eskiden televizyonlarda memur kemaller vardı. Evin kirasını ödeyemez, çocuklarına bisiklet alamaz, kasabı,manavı görünce yolunu değiştirirdi ama haram lokmaya elini hiç sürmezdi.
Çöpçüler kralı abdi vardı. Saftı. Kimseye zararı dokunmazdı. Emanete hıyanet etmemek için belediyenin çalı çırpıdan süpürgesine bile gözü gibi bakardı.
Bekçiler kralı Şaban vardı. Sırf para kazanmak uğruna çocukları zehirli fabrika atıklarıyla ölümle yüzleştiren fabrikatörlere karşıydı. Kazıkçı manava, hileci bakkala, eşek eti yediren kasaba karşıydı.
Şerefli aile vardı. Kimseye zararları dokunmaz. Namuslarına düşkün, şrefi haysiyeti için yaşarlardı. Bizim babalarımız, eli öpülesi analarımız bunları izlerdi.
Peki şimdi neler var ?
Her dizide bir holding sahibi. Lüks villalarının nereden geldiği belli değil. Hiç biri çalışmaz, alın terini silmez ama en iyi mekanlarda en lüks arabalarla gezmek onların işi.
Tek dertleri yengeye atlamak olmuş.
Yeşilçam filmleri değil miydi holding sahibi ve fabrikatörleri kötü insan yapıp fakiri ve yoksulu haklı gören. Öyle de değil mi zaten.
Kısacası; biz bu tip dizileri izledikçe de onlar gibi olmaya devam edeceğiz.