bahsedilen boku çıkma olayının mekanının elbette türkiye olduğunun anlaşıldığı vaziyettir.
olayı neresinden alırsan al çürük bir dal geliyor eline yine be kardeşim.
inanmazsanız adım adım inceleyelim de görün.
1-bir yaz sabahı değerli polisimiz bazı evleri hücre evi basarcasına ziyaret etti ve bir çoğunu yakından tanıdığımız bir çok şahsiyeti yakalarından tuttuğu gibi, kameralar eşliğinde merkeze eş zamanlı bir şekilde götürdü, görüntüler anında medyada elbette sonrasında daha ilk günden adaletin temeli olan masumiyet karinesi ayaklar altındaydı.
daha sonrasında aynı sevgili polisimiz ev, işyeri falan basmaktan sıkılmış olmalı ki, bu sefer yine yakından tanıdığımız başka şahsiyetleri, sadece bilginize başvuracağız diye kandırarak davet etti ve bu sefer tıpış tıpış ayaklarıyla gelen arkadaşlardan , karakoldan içeri girenin koluna kelepçe takmaya başladı.
2-ardından tutuklanan bazı şahısların ki ne olursa olsun kendilerinin aileleri, iş çevreleri, kendilerini takip eden kitleler olan şahısların, daltonların yakalandıklarında görmeye alıştığımız tuhaf tuhaf fotoğrafları medyaya sızıverdi değerli polisimizin elinden, e bizim ahlak timsali medyada elbette altını doldura doldura çarşaflara basıverdi bunları da.
3-sonra savcılık bilmem kaç yüzlerce soru olduğu söylenen sorgularından sonra bu şahısların çoğunu bir çırpıda tutuklayıp birer birer, bazılarını da üçer beşer mapus damına koyuverdi.
4-sonra futbol federasyonun pek basiretli başkanı savcılarla falan görüştü ve lig başlamadan bir an evvel kararlarını verecekleri açıkladı.
5-daha sonrasında savcılık nedense basına tam 19 maçta net şike tespit edildiğini açıladı
6-tam bu açıklamadan sonra artık futbol federasyonundan ağır cezalar açıklaması bekleniyorken, federasyon başkanı çıktı ve şu an hiç delil olmadığını ve herşeyin normal olarak devam edeceğini ve kendilerinin de yargının kararını(en az üçyıl sürecek olan) bekleyeceklerini açıklayıverdi.
7-fakat bu arada durmadan cayır cayır tutuklamalar ve mapus damı yolcukları devam ediyordu.
8-o aralarda bir de kulüpler birliği açıklama yaptı ve tek yürek şeklinde federasyonu kararında desteklediklerini açıkladı ama o yürek tek parçalığını daha bir gün bile sürdüremeden ,oysa ki yardımcısı da kulüpler birliğinin o toplantısında bulunmuş olan, gs. başkanı (sanırım tesadüfen tek onların adının konunun içinde geçmemesinin verdiği hafif bir göt kalkıklığı ile) federasyonun bu kararını eleştiren zehir zemberek açıklamalar yaptı.
9- bu arada bütün sanıkların ve şüphelilerin sorgu ifadeleri çarşaf çarşaf herkesin elinde dolaşmaya başlayınca adalet kurumlarımız güya gizlilik kararı ile yürütülen bu soruşturmayla, adaletin gizlilik ve hak koruma ilkesinin için iyiden iyiye sıçmış oldu.
10-sonra birden bire savcılık ani bir karar verdi, ve bütün dosyaları federasyona teslim etmeye karar verdi, federasyon ne mi yaptı? ne yapacak bir asena kıvraklığıyla yeni bir açıklama yaptı ve (muhtemelen uefanın da adam gibi hareket edin yoksa gelip ağzınıza biz topyekün sıçacağız baskısıyla da) bütün kararlarını değiştirebileceklerini, liglerin uzayacağını, süper kupanın oynanmayacağını, ve etik kurulları karar verirse cezalar açıklayabileceklerini falan söyledi.
11-bu arada televizyonlarda bir zamanlar başka bazı davalarda yargısız kelle avcılığı yapan gazetecimsi bazı bilinen tipler futbol ile artistik patinajı ayırabilecek bir spor bilgisine dahi sahip olmadıkları belli olduğu halde, bu seferde spor programlarına yeşillenip, spor camiasından yargısız infazsız kelleleri ağızlarından salyalar saçarak istemeye koyuldular ve fakat sonradan kamu oyunun oluşma şekline baktılar ve bu seferde ortaya kellelerini elleriyle atmaya çalıştıkları şahısların , tutuksuz yargılanması gerektiğini, onlara yargısız infaz yapıldığını falan (utanmadan demiyorum, çünkü o duygu özeldir öyle herkeste olmuyor) lakırdamaya başladılar.
evet bakalım bu büyük! operasyon bize daha ne çeşit bok kokulara duyurmaya devam edip duracak.
ha bu arada çok benzeri bir süre önce italya'da oldu, peki orada durum nasıl mı gelişti, merak etmeyin öyle sayfalarca yazacak bir şey yok, federasyon yargıyla eşzamanlı bir şekilde olaya el koydu, yargı şahısların kamu suçu teşkil eden kısımlarıyla yargılama sürecini devam ettirirken, futbol federasyonu hızlı bir şekilde futbol cezalarıyla ilgili kararını delilleriyle verdi, suçluyu ve suçsuzu ayırdı, suçlu bulduklarına da hiç isim falan ayırmaksızın yönetmelikte ki en ağır cezayı kesti ve kimse de gıkını çıkaramadı.
yani mesele kimin suçlu olduğu ya da olmadığı değil, mesele yavşakça eyyamcılık yapmadan ama hukuktan uzaklaşmadan net olabilmektedir, eğer adaletten söz edeceksek. bu, konuyla ilgili her kurum için geçerlidir.
arada ki fark çok açık, italya bu olaydan ülke futbolu olarak neredeyse hiç yara almadan çıktı bu netlik yüzünden ama bakalım biz bu boka sarış sürdükçe futbol olarak nasıl bir ağır faturaya doğru gidiyoruz.
