baban yapıyor sanki o camiyi diye isyan etmek istediğim kişi istatistiğidir. size ne kardeşim? devlet yapıyor olsa bu camileri, tamam haklısın isyan edersin. ama insanlar kendi imkanlarıyla yapıyor. size ne? adamın birine gidip, " senin niye 3 araban var? 1 araba sana yeter" demek gibi bir şey bu. hastane eksikse gidip devlete isyan edeceksiniz. cami yaptırma hastane yaptır diyemezsin kimseye. o cami yaptırıyor sen de hastane yaptır o zaman. sen illa köşende tosun gibi oturmak zorunda mısın? eline almışsın çekirdeğini, vay efendim cami yaptırma hastane yaptır."
istiyorsan mavi değil, sarı kazak giyeyim? belki o rengi daha çok seviyorsundur...
ülkemizdeki alevi görünümlü ateistlerin sürekli üstüne düşerek sulandırmaya çalıştıkları konu. bu ülkede üniversite, hastane, kütüphane kadar gereklidir din.
çok zorunuza gidiyorsa ateist bir ülkeye göç edebilirsiniz.
ülkedeki sorunları çözmüş ama kimsenin farketmediği durumdur. buna göre;
- kalabalıktan dip dibe konduklarından enfeksiyon kapan bebelerin bir kısmının camilerde imamlarca tedavi edilmesini,
- dersliksizlikten 5 sınıf bir arada okuyan öğrencilerin bir kısmının camilerde hafızlarca eğitilmesini,
- öğretmensizlikten yan köye giden çocukların köylerindeki camide imam tarafından matematik eğitimi görmesini,
- tiyatrosuzluktn kültürsz kalan cemaatin camilerde ortaoyunu seyretmesini
öneriyorum, böylelikle ülkede sorun da kalmıyor efendim. zaten bu millet camileri kendi yapmıştır, isteseydi hastane yapardı tiyatro yapardı, okul/müze yapardı, değil mi efendiler.*
mantıksızdır. zira bu rakamlar büyük camilere sahip büyük şehirlerde mantıklı olabilir ama cemaati 40-50 yi geçmeyen köylerde uygulanması zor. zira insanların bir cumaya gitmek için kilometrelerce yol gitmesi gerekebilir. birde kışın yolları kapanan köyler düşünülürse, düşünülen imam ve cami oranlarının yetersiz olacağı söylenebilir.
şu kadarcık devlet tiyatrosu varmış. şu kadarcık opera, şu kadarcık heykel, şu kadarcık da resim... acıyorum bu halimize. bu ülkeden de bu gidişle bi skim olmaz. bırakın bizi diğer müslüman ülkelerden de olmaz. adamların topraklarında bir petrol çıkmış, bütün düzenlerini ona göre ayarlamışlar, afedersiniz asalak gibi yaşıyorlar. o beğenmediğiniz amerika yan gelip yatmıyor, gidiyor her tarafa labaratuvarlar, bilim merkezleri, ar-ge merkezleri yaptırıyor. belki parayı yanlış yollarla elde ediyor olabilir ama hiç olmazsa dünyanın geleceği için uğraşan insan sayısı müslüman ülkelere oranla çok daha fazladır.
hala çemkirenler var. ulan istatistik diye bir bilim var ve pek çok devlet ileride alacağı kararları bu bilimin ışığında ortaya çıkmış verilere göre oluşturur. neymiş efendim cuma günleri camiler doluyormuş/taşıyormuş. oradaki camileri halk kendi yapmışmış. zihniyete bak çay demle! lan olm bu halk neden cami yapıyorda gidip kütüphane yapmıyor? kim bunlara bu tarz şeyleri salık vermiş?
türkiye'de böyle düşünen kişilerin mantığı da ortadadır. hepsi her önüne gelene buna da çok şükür diyen, bu dünyayı bir geçiş noktası olarak bellemiş, bütün yatırımını bir sonraki dünyaya endekslemiş ya da endekslemesi öğretilmiş kişilerdir. bari çıkıp dürüstçe, "biz böyleyiz ondan böyle oluyor." deyinde anlayalım. yoksa oradan çıkıp matematiksel verilere laf atmak hiç yakışmıyor!
vay can dündar! rakam vereyim inandırıcı olsun ha!. sayısal değerler bazen hiç bir şey ifade etmez. bir kilo demir ve bir kilo pamuk sorusu vardı hatırladın mı can?
ülkemizdeki camilerin halk tarafından yaptırıldığı düşünüldüğünde sorunun çözümü can dündara düşüyor.
devlet hangi köye cami yaptırmıştır? ya da hangi mahalle camisinin harcı devlet tarafından karılmıştır?
halk okul yaptırmak yerine cami yaptırmayı seçiyorsa herkes bir düşünsün neden acaba?
----------araya not: sayılardan bahsetmek yerine ülkemizde yeteri kadar okul yeteri kadar cami yeteri kadar hastane olsun diyen bir insanım------
sorumun cevabı tek parti iktidarına kadar uzanır. halkı okula düşman edenler, şimdi çıkıp da yok okul az cami fazla diyemez.
diyanet bütçesine gelince o ayrı bir dert. tek çözüm diyanetin kaldırılması. hadi cancım bir kampanya başlat diyanet kapatılsın diye. valla ilk imza benden.
tabii işine gelirse...
sadece cuma namazlarında en büyük camilerimizin bile kapasitesi yetmediği,cemaatin dışarı taştığı düşünülürse hiç de anormal olmayan bir durumdur.
diyanetin islam hakkında rejimden yana tavır takınarak birçok manipülasyona imza atması bir tarafa,can dündar'In diyanet'in bütçesinden önce araştırması ve yazması gereken birçok konu var.örneğin yazdığı gazetenin sahibinin ihale oyunları,ihale yaklaştığında hükümete atıp tutmaması,ihaleyi kaybedince hücuma geçmesi gibi.
camilerin yapımında, kuran kurslarının işleyişinde ve yapımında devlete hiç ama hiç külfet binmemektedir. tamamen bağışlarla döner bu çark.
sağlık sektöründeki döner sermaye uygulaması kontrol altında tutulsa, harcamalar denetlense bakın o zaman kaç hastane oluyor, eksik gedik kalıyor mu sağlık kurumlarında.
döner sermayeden kalan para yasaya göre sağlık kurumunun ihtiyaçları karşılandıktan sonra personele pay edilir. gidin bakın en yakın sağlık ocağına.. eksikleri sayın ve en son dağıtılan döner sermaye miktarlarına bakın anlıyacaksınız.
diyanet işlerine ayrılan bütçe bu kadar mı abartılır can dündar! diyanet işleri ödeme olarak sadece personel maaşı ödemekte. camilere veya kuran kurslarına para ödememektedir. laik yönetimin gereğidir zaten bu.
bi tarafa bok atacaksan daha dikkatli ol derim ben, o boku gün gelir yemek zorunda kalırsın.
not ; sazan gibi atlayan yazarlar, üşenmeyip en yakın camiiye gitseydiniz, oradaki görevli size işleyişi anlatabilirdi.
not 2; camilerde sadece 2 görevli vardır, imam ve müezzin. temizlik işleri, onarım bakım işleri bu görevlilere aittir ve bunun için extra ödenek almazlar. haftanın 7 günü sabah namazından yatsı namazına kadar mesaileri vardır ve bunun için de extra ödenek mesai ücreti almazlar.
çok bilen arkladaşlar, haftanın 5 günü , günde 8 saat çalışan bir doktorun maaş+döner sermaye aylık eline geçenle bir imamın/müezzinin eline geçeni karşılaştırsın bakalım sonuç nasıl çıkıyor.
yanlış anlaşılmasın işini hakkıyla yapan bütün doktorlar aldığı parayı son kuruşuna kadar hakediyor, karşı çıktığım sadece yanlış bir kıyaslama yapılması ve bazı rakamların çarpıtılmasıdır.
ülkede bu kadar din düşmanı varken normal olan durum. millet korkuyor bu tiplerin ülkeyi ele geçirmesinden hadi cami yapalım, kuran kursu açalım olayına giriyorlar. bu tipleri temizlemeden düzelmeyecek durum.
bu hesaba göre bir camiye aşağı yukarı yarım imam düşüyor. demek ki memleketteki imam sayısını iki katına çıkarmak lazım, veya cami sayısını yarıya indirmek lazım. diyanetin matematikçi istihdam etmesi gerek yatırım yaparken danışmak üzere.
o begenmediğiniz camilerde öğrenilen genel ahlak sayesinde anamız bacımız karımız kızımız dışarı çıkıp alış veriş yapabiliyor, işine gidebiliyor, bilmesenizde, bu ülke de yaşayan büyük bir çogunluk günah oldugu için bazı şeyleri yapmıyor, kanunlar yasakladığı için değil.
hiç bir dine inanmadıklarını ayan beyan belli eden yazarlarımızın, bu başlığa akıl verici yazılarını görünce, içimden analarına küfür etmek geliyor, yapmıyorum, neden? günah!
ayrıca bu saatten sonra inançsız insanlara saygı filan duymuyorum, bana camilerde inanmayanlara da saygı gösterin, onlarda allahın bir kuludur, denilmişdi, arkadaşlar işi büyültüp artık inananların manevi değerlerine bile laf atmaya başlamışlar, ben size bilimsel bir sonuçla bu konuyu noktalayayım, neden bu kadar cami çok?
bilinmeyen bir güç tarafından bu memlekette köpekler çoğaldı, bu kadar çok köpek hep bir ağızdan cami lafını duyup ağzını açmaya başladımı, sonlara doğru bunlara işeyecek duvar lazım olacak, siz din düşmanlığı yaptığınız sürece, dinine bağlı insanlar da cami yapacaklar, arz talep meselesi bunlar. ne kadar çok eceli gelen köpek, o kadar cok cami ve duvarı!
cami ile okulu birbirine rakip gören okumuş insanımız sayesinde değişmesi mümkün olmayan gerçeklik. okullarımızı cami yerine başka ülkelerin okullarıyla kıyaslasaydınız, insanlar bu adamlar bizim dinimize göz dikti diye düşünmeyecek ve camilerine daha bir sarılma ihtiyacı hissetmeyecekti.
yılların toplamı ve birçoğu gerçekten halkın inşa ettiği cami sayısı ile,
özellikle başka hiçbir kurumda görülmeyen hızda artan, siyasi irade ürünü diyanet bütçesinin, aynı anda değerlendirilmesinin yanlışlığının açıkça görüldüğü yazı.
madem milletim kendi parası ile cami açıyor neden okul da açmıyor eğitim sistemimizin çok mükemmel olduğunu düşünüyorlar dememe sebebiyet veren bir seyirde giden başlık.
köylünün aç karnını doyurmadan cami inşaatına girişmesi, kilometre başına cami diken zihniyetin çanak tutmasıyla, bilinçaltı aşılamasıyla zuhur eylemiş hadisedir efenim. oysa çakıl taşı üzerinde namazını eda eyleyen bir peygamberin ümmetinin, peygamberinden fazlası nedir ki, namazını sarayda kılıyor deyu sormak gerekir. devlet masrafına bakmayacak, halkının en temel, çok temel ihtiyacını trilyon da olsa karşılayacaktır, eli mahkumdur. halihazırda var olan caminin yüz metre ötesine bir yenisini inşa edenece, bir okul dik bir zahmet de 60 kişilik sınıfta okuyacağına, 30 kişilik sınıfta okusun da bitlenmesin bari yavrucak, okuyup adam olmasını geçtim. hadi okumasın s.ktir et, bari hastalıktan gebermesin. köy başına hastane dikemezsin elbet, ama sağlık ocağının eksiklerini de köy başı cami dikmekten vazgeçerek karşılayabilirsin, pek mümkündür. bir köye diker, 4 köyden adam gelir kılar namazını ya da en basitinden temizinden toprak üstü kılar. şart necasetten taharet, banallikten değil. "yo yo, ben bu camide kılamiciim mon cher." açlıktan ağzın kokuyor lan! her neyse, sonuç itibariyle, doğrudur, aç da kalsa, okuyamasa da, hastalıktan kırılısa da, öncelik ibadetedir halkımızda. o bunu düşünemiyor, sen düşüneceksin...