hepar siyasal ve toplumsal ilkeleri

entry3 galeri0
    1.
  1. --spoiler--
    Dünya tarihinde cesur insanların
    eylemlerine ilişkin bilginin dışında
    değerli hiçbir şey yoktur…

    BU ÜLKEDE ENÇOK YENEN VE ÇiĞNENEN ŞEY 'HAK' HiÇ OLMAYAN ŞEY DE EŞiTLiK OLDUĞU iÇiN...

    YURTDAŞLARIMIZIN BiR LOKMA YiYECEK UĞRUNA YAŞAMLARINI TÜKETMEDEN,iNSAN ONURUNA YAKIŞIR BiR ŞEKiLDE YAŞAMALARI iÇiN...

    ÜLKENiN BÜTÜNLÜĞÜNÜ,ULUSAL BiRLiĞiNi,GÜVENLiĞiNi KORUMAK VE GÜÇLENDiRMEK iÇiN...

    YEPYENi ADiL VE SAĞLAM BiR DEVLET YÖNETiMi OLUŞTURARAK,KÖHNEMiŞ SiYASi DÜZENi TASFiYE ETMEK iÇiN...

    DEMOKRATiK BiR TOLUM OLUŞTURARAK,HALKIN KENDi GÜCÜNÜN VE OLANAKLARININ FARKINA VARMASI iÇiN..

    BAĞIMSIZLIK VE ULUSAL EGEMENLiĞi TÜM FALiYETLERiN ESASI YAPMAK iÇiN...

    iTiBARLI,GÜÇLÜ ,BAĞIMSIZ TÜRKiYENiN HERŞEYDEN DAHA KIYMETLi OLDUĞUNU KANITLAMAK iÇiN...

    ÜLKENiN ULUSAL BANKALARI,iLETiŞiM KURUMLARI SATILDIĞI,TOPRAKLARIMIZ YABANCI iPOTEĞi ALTINA GiRDiĞi iÇiN...

    HALK AŞIRI ZENGiN VE AŞIRI FAKiR OLARAK HIZLAiKi SINIFA BÖLÜNMEYE BAŞLADIĞI,KISA SÜRE SONRADA ORTA SINIF YOK EDiLEREK BÜYÜK KISMI DiLENCi DURUMUNA DÜŞÜRÜLECEĞi iÇiN...

    YURT iÇi VE YURT DIŞINDA HERZAMAN VE HERYERDE 'HAK VE EŞiTLiĞi' SAĞLAMAK iÇiN...

    GÜÇLÜ OLANLARIN DEĞiL HALKIN iKTiDARINI GERÇEKLEŞTiRMEK iÇiN...

    PAROLAMIZ:
    'SiYASET VE EKONOMiDE TAM BAĞIMSIZLIKTIR'

    HAK VE EŞiTLiK PARTiSi HALK ATEŞiDiR .
    MiLLET KENDiSiNi BUNALTAN HERŞEYDEN KURTULACAKTIR.

    'BiR ÜLKEDEKi KÖTÜ GiDiŞiN BEDELi ÖDENiR,
    GÜÇLÜLERDE ,ZAYIFLARDA,AKILLILARDA,ALIKLARDA ÖDER
    FARK:ZAYIFLAR VE ALIKLAR BiRAZ DAHA ÖNCE ,ERKEN ÖDER ,DiĞERLERi BiRAZ DAHA GEÇ'

    HAK VE EŞiTLiK PARTiSi SiYASAL VE TOPLUMSAL iLKELERiMiZ:

    1 : iŞÇi,MEMUR,ESNAF VE EMEKLiLERiN ,TARIM VE HAYVANCILIKLA UĞRAŞAN ÇiFTÇiMiZiN ,ÜRETEN VE EMEK VERENLERiN,DUL VE YETiMLERiN ,ÖĞRENCiLERiN;YÜZDE YÜZ MENFAATiNE OLAN YASALAR
    BiR BiR ,HIZLA ÇIKARILIP HAYATA GEÇiRiLECEKTiR.

    2 : HALKIMIZIN EKONOMiK GÜCÜNÜN ARTTIRILMASI ,iŞSiZLiK VE YOKSULLUĞUN SONA ERDiRiLMESi iÇiN ,ÜLKENiN TÜM iMKANLARI SEFERBER HALE GETiRiLECEKTiR,
    EKONOMi VE SOSYAL SORUNLAR ÜLKENiN BiR NUMARALI iŞi,MESELESi VE PROBLEMiDiR,BÜTÜN GAYRETLER VE KAYNAKLAR BU AMAÇLA KULLANILACAKTIR.

    3 : ÜRETiM VE iHRACAT BAKANLIĞI KURULACAK ,TARIM VE HAYVANCILIK DEVLETÇE DESTEKLENiP KORUNACAKTIR.MAZOT ,TOHUM,GÜBRE VE ELEKTiRiKTEN VERGi ALINMAYACAKTIR.TOHUM ISLAH iSTASYONLARI,GÜBRE FABRiKALARI,KOOPARATiF VE BiRLiKLER TEKRAR HAYATA GEÇiRiLEREK ,YABANCILARA BAĞIMLI NE VARSA HEPSi ASGARiYE iNDiRiLiP ,AŞAĞIYA ÇEKiLECEKTiR

    4 : TÜRKiYEDE TARIM VE HAYVANCILIK POLiTiKALARI iFLAS ETMiŞTiR.TÜRK ÇiFTÇiSi BORÇ BATAĞINA SÜRÜKLENMiŞ,TAPULARI YABANCI BANKALARCA iPOTEK ALTINA ALINMIŞTIR,TARIM VE HAYVANCILIK BÜTÜN iMKANLARLA ,ÖDÜNSÜZ DESTEKLENECEKTiR,
    TÜRKiYE YENiDEN KENDiNi BESLEYECEK HALE GETiRiLECEKTiR

    TÜRKiYE YENiDEN KENDiNi BESLEYECEK HALE GETiRiLECEKTiR

    5 : Toprak ağalığı yıkılacak; devletin elinde bulunan ve üretimden uzak kalan bütün araziler, 20 yılda ödemek
    kaydıyla, faizsiz olarak halka tapusu ile dağıtılacaktır.

    6 : 20 sene önce Türkiye, tarımsal üretimde satın aldığının tam
    7 katını ihraç ediyordu. şimdi; çiftçi perişan edildiğinden,
    değil şehirlerde yaşayanları, kendisini bile doyuramaz hale
    getirilmiş ve göçe zorlanmıştır. Sonuçta sosyal dengeler
    bozulmuş, asayişsizlik tırmanışa geçmiştir. Hırsızlık,
    kapkaç, soygunlar, adam öldürme günlük hayatın bir parçası
    haline gelmiş, ülke sosyal bir bunalıma sürüklenmiştir.

    “Halkın hakkı olan her ne varsa hepsi halka iade
    edilecektir.”

    7 : Küresel sermaye az zahmet, yüksek kar demektir. Neden
    market zincirlerine sahip çıkıyorlar? Ortalama karları
    yüzde 350 de onun için. Öz kaynaklarımızı emip yurtdışına pompalıyorlar; hem de hiç yatırım yapmadan, hiçbir riske
    girmeden, uzun vadeli alıp peşin satıyorlar. Tüm kredi
    kartlarından da komisyon alıyorlar. Üreten, zahmet çeken
    insanlarımıza yazık değil mi? Bu düzen halkımızın lehine
    çevrilecektir.

    8 : IMF ve Dünya Bankası Türk ekonomisine el koymuştur.
    Yolsuzluğun boyutları öylesine büyümüştür ki, anayasal ve
    toplumsal düzeni alt üst etmiştir. Fatura ise ek vergileri hep
    sessizce sineye çeken halkımızın üzerine yıkılmaktadır.
    Bunun sonucu tehlikelidir; ekonomik ve toplumsal
    bunalımdır. Bu gidişi durduracak her tedbir tereddütsüz
    alınacak, ülke borç batağından çıkarılacaktır.

    “Çalınmayacak ve çaldırılmayacak.”

    9 : Bu devlet, ne yazık ki yabancılar ve zenginlerin kesesinden
    borç alıp, fakirin kesesinden vergi topluyor. Asgari ücretten
    vergi kaldırılacak ve asgari ücretin 1.000 TL'ye
    çıkarılması için hiçbir özveriden kaçınılmayacaktır.

    10 : Bu ülkede müsriflik diz boyudur. Tüm harcamalara gem
    vurulacak; 60 milyon dolarlık uçakları, trilyonluk arabaları,
    gösterişten öte bir işe yaramayan koruma aracı ve
    personelini, kamu konut ve lojmanlarını, ekmek elden su
    gölden harcama yapan kurumları bir daha kimse, rüyasında
    bile göremeyecektir. Hepsini satıp halkın hazinesine irad
    edeceğiz. Bu ülkede hiçbir zümrenin, hiçbir kesimin,
    hiçbir grubun ayrıcalığı olmayacaktır.
    “Halkın hakkı olan her ne varsa hepsi halka iade edilecektir.”

    11 : Bu toprakların bir karışında dahi, saçı başı ağarmış hamal,
    öte beri satan çocuk, yaşlı, dilenci, çöp toplayan çocuk,
    tinerci çocuk, parasızlıktan okuyamayan kız ve oğlan,
    sosyal güvencesi olmayan bir tek insan bırakmayacağız.

    12 : Türkiye yolsuzluk ve hırsızlar cenneti haline dönüşmüştür.
    Bunları yapanlar da bellidir. Ve bu ülke dünya üzerinde
    ekonomisi yolsuzluktan çöken ülkeler sırasında 3
    numaradadır. Bu bir ulusa yapılabilecek en büyük arsızlık ve haysiyetsizliktir .
    hepsi yolsuzluk ve özel ihtisas Mahkemeleri’nde hızla yargılanacak ve tüm servetleri
    hazineye irad edilecektir. Bu şahıslar çıkarılacak özel bir
    kanunla tüm TV kanallarından halka teşhir edilecektir.
    Memleket kapanın elinden alınacaktır.
    “Çalınmayacak ve çaldırılmayacak.”

    13 : Özelleştirme basit bir mülkiyet devri değildir. Özelleştirme
    yoksulluğun, işsizliğin, açlığın, savaşların hüküm sürdüğü
    bugünkü dünya düzeninde, bütün olumsuzlukların
    derinleşerek kökleşmesidir. Özelleştirme silahsız bir işgale
    dönüşmüştür. Uluslararası sermaye ve şirket egemenliği
    hızla sınırlarını genişletmeye çalışmaktadır. Özelleştirme
    dedikleri ülkeyi savaş ganimeti gibi taksim etmekten
    ibarettir. Karma ekonomi düzeni kurulacak ve ekonominin
    temeli kendi kaynaklarımıza dayandırılacaktır.

    14 : Özelleştirme adı altında devletin fabrikaları, limanları,
    toprakları, yer altı ve yerüstü zenginlikleri yağmalandı,
    ekonomik soykırım yapıldı. 7 sene önce 213 milyar dolar
    olan dış borç, bugün 540 milyar dolar oldu. işsizlik ve
    yoksulluk diz boyu, tarım ve hayvancılık bitmiş, esnaf
    tükenmiş, emeklilerin hali acınacak durumdayken, peki;
    “Nereye ve kime gitti bu paralar?” Haberleşme başta olmak
    üzere, stratejik kurumlardan başlayarak, pazar ekonomisi
    çerçevesinde, kaybettiklerimiz geri alınacaktır. Bu ülkede
    bazı babalar çocuğuna günde bir lira bile veremezken, bir
    kısım babalar Jaguar marka en pahalı arabayı alabiliyor. Ve
    senelerdir aynı şeyi hiç kimse düzeltemiyor.

    “Partilere bütçeden yapılan ve halkın parası olan
    yardım kaldırılacaktır.”

    15 : Türkiye'nin yönetiminde iş başındakiler için: “Acemi
    nalbant işini devlet harasında öğrenirmiş” sözü bile
    geçersiz hale gelmiştir. Sebep ise nettir: “Çünkü ip kısadır.”
    Derin veya sığ, bu kısa iple hiçbir kuyudan su çekilemez.
    Sonuçta bu millet açtır, yoksuldur, sömürülmüştür,
    sömürülmektedir, gururu ayaklar altına alınmıştır, insan
    yerine konulmamıştır. Öz yurdunda parya muamelesi
    görmektedir. Ülkenin imkanlarından hiçbir zaman adil bir
    şekilde yararlanamamıştır.

    16 : Ticari ve ekonomik faaliyetlerin serbestliğini bahane ederek
    milleti soyma hakkını kimseye ve hiç bir zümreye
    tanımayacağız. Hiç kimse işçinin ve köylünün alın terinin,
    emeklerinin karşılığı ürününü, hakkını ödemeden ve hiçbir
    zahmet çekmeden alamayacaktır.

    17 : Özelleştirme, sosyal devletin yok edilmesinin bir aracı
    olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle toplumun ortak yararı
    bulunmamakta ve halkın ekonomik gücüne de katkı
    sağlamamaktadır. Ekonomik güç halka değil, iç ve dış
    odaklara çalışmaktadır. Banka ve finans kuruluşlarının
    yarısından çoğu yabancıların eline geçmiştir. Finans
    piyasasını elinde tutan yabancılar ülke siyasetini belirleme
    durumuna gelmişlerdir.

    18 : Genel seçimlerde % 7 barajını aşan partilere Hazine’den
    yardım yapılmaktadır. Oy yüzdelerine göre genel seçim
    dönemlerinde 3 kat, yerel seçim dönemlerinde ise 2 kat para
    almaktalar. Ne oluyor bu paralar? Örnek: geçen seçimde
    bütçeden 195 Trilyon para aldılar ve bunları kağıt ve
    bezlerle reklam diye ortaya saçtılar. Bir bölümünü lüks
    bina, araç ve laf olsun giderlerine harcadılar. Bu paranın
    çarçur edilmesi bir yana, hazır para mevcut partileri de halkı
    umursamaz hale getirmektedir. Milletin parası sebil
    değildir; halkın “imanı gevremiş”, bunlar “yağma hasanın
    böreği” peşindeler. Bunlara halk tipi parti olmak, üye
    aidatları ve bağışlarla yaşamak öğretilecektir.
    “Partilere bütçeden yapılan ve halkın parası olan
    yardım kaldırılacaktır.”

    19 : Vergi adaleti sağlanacak, kanunlar herkesin mali gücüne,
    servetine, gelirine göre hak ve eşitlik ilkesine uygun olarak
    yeniden düzenlenecektir.

    20 : Madenlerimiz üzerinde de oyunlar dönmektedir.
    Yarısından fazlası yabancı sermaye tarafından
    parsellenmiştir. Bizim işlettiklerimiz de ham mamul olarak
    dışarı satılmakta, işlendikten sonra misli fiyatlarla bize geri
    dönmektedir. Tüm lisans ve ruhsatlar yeniden gözden geçirilecek ve madenlerimiz azamisi tarafımızdan
    işlendikten sonra ihraç edilecektir. Ülkenin malı olan
    madenlerimiz ülke ekonomisine kazandırılacaktır.

    21 : Türk özel sektörü milli sanayinin lokomotifidir. Türk
    sermayesinin güçlenmesi, milli sanayinin küresel bir güç
    haline gelmesi ve yeni istihdam imkanları yaratabilmesi
    için, ucuz enerji, vergi indirimi, prim ve devlet desteği
    kesintisiz sağlanacaktır.

    22 : Türkiye enerji darboğazındadır. Bu sorun gelecekte daha da
    artacaktır. Elektrik enerjisi topraklarımızda, deniz dalgaları,
    rüzgarlar ve güneşten üretilecek ve dağıtımı aynı bölgede yapılacaktır

    “Korktuğun şey olur. Çekindiğin şey başına gelir.
    Bu ikisinden nasıl kurtulunur
    öğrenmek ister misin? O zaman cevabı:
    “Cesur ol, yeter.”

    “Memleketinin geleceğini çamur kaynatma sanatının
    çıraklarına bırakma. Kötü olsa da konuş.
    Susmak daha kötüdür.Örtbas edilen gerçekler
    zehirli olurlar.”

    ((((( iÇ SiYASET ))))))

    23 : Devletin bütün kurumları halkın hizmetinde olacaktır.
    Millet varsa, devlet vardır.

    24 : Siyasette yozlaşmanın bütün nedenleri bu ülkede yer etmiştir. Milletçe aklımızı kullanma cesaretini göstereceğiz. Bu çocuklarımızın geleceği için şarttır.

    25 : Emekten, yoksuldan, ezilenden yanayız. Eşitliği bozan
    durum ve şartlara karşı duracağız. Sosyal ve ekonomik
    konumları ne olursa olsun ezilenleri, yoksulları daha çok
    düşüneceğiz. Adalet ve toplumsal duygularımız en yüksek düzeydedir.

    “Bu ülkenin çocuklarına yoksulluğun utancını
    yaşatmayacağız.”

    26 : Türkiye'nin ekonomik ve siyasi yönden bağımsızlığı
    sorununa duyarsızlık göstererek milliyetçilik yapılmaz.
    Milliyetçilik tantana değildir. Sadece sınırlarımız, bayrak
    ve toprak da değildir. Ekonomik bağımsızlıktır. Küresel
    sermaye ve emperyalist devletlerin yarı sömürgesi
    durumuna düşmekten rahatsız olmayanların milliyetçiliği mi olur?

    27 : Kaba ve günlük siyaset yürüttükleri ve başka bir şeyden
    anlamadıkları için her meseleye günlük faydaları açısından
    bakıyorlar. Kendi menfaatlerine ait yasaları hemen
    çıkarıyorlar, maaş artışlarında, gazilere sağlıkta tanınan
    %20'lik az ödemenin kendilerine de uygulanmasında, yedi
    sülalelerinin sağlık harcamalarını meclis bütçesinden
    karşılamada; hepsi şahin ve ittifak halindeler. Misafir olarak
    gelip, ev sahibi olarak dönüyorlar. Bu yolu keseceğiz.

    28 : Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türk Milletini siyasi
    demagoglar ve göstermelik demokrasiden kurtaracağız.
    Millet yalandan dolandan bıktığı için, artık oynayacak ipleri
    kalmayan eski siyaset cambazlarının yeni cambazhane
    bulmalarıyla ilgilenmiyor. Milletin derdi ne? Bunların derdi
    ne?

    29 : Hukukun temeli hak olacak, adalet dağıtımı acilen
    düzenlenecek, halk adalet duygusunu yeniden hissedecek
    ve tadacaktır. Bu ülkede adalet, güçlü sineklerin delip
    geçtiği, küçük sineklerin takılıp kaldığı örümcek ağı
    olmaktan kurtarılacak, ağalık, beylik, paşalık da olmayacaktır.

    30 : Bu ülkeyi başkalarına el açmadan geçindirmek ve
    yaşatmak için siyasete atıldık. Türkiye Cumhuriyeti'nde
    kimsesiz birey olmayacak. Gücü gücü yetene hiç
    olmayacak.

    31 : Yoksulluk, bozuk gelir dağılımı, devlet eliyle zenginleşenler,
    bütçeyi perişan eden borç faizleri, kontrol
    edilemeyen bütçe açıkları, sağlanamayan vergi adaleti,
    toplanamayan vergiler, ekonominin kayıt altına alınamayışı,
    kamunun her yanını bir kanser gibi sarmış olan rüşvet ve
    işsizlik. Düzen rüşvet, talan ve yağma düzeni. Bir devletin
    yozlaşma aşamalarının hepsi var. Kargaşanın ve suçların
    anası yolsuzluğa savaş açılacaktır.

    “Yağmacı ve bedavacı zihniyetin sonunu getireceğiz.”

    32 : Bu ülkede hak kavramı soluduğumuz havadan kovulmuştur.
    Yolsuzluğa da kılıf bulmuşlar: “Devlet sırrı açıklayamam.”
    Vurgun ve yağma zevkini tatmış olanlardan, hazineyi
    soyanlardan bunların hesabı sorulacaktır.

    33 : Soygun ve yağma dediğimiz sadece arazi çalmak, rüşvet
    almak, hazineyi soymak anlamına gelmiyor. Emeği yağmalamak,
    bütün bu sistemin en temel hırsızlığıdır. Kimileri
    sermaye adına, kimileri devlet adına, kimileri ağalık,
    beylik adına, kimileri de Allah adına emek hırsızlığı
    yapıyor. Milleti ve devleti soymak o kadar kolaylaştırılmış
    ki…

    “Memleket kapanın elinde kaldı. Geri alacağız.”

    34 : Siyasi otoriteden bağımsız mahkemeler; keyfi siyasi
    müdahalelere karşı korunmuş bir hukuk sistemi; her çağda,her devirde, hukuk devletinin temel esaslarıdır. Ülkemizde de yerleştirilecektir.

    35 : Basın, dernek, sendika ve parti özgürlüklerine sahip
    olmayan bir demokrasi kısıtlı veya yarım bir demokrasi
    değildir; zararlı bir demokrasidir. “Buna da şükür” denecek
    bir şey değildir. Oy verip, sırtını dönmek, hiç değildir.

    36 : Demokrasi bir halk rejimidir. Demokrasiyi halk ister, halk
    yapar. Halk demokrasi oyununa seyirci kalamaz. Hakkını
    arayıp hesap sormalıdır. Halkımız doğruluk ve dürüstlüğe
    hasret ve sahipsizdir. Biz milletimiz için hak ve eşitlik
    mücadelesi yapacağız. Bize “sağda mısınız, solda mısınız?” diye soranlar var:
    “Biz yukardayız.” Siyaseti kuru
    bir kavga haline sokan, ağzı kalabalık, basma kalıp, siyaset
    meddahlarının cila ve riyaları bizim işimiz değil.

    “Biz siyaseti vatan aşkı olarak biliriz.”

    37 : Ne teslim aldık? Neyi teslim ettik bir sonraki kuşağa? Bu
    soruları herkes kendine mutlaka sormalıdır. Bütün
    vatandaşlarımızın düşünmeye, konuşmaya, hareket
    etmeye cesareti olmalıdır. Yurttaşlarımız eylemde
    bulunmazsa ülkenin sorun ve ıstırap yükünden
    kurtulamazlar. Her millet kendi başındakilerin
    yaptıklarından sorumludur.

    38 : Hiçbir ana, evladını terörist, katil, hırsız, gaspçı, dolandırıcı,
    hayat kadını olsun diye doğurmaz. Kimse suçlu ve kabahatli
    doğmaz. Kötü düzen; suç ve kabahat eğilimlerini zorlar.
    Eğitilmesi gereken çocuklarımız hiçbir şeyden habersiz,
    açlık ve sefalet içerisinde kimileri çalışarak, kimileri de
    yatarak sokaklarda büyüyor, sayıları da her geçen gün çığ
    gibi artıyor. Bir insanı eğitmek, yetiştirmek, nitelikli bir iş
    gücü yaratmak, fabrika kurmak kadar önemlidir.

    39 : Toplum olarak bu çocukları sokağa sürükleyen ekonomik,
    sosyal, kültürel ve ailevi nedenler hep görmezlikten
    gelindi, sırt çevrildi, yok sayıldı. Onlar aç açıkta, evsiz
    barksız, sevgisiz, zorluklar içinde olsa da büyüyecekler ve yarının büyük potansiyel suç makineleri olarak, bir şekilde
    bir gün karşımıza çıkacaklar, geleceklerdir. Bir tarafta
    midesine günlerce lokma girmeyen insanlar, bir yanda
    müthiş bir zenginlik, israf ve şımarıklık. Diğer tarafta
    açlık, sefalet ve yalnızlık var. Bu hal vicdansızlıktır. Doğru
    olan şekline getirilecektir

    40 : “Elbisenin tersini giyip düz diyerek,
    Aç gezip tokuz diyerek,
    Yalana gerçek diyerek,
    Kabağa kavun diyerek; yaşanmaz”
    şehirlerin ve devletlerin uykuda zapt edildiğini tarih her
    devirde anlatır. Bu tuzağa düşülmeyecektir.

    41 : Siyasi partiler ve seçim yasası değiştirilerek parti
    başkanlarının beyliklerine son verilecek, siyasetçi ve
    bürokratların tümünden dokunulmazlıklar kaldırılacak,
    belediyeler dahil, kamu görevlilerinin, konut, araç ve
    koruma saltanatlıkları bitirilecektir

    42 : Bizim dimağ ve ruhumuzda kuvvetle yer tutmuş fikir ve
    duygu, halka dayanma ihtiyacımızdır. Her şey toplumun
    yararına kıymetlendirilecek, toplumun gerçek çıkarları ne
    ise o yapılacaktır. insan gibi yaşamak isteyenler, insanı
    insan yapan nitelik ve gücü kendilerinde görmelidir. Bu
    uğurda her türlü fedakarlığa göğüs germeye hazırız.

    “Sonu gelmez kavgalar, çığırtkanlklar ve
    cambazlıklar bizim işimiz değil.”

    43 : Bu ülkenin insanları çocukluklarını, gençliklerini,
    emekliliklerini, yaşlılıklarını hiçbir zaman için yerinde ve
    gereğince yaşayamadılar. Bu ülkede milyonlarca insan
    çok, ama çok ufak şeylerin hayallerini kurarak, onlara
    kavuşmak isteyerek yaşam mücadelesi vermişlerdir.
    Hayallerine de kavuşamadan sessiz sedasız göçüp
    gitmişlerdir.

    44 : Hepimiz gelecek kuşaklara karşı işlenen cürümün suç
    ortaklarıyız. Çünkü “Neme lazım suçu” işliyoruz. Pısırık,korkak ve sinmişiz. “Bana ne, sana ne, sana mı kaldı?”
    “Sen mi kurtaracaksın, ben mi kurtaracağım!..” “Böyle
    gelmiş böyle gider!..” “Devletin malı deniz, yemeyen
    domuz!” Hepimiz kafamızı kuma gömmüş, milletçe hep beraber “Üç maymunu” oynuyoruz.

    “Bu yol yol değil, hemen önünü kesmeliyiz.”

    45 : Din hayatın ve kültürün temel unsurlarından biridir. Ortak
    değerlere ilişkin temel bir kaynaktır. Dinin siyasete alet
    edilmesi ve hele bugün meslek haline getirildiği gibi, işin bir
    din ticareti haline dökülüşü, bizzat dine saygısızlıktır.

    “Dinin siyaseten istismarı kara hastalıktır, zehirli sıtmadır.”

    46 : Halen iktidarda olan partinin, Anadolu'nun Müslüman Türk
    kadınlarının her bölgemize göre motifleri, örgüleri,
    işlemeleri değişen baş örtüsünü her bahane ile istismar
    ederek siyasi ranta çevirmesi kabul edilebilir bir şey
    değildir. Sonuçta hem iç hem de dış hukukta işi beceriksizce
    batırmışlardır. Dini kullanarak ve dindar görünerek
    toplumda hakimiyet kurarak çıkarlarını sürdürüyorlar.

    47 : Hak ve Eşitlik Partisi başörtüsü (türban) istismarı ve
    sorununu, milletimizin dini yaşam değerlerine bağlı kalarak
    doğal bir süreç içerisinde hızla çözecektir. Kimsenin başını
    nasıl örteceği, neyle örteceği bu ülkede asla mesele
    olmayacaktır.

    “Biz hakkın, haklının, halkın dost doğru yanındayız.
    inanca ve yaşayış biçimine zarar verilmeyecektir.”

    48 : Halk rahat bırakılacak, halka güvenilecek, devlet halkından
    kuşku duymayacak, yurttaş da devletine güvenir hale
    getirilecektir. Bürokratik engelli, kırmızı halılı, protokol
    meraklısı, kokteyl seven, müsrif devletin tüm süs ve lüksüne son verilecektir

    ÖZGÜR OLMAK DEMEK ,SEÇMEK VE DENETLEMEKTiR,
    BUNDAN KAÇAN YURTDAŞ ÖZGÜR DEĞiLDiR

    49 : Güya müttefikler, güya dostlar… Bunlar Anadolu'da
    bağımsız ve güçlü bir siyasi yapı istemiyorlar. (Anadolu
    Federasyonu – 30 Ekim 1918) iki koldan, hem kendileri hem
    de içerdeki uzantıları aracılığıyla, mozaik kültürü
    geliştirerek soy bilinci oluşturmaya, azınlık ırkçılığı
    yapmaya çalışmaktadırlar. Bir yandan Türk
    milliyetçiliğinden şikayet ederek, öbür yandan da tek tek
    insanların farklı soy köklerine dikkati çekmektedirler.
    Yapmak istedikleri 1000 yıllık bilinci, kültürü yıkmak ve
    bütünlüğümüzü parçalamaktır. Milleti millet olmaktan
    çıkartmak için her yolu deniyorlar.
    Türkiye, coğrafyaları kontrol eden coğrafyadadır.
    Kültürümüz, inancımız, topraklarımıza düşkünlüğümüz ve
    tarihimiz ortadadır. işte hayat, işte mücadele alanı;
    Siyaseten siz serbestsiniz, biz de serbestiz. Siz bize neyseniz, biz de size oyuz!...

    50 : Türkiye'de siyasal ve kültürel bir taktik daha yürütüyorlar:
    “Tarihimizle Yüzleşmek”. “Türk'ler şu tarihte şöyle
    yaptılar, bu tarihte böyle hareket ettiler…” Yapmak
    istedikleri milletimizi suçluluk kompleksine sokarak,
    geçmişinden soğutmak ve saygınlığını zedelemektir. Devam edin… Ne zamana kadar?..

    “Biz rüşvet vermeden devlet kurmuş tek milletiz.”

    51 : Bu devlet 25 yıldır Güneydoğu'da kan kaybediyor. 10 bine
    yakın şehit verildi, 30 bine yakın yurttaşımız hayatını yitirdi.
    20 bini aşkın insanımız gazi oldu. Kimsenin hesabını tam
    çıkaramadığı 100 binlerce dolar heba oldu. Anadolu ve
    Trakya'da şehit mezarlığı olmayan tek köy kalmadı.
    Milyonlarca anne, baba, eş ve çocuklar acı ve ızdıraplar
    içinde kıvrandı ve bölgeden hep sağlık haberleri beklediler.
    Halen de bekleyenler var. Gelinen sonuç ne mi? Eşkıya,
    silaha sarılmasındaki siyasi hedeflerinin büyük bir
    kısmını ele geçirdi. Devlet güç ve kudreti temsil eder.

    52 EVLET CiHAN KAVGASIDIR KAZANMAK ZORUNDASINIZ
    Devletin bu niteliklerinden içerde ve dışarıda hiç kimsenin şüphesi
    olmamalıdır. şayet olursa, devletiniz eriyor ve zayıflıyor
    demektir. Neticesi ise, çöküştür. Tarih sayfaları bunun
    örnekleriyle doludur.
    Meselenin bu hale düşmüş olmasının birinci sebebi
    hükümetlerdir. Bu kadar yıl içinde silahlı mücadelenin
    nerelere doğru tırmandığını hiçbir zaman kavrayamamışlar,
    ne siyaset, ne diplomasi ne de askeri boyutunu algılama
    yeteneği gösterememişlerdir.
    Bir ülkenin topraklarında, dağlarında binlerce kişi silahla
    dolaşıyor, eylemler yapıyorsa ve bu iş yıllarca sürerek
    memleketi madden ve manen sarsıyorsa, bunların millete
    karşı tek sorumlusu bu dönemdeki hükümetlerdir. Bunun
    askerle, jandarmayla, polisle, valiyle, kaymakamla hiçbir
    ilgisi yoktur. Eğer bunların eğitiminde, istihbaratında,
    donatımında, yönetiminde bir zayıflık, bir eksiklik varsa,
    hemen ve derhal gereğini yapacak olan hükümettir. Çünkü
    ülkenin seçilmiş siyasi sorumlusu kendisidir, millete hesap
    verecek olan da odur.

    53 : Hak ve Eşitlik Partisi dağlardaki eşkıya ve komitacıları
    365 günde temizleyecek, şehirlerdeki çeteleri ve mafya
    bozuntularının da sonunu hızla getirecektir. Bu ülkenin
    insanlarının kırsal ve kentlerdeki huzur ve güvenliği en
    öncelikli işimiz olacaktır. Güneydoğu Anadolu'da yaşayan
    Kürt vatandaşlarımızın bir an önce eşkıya baskısından,
    korkusundan kurtarılması şarttır. Bunun ön şartı dağları ve
    bölgeyi hızla temizlemektir.

    54 : Dünyanın gidişatı siyasi ve ekonomik çıkar mücadelesinde
    hemen her coğrafyada terör ve terörist faaliyetlerinin
    artacağını göstermektedir. Hak ve Eşitlik Partisi
    iktidarında terör örgütü kuranlar ile böyle bir örgüte
    liderlik edenler için; Türk mahkemelerinin elinden alınan
    yetki hakimlerimize iade edilecek;

    “idam geri getirilecektir.”

    55 : 1960'dan başlayarak, gerçekleşmiş veya yarım kalmış
    teşebbüsler halinde ordunun siyasi sürece müdahaleleri
    vardır. Ordu, direkt veya dolaylı; hayatı boyunca fiilen
    siyaset dışı kalacaktır. Ordu siyasete girmesi halinde bir
    kuvvet olmaktan çıkar. Güçlü bir ordusu olmayan devletin
    özellikle dış politikada, ne cismi ne de esamesi olmaz.
    Ancak tarih boyunca görülmüştür ki, orduları kontrol etmek
    suyu kontrol etmek gibidir. Bu da güçlü bir önderlikle,
    yüksek bir devlet adamı niteliği gerektirir. Aksi halde her şey
    tersyüz olur. Hak ve Eşitlik Partisi yönetiminde hükümet
    de, ordu da olması gereken yer ve sınırlarda duracaktır.

    56 : Bu memlekette adil olmayan, hak ve eşitliğe yasal kılıf
    uydurularak yürütülen bir askerlik (Yurt savunması hizmeti)
    düzeni vardır. 21 gün askerlik yapanla, 15 ay hizmet yapan
    aynı kabın içindedir. Eğer savaşçı yetiştirmek ve olmak 21
    günde gerçekleşiyor ve bu derece kolaysa niye 15 ay
    süreyle yüzbinler silah altında tutuluyor? Madem bu kadar
    basit, savaştan üç hafta önce milyonları silah altına alın, bir
    ay sonra da sürün cepheye, savaşı kazanın!.. Konuyu
    uzatmanın anlamı yok! Okudum, param var; 3 hafta
    askerlik. Eğitilmedim, fakirim; 60 hafta askerlik. Bu mu
    hukuk devleti?..

    57 : Kalabalık değil, demir bilye gibi bir ordu reformuna
    gidilerek, mevcutlar 200 - 250 bini aşmayacaktır. Askerlik
    süresi 6 – 9 ay arasına indirilecek ve tek tip askerlik olarak,
    hayata yeni atılan gençler arasında eşitlik ve hakkaniyet
    sağlanacaktır. Kalabalıklarla değil, yıldırım seferberlik
    planlarıyla savaşa hazırlanılacaktır. Coğrafyanın ve genç
    nüfusun bize sağladığı avantajlar kullanılarak gereksiz
    harcama ve silah altında yüksek sayılar tutmaktan
    vazgeçilecektir. Paralar halkın ekonomik gücünün
    arttırılmasına kullanılacaktır. Profesyonel mevcutlar
    uzmanlık alanları için geçerlidir ve bir ölçüde tutulacaktır.
    Çünkü savaşı, o ulusun gençlerinin yurtseverliği,
    heyecanı, coşkusu ve amatör ruhu ile genç liderler kazanır.
    Savaş gençlerin işidir.

    58 : Turizm, kültür ve sanat bütçe imkanlarının azamisi ile desteklenecek ve teşvik edilecektir,doğa ve çevre gelecek kuşaklara alnımız açık devredilecektir

    59 : Okullarda resim ve müzik gibi sanat dersleri yeniden
    zorunlu hale getirilecek, ilköğretim okullarından itibaren,
    üniversiteler de dahil olmak üzere “sanat kulüpleri”
    oluşturularak gençlerimizin sanatlarını icra edebilmeleri
    için okullarda sahne ve atölyeler kurulacaktır.

    “Cesaret en iyi öldürendir; saldıran cesaret.
    Cesaret acıyı bile öldürür. Acı en derin uçurumdur.
    Ölümü bile öldürür,saldıran cesaret.
    Çünkü der ki;“Bumuydu hayat?”
    peki öyleyse! Bir daha cesaret;
    bando müziği gibidir.Bütün sesler vardır.
    Herkesen iyi þekilde anlar.”

    “Toplumlarda her zaman insanlar bir şeylerden
    şikayet ederler, ama bir þey yapmaya hazır değillerdir.
    Bu eylemsizliğin bir dayanma noktası vardır.
    “Bu düzen böyle mi gidecek?
    Artık yeter dönemi.” Artık olayların akışına
    müdahale zamanı geldiğinden,aşırı derecede
    dayanıklı ve iddialı vatanseverlere ihtiyaç vardır.”

    (((((((( DIŞ SiYASET )))))))))

    60 : Dış siyasetimizin esası, eşit haklara dayanan, dış
    denetimden uzak, bağımsız ve haysiyetli bir dış politika
    olacaktır. Başı dik bir Türkiye olarak dış ülkeler nezdinde
    ulusal ve küresel haklarımız korunacaktır.

    61 : Türkiye'nin siyasi geleceğine ve toprak bütünlüğüne karşı
    yapılacak her türlü tehdidi karşılamaya hazırız. Her şeyde
    son hakem de, baş hakem de halkımızdır.

    “Hiç kimseye ne bir hak, ne de toprak borcumuz
    vardır.”

    62 : Demokratik rejimde her vatandaşın dış politikadan haberli
    olması gerekmektedir. Ulusun yaşamsal çıkarları
    kamuoyunun haberli kılınmasını, karar vermenin her
    aşamasında görüş ve düşüncelerini oluşturabilme,
    anlatabilme imkanının tanınmasını gerektirir. Milli
    çıkarların bir grup yerine, kamuoyu eliyle korunması (açık diplomasi) çok daha yerinde ve güvenli olacaktır.

    “Kamuoyu ağırlıklı bir diplomasi uygulayacağız.”

    63 : Devlet ekonomisinin büyük ölçüde yabancıların eline
    geçmesi, halkta Batı karşıtı düşüncelerin yerleşmesi ve
    büyümesine yol açmıştır. Bu sorunun bağımsızlıkla
    doğrudan ilgisi vardır. Çünkü bağımsızık bir anda değil,
    süreç içinde kaybedilir. Sonuçta elden çıkan kaynaklar
    yüzünden milliyetçilik ruhu en derinden örselenir, halkın
    elinden alınanlara karşı özlemi artar. Sosyal ve ekonomik
    ilişkiler düzeninde hızla değişime gidilecektir.

    64 : Bizim vatandaşlarımıza vize vermeyenler, bizim topraklarımıza vizesiz giremez.

    65 : Avrupa Birliği'ne ne pahasına olursa olsun katılma
    düşüncesi, geniş çapta bir saplantı ve teslimiyettir.

    “Kimse bize siyasi dayatma yapamaz ve siyasi direktif veremez.

    66 : Anayasalarına bizim için referandum koyup siyasi
    manevralarla dolap çevirme tavırları Hak ve Eşitlik
    Partisi'ne sökmez. Görüşmeleri donduracağız.
    Coğrafyamız, yer altı ve yerüstü zenginliklerimiz, genç
    nüfusumuzla, AB'lilerden kat kat güçlüyüz. Onlar bizim
    kapımıza gelecekler. Ve o zaman politikalarımızı Hak ve
    Eşitlik üzerinden yürüteceğiz. “Tam üyelik masalı” diye
    diye ülkeyi size soydurtmayız.

    67 : On yılı aşkın süredir Türkiye'ye Avrupa Birliği ilerleme
    raporu adı altında siyasi, ekonomik, askeri, sosyal ve
    kültürel talimatlar yağdıran Avrupa Birliği, 2009 yılı Ekim
    ayı içerisinde ki raporunda ilk kez bir partiye sataştı. O da
    Hak ve Eşitlik Partisiydi. Halbuki bizim partinin geçmişi
    henüz bir yıllıktı, seçime bile girmemişti. Meclis içinde ve
    dışında bu kadar parti mevcutken AB bunlardan hiç
    şikayetçi değildi. Yeni kurulan bir partiyi kendilerine karşı
    olumsuz tavırda buluyor ve rahatsızlığını belirtiyordu.
    Bizden başka herkesten memnundu. Yaşlı, coğrafyası sığ,
    toprakları kısır, mallarını satacak yer sıkıntısı çeken, büyük
    ordular kuramayacak Avrupa Birliği'ne Hak ve Eşitlik
    Partisinin diyeceği bir Türk atasözüdür: “Korkunuz, ürkme
    ve tedirginliğiniz olacak olanı değiştirmeyecektir.”

    “Yabani otlar buğday yerine geçmek istiyor. Yol
    vermeyeceğiz.”

    68 : 17nci yüzyıldan itibaren Avrupa diplomasisi şudur:
    “Fethedemediğin yerleri ve insanları parayla satın al.”
    Bugün de aynı strateji yürürlüktedir. ikinci cumhuriyet
    çocuklarını, bölücüleri ve din sömürgenlerini satın
    alabilirsiniz. Ama bu ülkeye aşkla ve inançla bağlı Türk
    Halkını karşınızda bulacaksınız.

    69 :Kıbrıs adası imparatorluktan bize kalan son toprak
    parçasıdır. Her kaybettiğimiz yerin özlemini türkülerde
    yaşatan bu millet, Kıbrıs için “kaybetmenin ezikliği türküsü
    yakmayacaktır.” Türk Milleti anne ve babasının kaybını
    bile sineye çekebilir. Ama toprak kaybını asla unutmaz.
    Birleşmiş Milletlerin planı, Avrupa Birliği'nin planı, hiçbir anlam taşımaz.

    “Haklarımız ve ulusal çıkarlarımızdan zerrece taviz vermeyeceğiz.”

    70 : Dünyanın her yerinde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti
    vatandaşları için “Yabancı Ülkelerde Yaşayan Yurttaşlar Bakanlığı” kurulacaktır. Vatandaşlarımızın A'dan Z'ye tüm
    sorunlarının çözümü bu bakanlığın sorumluluğuna
    verilecektir. Örgütlenmesi de bu amaca uygun yapılacaktır.

    71 : Dünya kamuoyuna “Yeni Dünya Düzeni” diye sunulan
    küreselleşme ideolojisini reddediyoruz. Bu emperyalizmin
    hukuk, kültür, maliye ve savunma konularında milletin
    ulusal direncini çökertip ulus devleti yok etmek üzere
    planlanmış bir işgal oyunudur. Dışarıdakiler ve onların
    içerdeki işbirlikçileriyle uyum halinde topraklarımızda
    sahnelenmektedir. Önce rahatsızlık ve tedirginlik, sonra
    yılgınlık ve bezginlik, sonunda da teslimiyeti getirmek
    istemektedirler.

    “Bu zincir bileğimizi sıkıyor, kıracak ve kurtulacağız.”

    “Yarı bağımı bir ülkede yaşayan insan;
    yürüyen bir ızdıraptır. Bir millet siyasi ve ekonomik
    bağımsızlığını kaybedince, o millette herkes hiç olur.
    Bu durumdan kurtulmanın tek yolu ;genç, ateşli ve ihtiras sahibi
    insanların ortaya çıkarak siyasi mücadeleye atılmalarıdır.”

    “Bir milletin kendini unutması en büyük kusurdur.
    Kendi benliğini kanıtlamazsan dünya sana saygı duymaz.
    Gençliğin yakıcı ateşini söndürmek ise,
    bir millete yapılabilecek en büyük kötülüktür.”

    TÜRK MiLLETi
    DEVLETiN EFENDiSi SENSiN
    BiZDE SENiN HiZMETiNDEYiZ
    SÖZÜMÜZ SÖZ VE NAMUSUMUZDUR

    72 :Deniz Bakanlığı, Yabancı Ülkelerde Yaşayan Yurttaşlar
    Bakanlığı ile Üretim ve ihracat Bakanlığı kuracağız.
    Bakanlık sayısı 16'ya indirilecek.

    73 : Yolsuzluk suçlarında zaman aşımını kaldıracak ve yolsuzluk
    ihtisas mahkemelerinde hepsini yargılayacağız. Hepsinin
    servetlerine el konularak satılacak, paralar halkın
    hazinesine irad edilecektir.

    74 : Yolsuzluk, hırsızlık ve rüşvet denilen rezilliğe, halktan
    çalınanlara karşı hiç kimsenin tevessül edemeyeceği yasal
    düzenlemeler hızla hayata geçirilecek ve tam tatbik
    edilecektir.

    75 : Çalınmayacak, çaldırılmayacak ve cumhuriyet kanunları
    tam olarak uygulanacaktır.

    76 : Milletvekili, üst bürokrat ve memur dokunulmazlığı derhal
    kaldırılacak. Herkes vatandaş gibi adalet önüne çıkıp hesap verecek.

    77 : Parlamentoda milletvekili sayısı ilk seçim döneminde
    450’ye, ikinci dönemde de 350'ye indirilecektir. Kıyak
    emeklilik mevzuatı iptal edilecek, memur maaşlarına % kaç
    zam geliyorsa Cumhurbaşkanı dahil herkes aynıoranda zam alacaktır.

    78 : Örtülü ödenek denilen, kurum ve kişilerin keyfine kalan
    harcamalar yasa ile iptal edilecektir.

    79 : Halkın aç gezdiği bu memlekette halkın parası olan
    hazineden, partiler, çarçur etsin diye onlara yardım
    yapmak akıl dışıdır, kaldırılacaktır. Kanun çıkararak
    partilere verilen para haramdır

    80 : Bütün keyfi harcamalara, saltanatlıklara, ayrıcalıklara, lüks
    yaşama, kamu ve mali yönetimlerde son verilecektir. Yağma
    sofrası ortadan kaldırılacaktır. Paraya muhtaç olan insanlarýn manevi ve ahlaki değerlerinden taviz vererek
    bozulmalarına müsaade etmeyeceğiz.

    81 : Bugün dünyada dolaşan paranın %50'si yiyecek alanında
    bulunmaktadır. 1/3'de petrol için kullanılmaktadır.
    Dünyanın geleceği kıymetli tarım alanları ve suya bağlıdır.
    Türkiye bugün kendini besleyemeyen ülke durumundadır.
    Tarım ve hayvancılık iflas etmiş, üretim durmuştur. Tarım ve
    hayvancılığı % 40 sübvanse edeceğiz. Elektrik, gübre,
    mazot ve tohumdan vergiyi kaldıracağız. Vergi borçlarını
    iptal edeceðiz. Bizim bir ovamız bile orta büyüklükte bir
    ülke nüfusunu besleyecek durumda iken, utançla söylemek
    gerekirse, her yıl sınırlarımızdan 5 ila 6 milyar dolarlık
    kaçak et ve tarım ürünü topraklarımıza sokulmaktadır. Bu
    akıl almaz gidişatın önü kesilecektir.

    82 : Tohum, gübre, ilaçta yabancılara olan bağımlılık hızla
    aşağıya çekilecek, kapatılan, satılan üretim destekli milli
    kaynaklar hızla devreye sokulacaktır

    83 : Bütçenin kullanımında, tek lira dahi üretim ve istihdama
    ayrılacak, işsizlik ve yoksulluk utancından insanlarımız ve
    çocuklarımız kurtarılacaktır. Devletin hiçbir konu ve
    meselesi halkımızın ekonomik gücünü arttırmanın önüne
    geçemeyecektir.

    84 : Asgari ücretten vergi kaldırılacak ve asgari ücretin 1.000
    liraya yükseltilmesi için bütün imkanlar kullanılacaktır.

    85 : Sosyal devlet esastır. Vatandaşa harcanacak para (maddi servet) devletin zararı değil, insanlığıdır.

    86 : Türkiye'de gençler geçim sıkıntısı ve düşük gelir nedeniyle
    evlenip yuva bile kuramamaktadır. Bu durum yüz binlerce
    genci ileri yaşlara kadar tek başına yaşamaya mecbur
    etmektedir. Gençlere 10 yıl vadeyle ve faizsiz evlilik kredisi verilecektir.

    87 : Vergi sistemi gelire, servete, kazanç seviyesine göre adil ve
    dürüst bir şekle sokulacak, kayıt dışı ekonomi düzeni
    yıkılacak ve vergi sisteminin içine alınacaktır.

    88 : Bu ülkede kimse aç yatmayacak, kimse işsiz kalmayacak,
    parasızlıktan okula gidemeyen çocuk olmayacak, kimse
    çöplüklerde debelenmeyecek, dilenci ise asla görülmeyecektir.
    Sosyal güvenlik sistemi içine alınmayan (parası
    olsun olmasın) kalmayacaktır. Türk Ulusunun
    yardımseverlik duyguları, devletin geliriyle birleþtirilerek bu utanç aşılacaktır.

    89 : Siyasi Partiler ve Seçim Yasasının mutlaka değiştirilmesi ve
    tam bir demokratik düzene sokulması şarttır. Genel
    Başkanlar imtiyazı ve sultasını yıkmak için, seçimi birkaç
    yüz seçilmiş delegeyle değil, Edirne'den Kars'a kadar
    binlerce parti üyesinin aynı gün oy kullanmasıyla yapılması
    esası getirilecektir. %10 barajı %5'e düşürülecektir.

    90 : Yargıya bütün dünyada olabildiğinden de daha üst
    bağımsızlık sistemi getireceğiz. Adalet Bakanı ve bu
    bakanlığın hiçbir bürokratı yargı sisteminin içinde yer
    almayacaktır. Bakanlık ve yargı personelinin, idari ve
    lojistik hizmetler dışında yargıyla uzaktan ve yakından
    asla bağı olmayacaktır.

    91 : Davaların hızla, biran önce sonuçlanarak halkın devlete ve
    toplumsal düzene olan güveninin sağlanması için yargıda
    tam bir reform yapılacaktır. Buna adli kolluk kuvveti
    kurulması da dahildir.

    92 : Söze, yazıya, fikre ve düşünceye hiçbir sebep ve gerekçeyle
    gem vurulmaz, sansür uygulanamaz. Aksi halde halk, kör ve sağır duruma düşer.

    93 : Bölücüler ve teokratik devlet peşinde koşanların önü
    tamamen kesilecektir. Devletin asli işi adaleti ve güvenliği
    sağlamaktır. Dağlar eşkıyalardan, şehirler çete ve mafya bozuntularından hızla temizlenecektir.

    94 : Terör örgütü kurup ona liderlik yapan ile kurucu üyeler
    için, idam geri getirilecektir. Bomba koyun, patlayıcı atın,
    27 kişi, 16 kişiyi öldürün, hem de her yaşta günahsız insanı
    katledin, halk düşmanlığı yapın, sonra da idamla
    yargılanmayın. Buna vicdanın pörsümesi denir. Dünya hızla
    terör kaosuna gidiyor, caydırıcı ve kesin bir hesap
    zorunludur.

    95 : Dış siyasette tek ilke olacaktır: “Başı dik devlet, onurlu
    millet”. Her tavır, her görüşme, her protokol, her tutanak, her antlaşmada esas budur.

    96 : 1996 yılında Avrupa Birliği ile imzalanan “Gümrük Birliği
    Antlaşması” Türkiye'ye yapılan en büyük haksızlık ve
    adaletsizliktir. Dünkü kapitülasyonların ta kendisidir.
    Gümrük indirimleri, kotalar ulusal üretim ve rekabeti
    mahvetmiştir. Tütün bitti, şeker pancarı bitti, bunların
    fabrikaları satıldı savıldı. Biz ne kazandık? Milyonlarca
    işsiz, açlık ve yoksulluk… Bu imtiyazı baştan ele
    geçirdikleri için de şimdi Türkiye'yi, sanki birliğe
    alacaklarmış gibi siyasi demagojilerle dolap beygiri gibi
    döndürüyorlar. Siyasi talimat vermeye alışkın sömürge
    kültürünün uzantıları eski alışkanlıklarından da
    vazgeçemiyorlar. Gümrük Birliği Antlaşması yeniden ele
    alınacak ve Avrupa Birliği'ne girme çalışmaları
    dondurulacaktır. Onlar bizim kapımıza gelecekler; Hak ve Eşitliği göreceklerdir.

    97 : Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarına vize uygulayarak, ayrım
    yapan ve bunu kendinde hak diye gören ülkelerin
    vatandaşları da bizim sınırlarımızdan içeri vizesiz
    giremeyecektir.

    98 : Feodal yapı ve buna bağlı olan toprak ağalığına son
    verilecektir. Topraklar kamulaştırılarak bölge halkına
    tapusu ile dağıtılacak, halkın toprağında kendi
    ürünlerinin sahibi olması sağlanacaktır. Cumhuriyetin bir garabeti olan bu mesele kökünden halledilecektir.

    99 : Devletin elinde, muhtelif bakanlıkların envanterinde
    milyonlarca dönüm arazi, anlaşılmaz bir sürü gerekçeyle
    bomboş durmaktadır. Üretime girmeyen bir metrekare dahi
    toprak bırakılmayacaktır. Tüm araziler faizsiz 20 yıl
    vadeyle, 30 yıl satılmamak ve işlenmek koşuluyla halka
    verilecektir.

    100 : Üniversiteler tam özerk hale getirilecek, YÖK denilen yapay
    ve siyasi teşkilat kaldırılacak, rektör seçimleri kendi
    konseyleri nezdinde yapılacak, “Cumhurbaşkanlığı onayı”
    denilen kurum da iptal edilecektir.

    101 : Üniversite giriş sınavları ve öğrenci harçlarıkaldırılacaktır.
    Türkiye genelinde hızla kız ve erkek öğrenci yurtları inşa
    edilecek. ilk öğretimin başladığından itibaren parasızlık
    nedeniyle eğitimi aksayan ve devam edemeyen tek bir çocuk dahi kalmayacaktır.

    102 : Özel dershaneler her yıl öğrenci velilerinden 4 ila 5 milyar
    dolar para kazanmaktadır. Aileler bu parayı binbir güçlükte
    karşılayabilmekte veya çocuklarını buralara gönderememe
    acısı çekmektedirler. Devlet liselerinde eğitimin kalitesi
    arttırılacak, dershaneler özel okullara dönüştürülmek
    üzere kapatılacak, bunun için sahiplerine lüzumlu kredi
    verilecek ve çalışan öğretmenlerde mağdur edilmeyecektir.

    103 : Ülkedeki tüm eğitim ve öğretimin müfredat, konu ve
    kapsamları akılcı, çağdaş sistemlere uygun şekilde
    değiştirilecektir. Nazariyatçı değil, hayata hazır, pratik ve
    üretime hemen katılabilecek insanlar yetiştirilecektir.

    104 : Liselerin kategorileri ikiye düşürülecektir. Daha çocukları
    baştan yeteneksizlik sistemine dönüştüren dört lise sistemi
    kaldırılacaktır. Beraber olacaklar ve birbirlerini daha iyi
    anlamaları sağlanacaktır. Bu ülke mesleksiz insanlar
    ülkesidir. Bir düz lise, bir de meslek sanat liseleri olacaktır.Liselerin % 75'i de sanat liseleri haline getirilecektir.

    105 : Köylere öğretmen ve imam yanında ziraat mühendisleri de
    atanacaktır. Bu mühendislere o bölgeden 10 dönümden az
    olmamak şartıyla arazi tahsis edilecektir. Tohum, ilaçlama,
    ekim, ürün alma dahil her şeyi çiftçilere bizzat arazilerinde
    uygulayarak öğretecekler, devamlı köyde kalacaklar ve
    maaşlı olarak hizmet edeceklerdir. Aynı uygulama bazı
    coğrafyalarda veterinerler için de uygulanacaktır.

    106 : Güney ve Doðu Anadolu bölgelerinin mahrumiyet
    yörelerine atanan sivil devlet görevlilerinin (memurlar)
    aynı bölgede sürekli 10 yıl görev yapmaları halinde, batıya
    dönüşlerinde kendilerine bir daire verilecektir.

    107 : Şehitler ve gaziler devlet ve topraklarımızda en çok hakları
    olanlardır. Onlara karşı kadirşinaslık ve vefa göstermek adam gibi insan olmak demektir.

    108 : Anayasanın temel nitelikleri değiştirilemez. Etnik ve inanç
    farklılıklarına dayalı bütünlüğümüzü zaafa uğratacak
    şekilde hiçbir girişim kabul edilemez.

    109 : 2 milyona yakın esnaf Bağ-Kur primlerini
    ödeyememektedir. Bir ay ödeyemeyen esnaf sağlık
    sisteminden yararlanamamaktadır. Eksik olan para icra yolu
    ve faizle geri alındığına, aksi halde emekli olunmadığına
    göre bu saçma uygulama niye? Engeli kaldıracağız.

    110 : Son üç yılda toplumsal ve ekonomik bunalımlar
    cezaevlerindeki tutuklu ve mahkum sayısını % 116
    arttırmıştır. Bu sonuç ülkenin geldiği durumu en iyi
    açıklayan bir göstergedir. Cezaevleri sanat okulları haline
    getirilerek, mahkumların meslek kazanmaları ve topluma katılmaları sağlanacaktır.

    111 : Rüşvet ve hırsızlıkta (dolandırıcılık) zaman aşımı
    olmayacak. Vergi kaçırma, hırsızlık ve dolandırıcılık derecesinde bir suç kabul edilecektir.

    112 : Politika, insanların yaşam mücadelelerini dünyada var
    olabilmek için sürdürme sanatıdır. Sonuçta tüm mücadele
    temelde nüfusunu besleyecek yeterli toprağa sahip olmak ve
    elde etmek için yapılır. Mücadele budur. Halkın gücü silah
    stoklarından çok daha üstündür. Halkın kararlılığı, azmi ve
    inancının tam olduğu yerde hiç bir þey kaybedilmez.
    Ülkemizin size ihtiyacı var, bize katılın

    113 : Milletin yaşamındaki nihai başarı mücadeleden çıkar,
    çünkü bu olmadan güç kazanılmaz. Hiç kimse, fazla bir
    fedakarlık yapmadan parlak bir gelecek beklemesin.
    Tarafsız gruplar her zaman kaybeder.

    114 : Ulusal bağımsızlık ve ulusal onur her şeydir, hak ve eşitlik
    demektir. şeref ve onurun savunamadığı hatları hiçbir güç savunamaz.

    115 : Hak ve eşitlik demek fırtına kuşları demektir. En ağır rüzgarlarda bile, rüzgara karşı uçacağız.

    116 : Devletler de efeler gibidir. Efe gibi duramazsa, efeliği beş para etmez. Devlet halkının, insanının gurur ve haysiyetinin
    siyasi yapısıdır. Cihan kavgasıdır ve mutlaka kazanmalıdır

    117 : Bizim hayat felsefemizde kadın ve erkek diye ne cinsiyet, ne
    de hak ayrımı yoktur. Parti sadece insan merkezli
    değerlere sahiptir. Ne ayrım, ne kota, ne de başka bir özellik
    asla söz konusu değildir. Cinsiyet, ekonomik düzey, sosyal seviye, meslek v.s insan tanımlamasının önüne geçemez.

    118 : Sakın oylar bölünmesin” lafı siyasi rakiplerinden korkan
    ve onları durdurmaya çalışanların sarıldığı bir sözdür ve yosun bağlamıştır. Aldanmayın

    119 : Türk Milleti, bize dört yıllık bir süre ver, sonra da bizi
    değerlendir ve yargıla. Biz senden başkası değiliz

    120 : Selam söyleyin eşe dosta! Her şeyden vazgeçer, vatandan geçmeyiz.”

    121 : “Şikayetimiz var, davacıyız. Uyutmaya, avutmaya, soymaya son vermeye geliyoruz.”

    122 : “Safları sıklaştırın. Bu girdaptan ancak böyle çıkabiliriz.
    Kartalın pençesi halkın güvencesi olacaktır.”

    123 : “Kaybetmek ve kazanmak komşudur. Kazanacağız.”

    124 : “Artık sızlanmayı, şikayet etmeyi, ağlamayı ve kafayı kuma
    sokmayı bırakın. Asıl mücadele şimdi başlıyor.
    Çocuklarımız için yurtseverler görev başına!”

    125 : “Biz söylemleri alışılmışın dışında bir partiyiz. Sözümüz söz ve namusumuzdur.”

    ''MiLLETLERiN iÇiNDEKi GELiŞMELER ,ÇATIŞMALAR ,KAVGALAR
    MiLLETi BÖLECEK HALE GELDiMi,
    iKTiDAR BUNLARIN SOSYAL VE RUHi YAPISINI DOĞRU DEĞERLENMELiDiR.
    BU YETENEĞi YOKSA YADA KAYBEDERSE ,
    iKTiDARIN VARLIĞI ŞÜPHE GÖTÜRÜR.
    BU TAKTiRDE iKTiDAR, MiLLETiN HAK VE MENFAATLERiNi DEĞiL,
    KENDi iÇGÜDÜLERiNiN ESiRi OLUR .
    O ZAMAN DA SAĞDUYU DEĞiL
    HiDDETLER VE iHTiRASLARHAKiM OLUR,
    iŞ BURAYA VARINCA ,
    MEŞRULUK KAYBOLUR.

    HALKIN BU DÜZEN VE KiRLENMiŞ SiYASETTEN UMUDU KALMAMIŞTIR,
    HÜR iNSANLAR UYANINIZ..
    KiŞiNiN KENDiNi KANITLAMA VE BAŞKALARINA -
    iSPAT ETME KAYGISINDAN KURTULMASININ TEK YOLU,
    CESARET VE ÖZGÜVENDiR.
    TAM VAKTiDiR TÜRKiYE

    SiYASET BiR GÜÇLER MÜCADELESiDiR.
    SiYASETE GENiŞ KATILIM PEK ÇOK SORUNU ÇÖZECEKTiR,
    BU DEMOKRASi DEMEKTiR ,HERŞEYiN ALIN YAZISI ÜLKENiNDE ALIN YAZISIDIR.

    HALKÇIYIZ ,MiLLiYETÇiYiZ ,SOSYAL ADALETÇiYiZ

    OSMAN PAMUKOĞLU
    HAK VE EŞiTLiK PARTiSi
    GENEL BAŞKANI

    YAŞASIN VATAN YAŞASIN TÜRK MiLLETi

    (bkz: OSMAN PAMUKOĞLU)
    (bkz: Hak ve Eşitlik Partisi)
    Genel Başkanı
    01 Mart 2010

    His yok, hareket yok, acı yok... Leş mi kesildin?
    Hayret veriyorsun bana... Sen böyle değildin.
    Feryadı bırak kendine gel,
    çünkü zaman dar...Uğraş ki,
    telafi edilecek bunca zarar var.

    (bkz: Mehmet Akif ERSOY) 1913

    --spoiler--

    HAK VE EŞiTLiK PARTiSi HEPAR RESMi SiTE PDF DOSYASIDIR : http://www.hakveesitlik.o...tuphane/#/kirmizi_kitap/1
    2 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. özeti yokmu kardeşim , manifesto okuyacak olsaydık , heparın ilkelerini okumazdık. anladığını anlatda fikir sahibi olalım.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük