materyalist bir zihniyetin yansıması olarak ortaya çıkan, hayatta maddi manevi bir şey almadan vermemenin, vermeden almamanın gerekliliğini savunan söz.
almadan vermek allaha mahsustur sözü ile doğruluğu ispatlanır sözüdür. çünkü insan tükenmeye mahkum varlıktır ve bu yüzden verdiği kadar almalıdır.
(bkz: işte biz o gün tükeneceğiz)*
dünyamıza yeni yeni yer edinmeye çalışan bir kavram. yüzyılın modası. bir tür 'düşüncenin ıstırabı' da olabilir. artık insanoğlu öyle bir pozisyona gelmiş ki bir başka insana iyi yada kötü birşey yaptığında veya birşey verdiğinde daha sonra karşı taraftan aynı düşünceyi beklemesi veya aynı harekette bulunmasını umar. bazıları ummaz. ama çoğunluğumuz böyledir garip olan.
düğününüz var. oğlunuz/kızınız birileri evleniyor. oo ne mutlu, herkes sevinçli. tanıdık eş dost da yanınızda. ne güzel, ne hoş.
takı merasiminde kendi bütçelerine göre bir şeyler de taktı o tanıdıklar. gel zaman git zaman onların da yavrucuğu evleniyor. çağırıldınız. başka işiniz de olsa o davete gidilecek. yoksa ne der millet, takıdan kaçmak için gelmediler..derler mi? derler. her şey karşılıklı
en basitinden sözlükte bir şeyler yazıp çiziyoruz. nickaltı var açık oylama var. biri güzel bir şey dediğinde karşılığı verilmeli. zorunluluk hissediyoruz bunun için her şey karşılıklı
komşularımız iyi insanlar. anadolu kültürü var tabi ya. böyle kokulu bir şey pişirdiklerinde nefis var diye bi tabağa koyup bize de gönderirler. ee bu tabak boş mu gidecek?
o tabağa bir şeyler koyup göndermek için en afili yemekler yapılır. her şey karşılıklı
toprak da emek ister. çapalayacaksın, gübreleyeceksin. suyunu zamanında verip besleyeceksin. sen emeğini verince o da sana ürününü verir.
toprak bile farkında; her şey karşılıklı
dünyanın en büyük yalanıdır. hep bir taraf sever her şey taraflıdır. iki kişi birbirine aşık olursa zaten mucize olur efsane olur kitaplaştırılır leyla ile mecnun en büyük örneğidir.