her babanın süper kahraman sanıldığı yaşlar

entry8 galeri1
    1.
  1. kibrit kutusundaki karıncaları smacdown'ı aratmaz bir şekilde kavga ettirdiğimiz yıllardı.
    henüz çok küçüktüm...

    garip yıllardı o yıllar. babasının mesleği ne olursa olsun, fiziksel özellikleri nasıl olursa olsun, eğitimi ne olursa olsun her çocuk gurur duyardı babasıyla. şimdilerdeki çocukların ailesinden utandığını düşündüğümüzde gerçekten de garip yıllardı...
    aslına bakarsan o yıllarda babalar da bi' garipti. şimdi kaç baba kaldı ki oğluyla salonun ortasına plastik topla maç yapsın, kaç baba kaldı ki oğlunun pipisine uzaktan bakıp sanat eseri yaratmış gibi gurur duysun...

    ben mahallenin en hayalperest çocuğuydum. inanılmaz da yalan atardım.
    mario'daki prensesle seviştiğimden tutun, at yarışlarına katılıp jokey oluşum, renault toros'umuzla saatte 250 km hız yapışım,
    okulun en güzel kızını dansa davet oyununda reddedişim, sapanla helikopter düşürüşüm, oltayla jaws'ı yakalayışım... bunlar en sıradan yalanlarımdı.
    her seferinde de inanırdı beynini siktiklerim. ah ah... çocuk olmak ne güzeldi. şimdi sevgilimize geceyi evde geçirdiğimizi bile inandıramıyoruz. her neyse;

    mahalledeki her çocuk babasını öve öve bitiremezdi. yok efendim neymiş babası bi' oturuşta bütün bir ekmeği yiyormuş,
    halı saha maçında 3 gol atmışmış, annesi salonda kilitli kalınca kapıyı kırmışmış.
    peh... duyduğum en aptalca gurur duyulası eylemlerdi bunlar. babalarımızı her ne kadar yarıştırmayı sevmesem de o gün karşıdan gamze'nin geldiğini fark etmiştim. elindeki ekmek poşetiyle bir ceylan yavrusu gibi seke seke koşuyordu. bir yandan da ekmeği kemiriyordu...

    ah gamze...
    ah gamzem. benim tetristeki en uzun çubuğum,
    korku filmlerinde en önce ölen meraklı aptal çocuğum,
    rüzgara karşı son gücümle plastik topuma vurduğum,
    uğruna pokemon'u bile izlemeyip kendimi camlara savurduğum...
    ah benim gözleri zatüre çocuk sümüğü yeşili gamzem...

    gamze ilk aşkımdı benim. o'nun dikkatini çekebilmek adına babamı bile kullanırdım. keza öyle de oldu.
    babalarından muhteşem birer adammış gibi bahseden o götü boklu akranlarıma döndüm, ve gamze'nin de beni duyabileceği bir şekilde seslendim;
    "o da bir şey mi lan! benim babam..." derken bir gözüm de gamze'deydi. dikkatini çekmiştim gamze'nin. seke seke koşmayı bırakıp yavaşça yürüyordu artık. kulağının bende olduğunu fark edince propagandama devam ettim;
    "benim babam süperman kadar güçlü, örümcek adam gibi çevik, batman kadar zengin, conan kadar haşin, indianajones gibi macera hayranı, ironman kadar ironik bir adamdır." dedim. halbuki tövbe estağfurullah benim babam ninja kaplumbağalar kadar çirkin bir adamdı.
    ama aklını siktiklerim her defasında olduğu gibi yine şaşkın gözlerle bana inanmışlardı. kendi aralarında tartışıp garip bi' uğultu çıkarıyorlardı. bu arada gamze'nin de artık uzaktan beni dinlediğini görebiliyordum. bu gazla gamze'nin yanına koştum;

    - merhaba fıstık. (hayalperestliğim beni erken olgunlaştırmıştı).
    + meyaba.
    - nasıldım ama? ehe.
    + hayikaydın. gerçekten baban öyl...

    arkadan gelen çığlık sesiyle irkilmiştim. etrafımda az önce kandırdığım akranlarım karınca yavrusu gibi koşuşturuyordu. bir şey o'nları çok korkutmuştu. tam arkama dönecekken birisi kolumdan tutarak beni yerde sürüklemeye başlamıştı ve bir yandan da hıçkırıyordu. kendimi yerdeki kaldırım taşlarına tutunarak kurtarmıştım bu acımasız ellerden. fakat bu da ne... bu herif benim babamdı. üstelik gözlerinde yaş vardı. tüm kalabalığın gözleri bizim üzerimizdeydi. babam bi' pot kırarsa o bebelerin üzerindeki tüm cazibemi ve otoritemi kaybedecektim. daha da kötüsü buna gamze de tanık oluyordu.

    - huaa babası ağlıyor!
    + saçma sapan konuşmayın lan, eve uçarak geldiği için gözleri yaşarmış sadece.

    dedim ve bir kez daha kalabalığın verdiği uğultu efektiyle lehime çevirdim tüm bu olumsuzluğu. ama babam o anda bana sarılarak hıçkırmaya başladı;

    - gel evlat gel hüğğ...
    + baba n'oldu?
    - polise gidiyoruz koş.
    + neden?
    - eve hırsız girdi.
    + an... annem nerde peki!?
    - hırsızla birlikte evde kaldı oğlum hüüğ... çabuk koş.

    evet...
    artık bu benim bitişimin karşı konulamaz bir finaliydi. yıllardır ağızlarını açık bırakarak şaşırttığım o piçler artık bana kahkaha atıyordu, gamze uzaktan "hıh" yaparak yeniden koşmaya başlıyordu. yalanla inşa ettiğim imparatorluğum artık düşmüştü.
    "o gün bu gündür yalan atmaya tövbeliyim arkaşlar. sakın yalan atmayın."
    diyeceğimi sandınız değil mi?
    ahaha hiç bile. aradan bir kaç gün geçtikten sonra gamze'yi yakalayıp konuştum. "annemin o hırsızın kafasını musluğun içine sokup götüne de kızgın maşa bastığını, aslında 'kedi kadın' kahramanının annemden esinlenildiğini" söyledim ve küçük yarimi geç de olsa etkiledim. hala daha birlikteyiz.
    önümüzdeki yaz da evlenmeyi planlıyoruz.
    28 ...
  2. 2.
  3. her yastir. hicbir yasimda degismeyecek olan gercektir.
    1 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. süper baba sanısına kapılıp ondan mucizeler beklemektir. benim babam her şeyi yapar mantığının sonucudur. bu duygu insanın yakasını bırakmaz. o yüzden doğumdan ölüme kadar her yaşta insan babasından süper kahramanlar gibi hayatını değiştirmesini bekleyebilir.
    0 ...
  7. 5.
  8. 6.
  9. klişe olacaktır belki bilemiyorum ama çok küçük bir kısım dışında her baba aslında her dönemde kahramandır.
    1 ...
  10. 7.
  11. benim için 3 tür, 8 dir, 18 dir, ve de şu an 33 tür. arkadaşım ben onun iki katı maaşla kıçımı borçtan kurtaramazken, o 700 lira maaşla kira ödüyor, buzdolabı taksidi ödüyor, yol parası veriyor, ama Allah daha çok versin hiç bişeye de muhtaç değil. hatta arasıra param olmadığını anlayınca faturamı bile ödüyor. gelsin süperman becersin bunları da göreyim.
    2 ...
  12. 8.
© 2025 uludağ sözlük