kaf dagina giden yollarda, keciler otlamaya baslar siz buyudukce. bir dudagi yerde, bir dudagi gokte o devin memelerinden, bir koyun cocuklarinin beslendigine kim inanir artik? agzindan atesler sacan ejderha, ucuz cin mallarinin ustunde bir desendir, sizin coktandir hic korkmadiginiz. masallar dinlemek guzeldir cocukken, buyudukce masallar yazmaya baslar insan. yazmaya basladiginizda masallari, tadi da, buyusu de kacar hayatin fena halde. ya da bir dakika kirmizi baslikli kiz miydi gecen, az evvel sepeti kolunda?
Bazen bunu o kadar çok istiyorum ki.
Keşke bir masalın içinde olsam, keşke gerçeklerle yüzleşmek zorunda olmasam.
Keşke bir masalda prensi bekleyen aptal prenses olarak hapsolsam.
eğer hala inancımız varsa, yüreğimiz minicik de olsa hala doğru birşeyler barındırıyorsa, yalanları masal tadında sunarız kalbimize. bunun sonu yalnızlık olur bazen ve bunun getirdiği hüzün. kırılırız, önce kendimize. kırgınlıklar kızgınlığı doğurur da ateşi yakana ya varır ya varmaz. biz kalbimizdeki en temiz sevgiyle yapayalnız yalpalanırız. ama bir daha olsa bir daha yaparız. çünkü bize kalan avuç içi kadar sevgi.
bundandır yalanı masal sanmak ve masala inanmaya ihtiyaç duymak.
masallar; imkansızlara inanmamızı, umutlarımızın hep yeşil kalmasını, gerçekerin üstüne bir tül atarak daha güzel görünmesini sağlar. onlara inanmak güçlü kılar bizi.