesi.
yine günlerden bir gün, tanrı ülgen denize,
bakarak duruyordu, şaşırdı aniden
bir toprak parçacığı, sularda yüzüyordu,
toprağın üzerinde, bir kil görünüyordu
toprak üzerinde, bir kil görünüyordu.
insanoğlu bu olsun, insana olsun baba.
görünmeye başladı, insan gibi bir şekil,
birden insan olmuştu, toprak üstündeki kil.
insanoğlu bu olsun, insana olsun baba.
bu iki insanın ise, adı olmuştu erlik.
Bu su ve çamur meselesi, Türk kozmogonisiyle benzerlik göstermekte. Gerçi, dünyadaki çoğu mitoloji birbiriyle benzerlik gösterir. Mesela, Türk mitolojisiyle ve iskandinav mitolojisi arasında benzerlik vardır. iskandinav mitolojisinde, 9 dünya vardır. Türk mitolojinde de göğün 9 katmanı vardır. iskandinav mitolojisinde, jormungadr diye bir ağaç vardır ve kutsaldır. Türk mitolojisinde de hayat ağacı vardır.. ilginç benzerlikler var açıkçası..