mağrur bir ifadeyle yüzünü eskiten bir yazarın dudaklarından dökülme ihtimali yüksek olan; iki kelimeden oluşan ve 'ölüşen' şeyleri anlatan bitiriş cümlesidir.
birikmiştir bir çok şey. ya da bitmiştir her şey. çok şey söylenmek istenir. söyleyecek çok da şey vardır aslında. ancak göz açıkken bile görmeyi engelleyecek kadar içe işlemiş o şeye tek şey söylemek kafidir ve sonra eklenir; hepsi bu, evet inan ki hepsi bu...
yılmaz erdoğan 'ınki de çok güzeldir, bir güzeli daha vardır aynı isimli ve aşağıda olan ve erhan güleryüz 'e ait olan ve bir tane de bende vardır, henüz yazmadığım ama yazacağım..
Sormadım hiç kimseye
´´şimdi nerededir? ´´ diye.
ismini söyletmedim
dost sohbetlerinde.
Kızmadım, kızamadım.
Suçlu bendim belki de.
Sadece seni çok, çok sevdim.
Hepsi bu...
Bulutsuzluk Özlemi'nin Tepdeki çimenlik şarkısının içinde geçen " sadece deniz sadece gökyüzü sadece sen ve ben sadece sevgi.." dizelerinden sonra Nejat yavaşoğulları'nın komik telafuzuyla söylenmiş söz öbeği.
Ellerimdeki kanı yıkarken
Tırnaklarımın arasında sen varsın
Saçların dolanmış nefretle kalbime
Vücudun lütfen böyle pembe
Birazcık aşıktık birazcıkta sarhoş
Birazcık yalnızdık hepsi bu
Birazcık kaybetmiş birazcık yenilmiş
Birazcık hırpalanmış hepsi bu
Akvaryumda ki hasta balığım ben
Ayırmalısın beni diğerlerinden
Yalanlarla dolu çürümüş ağzın
Kopkoyu bir terk edilmişlik adım
Birazcık aşıktık birazcıkta sarhoş
Birazcık yalnızdık hepsi bu
Birazcık kaybetmiş birazcık yenilmiş
Birazcık hırpalanmış hepsi bu
Birazcık kaybetmiş birazcık yenilmiş
Birazcık hırpalanmış hepsi bu.