sinirlerim bozuluyor her defasında, karnıma ağrılar giriyor; aldığım nefes ciğerlerimi boğuyor; yutkunamıyorum bir türlü, hazmedemiyorum bir bu gerçeği.
yalanlar idare ediyor dostlukları, şerefsizlik prim yaptırıyor insana, iftiralar belirliyor insanın değerini.
doğru olmak ya da doğrudan taraf olmak için, ya kaybetmeye alışmak gerek ya da kaybolmaya.
ben sonunda buldum.Ben, benim tanrımın yanlış yaptığımda beni cezalandıracağından korktum hep , işin kötüsü hepte cezalandırıldım.çünkü suçluluk duygusu o kadar keskin bir duygu ki..ve hata yaptığıma inandığımda benim cezamı kesecek şeylere yönlendim hep biliçsizce..aslında suçluluk hissetiğimde cezamın kesilmesini isteyen bendim.Sonra etrafıma baktım kimse cezalandırılmıyor çünkü onlar kendilerini suçlu hissetmiyorlar aradaki farkta bu..insan kendini ne kadar çok yargılarsa o kadar kaybediyor.
kötülerin hep kazanması gayet olağandır. Her durumda onlar kazanır ve ölene kadar istediklerini elde ederek yaşarlar. Öldükten sonra arkalarından sövülse ne olacak kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi bir öbür dünya yoksa yanına kar kalır bu itlikleri maddiyatçı şerefsizlerin.
Hem de hiç bedel ödemeden kazanmaları koyar insana. Daima kazanırlar ve yaptıkları hep yanlarında kalır.
Yok mu bi süpermen, batman falan yok etsin ya da etkisiz hale getirsin şu orospu çocuklarını. Devletlerin adalet sistemleri hiç etkili değil bu konuda, çünkü onlar da işbirliği içerisinde kötülerle hatta bazıları bizzat onlardan.
O kötü için de hesap vakti ahirette de olacağı gibi bu dünyada da olacaktır.
Kısa vadede onların mutlu gibi, kazanmış gibi görünmeleri kesinlikle aldatıcıdır. Kağıt üzerinde kazanmış gibi görünüp iç dünyasında fırtınalar yaşayıp yaşamadıklarını da kimse bilemez ayrıca.