"her basarili kadinin arkasinda bir erkek vardir." sozunun uzerine soylenmis sozdur. nede olsa kadinlar tatmin olup yada mutlu olmadan basarili olamazlar.
her başarılı erkeğin arkasında bir kadın olduğu gibi her başarısız erkeğin arkasında da bir kadın vardır.
birincisi bu kadınlar erkeklerin başarı ya da başarısızlıklarından ne istemektedirler, ikincisi neden hep arkamızdalar...
her başarılı erkek dibini bir kadına dövdürür * gibi bir anlam da çıkar bundan!
hayvan gibi zorlaman lazım tabii bunu çıkarmak için. ben zorladım, oldu.
erkeğin arkasındaki kadın anne ise sonuna kadar katılınacak önermedir. aksi takdirde hiçbir erkek başarılı olayım, zengin olayım da kızlar beni beğensin beklentisi içinde olmazdı. bir kız bulurdu ve kolkola hayat yürüyüşünde birlikte başarıya ulaşırlardı. ancak bu dediğimiz olay çok az şanslı kişilerde görülür ki bunu genellemek yanlıştır. demek ki neymiş anne değilsen erkeğin arkasındaki güç değil gücünden yararlanan ve bu gücü eğer ki akıllıysan sömürmeyip daha da arttıran kişi olabilirmişsin ey dişi okur.
evliliğin çıkış noktasına baktığımız zaman kapitalist sistemin: 'biz bu malları bölmeden erkeğin ve kadının gücünü nasıl daha iyi sömürebiliriz?' sorusuna cevap olarak 'eve kadın, erkekle kadın arasına da devlet onaylı bir bağ' buluşunu yapmasının olduğunu okuduğu vakit anlayacak her insanın reddedeceği cümledir.
kadın-erkek işi denilen şey özel mülkiyetin oluşmasıyla dışarı yönelen erkek ve eve hapsolan kadın modellerinden köken almaktadır. öyle ki birçok alana giremeyen kadınlar potansiyellerini savaşlarla, olağanüstü durumlarla fark etmişlerdir. yıllarca pek matah birşeymiş gibi önümüze konan insan hakları evrensel bildirgesinde kadının tanımının 'domestic' yani ev hayvanı olduğunu unutmamak gerekir. bununla birlikte yurttaş dahi kabul edilmeyen kadınlar mücadele ederek bugünlere gelmişlerdir. hala önünde bir sürü engeli vardır eşitliğe ulaşana kadar. ve bu yolda biyoloji eşitlik için engel olamaz! erkeğin gücünün tercih edildiği kapitalist toplumun içinde de yavaş yavaş değişecek olan bu yanılgıdan sistem kendi kendini yok ettiğinde eser bile kalmayacaktır. ha keza kalırsa kadının mücadelesi devam edecektir.
kadını eve tıkıp eğitimde ve mesleki alanda 2. sınıfa koyan, onu huzur ve seks makinesi yapan ataerkil sömürü sistemini göremeyen, görse de bu durum zaten işine geliyor olan erkeklerin elbette ki pek bir doğru bulacakları sözdür.
ayrıca 'kadın biyolojisi nedeniyle sağduyuludur.' lafı sistem palavrasıdır. kadın ne sağduyulu olmak zorundadır ne de birilerinin 'stop' tuşudur. herkes öncelikle kendisi içindir, kimse kimsenin uşağı olmak zorunda değildir.
buram buram ataerkillik kokan bu deyişi kadınlara yutturmak için bir de coşku katarlar içine. 'bak bak erkeene destek oluyor da adam iyi para kazanıyor' ya da 'kariyerinde eşinin büyük payı var.' gibisinden onay cümleleriyle kadın için görev haline dönüşmüş bir 'sürekli destek olma-alttan alma' psikolojisi yaratılır. fakat yakında bu yarış sistemi içinde evrilecek bir cümledir.
(bkz: her başarılı erkeğin arkasında şaşkın bir kadın vardır)
casino royale filminde bond tarafundan çok iyi ifade edilmiş olan önermedir. bond, partneri olan kıza verdiği dekolte elbisesini giymesini, kumar oynadıkları masaya gelerek arkasında durmasını, dekoltesi ve güzelliği ile herkesin aklını almasını ve bu arada onun parsayı toplayacağını söylemişti.