* Şimdi başlığa bakıpta ne bu dememek lazım zira bu benim kendi tespitim. Her ayrılık hep bir bahanenin altında gizlidir, sen anlarsın ya da anlamamazlıktan gelirsin gerçek nedeni ama sen anlasanda ;anlamasanda böyledir .
Nerde nasıl olduğunu bilmiyorum bende aslında, yazlardan bir yaz sıcak bir gün bir adam girdi hayatıma. Öncesinde Çok bakmadığım, sonra gözlerini görünce gözlerimi alamadığım bir adam.
Taksim metrosunu bilirsiniz. Orası sıradan bir yerdir belki herkes için ama benim için öyle değildi. Kutsal bi mabed gibi bir şeydi. Çünkü orda aşık olmuştum o yeşil gözlü adama.
Nasıl bir yeşildi ki o beni benden almıştı ve aylarca peşimden koşan adama bir anda aşık oldum, kendi sözüme ihanet edercesine.
Aşk denilen şey var ya, berbat bir şey. insana yapmıycağım dediği şeyleri yaptırıyor. Bende bu aşk uğruna neleri göze almıştım. ailemi, arkadaşlarımı ve şehrimi; istanbulumu; arkada bırakıp gidecektim o yeşil gözlü adam için. Seviyordum ya çok, belki canımdan daha fazla sevdim. O da seviyordu, ama daha çok canını mı seviyordu yoksa beni mi orasını işte bilmiyorum, bilmekte istemiyorum sanırım.
O buradan değildi. gitmesi gerekiyordu, ama buraya da gelecekti. Biliyordum, ve bekliyordum gelişini . her gelişi bana bayramdı, gidişlerini ise hiç sevmiyordum. Ve ağlardım giderken, etimden et kopuyordu sanki onu uğurlarken.
Son gelişi, diğerlerinden farklıydı. Bu sefer o da farklıydı zaten. Yeşil gözleri benimdi biliyordum ama eskisi gibi bakmıyorlardı bana.ürküyordum bu sefer, ve bu ürkeklikle bir söz istedim ondan beni unutmayacağına dair. Yemin olsun dedi, yeminim olsun.
Bilmezdim ki yeminler tutulmamak içindir aslında. Taksim metrosunda onu son uğurlayışımda yine ağlıyordum . Ağlama dedi, ağlarsan olmaz gidemem. Gitme dedim, ama biliyordum ki bu çırpınışım nafileydi. Gidicekti, gitmeliydi."saçlarını hiç kestirme" dedi. Gözlerine baktığımda sanki vasiyet ediyor gibiydi. Günler sonra anlaycaktım ki gerçekten son sözleriymiş bana.
Yeşil gözlü adam; gitti;.bu sefer gerçekten gitti. Son görüşümmüş aslında onu, bilseydim daha fazla bakardım yüzüne. Ezberlerdim her hücresini, bakamadım. Belki utandım bilmiyorum ama bakamadım.
Günler sonra bir mail geldi.
Seviyorum ama bitti diyordu. Gerekçe olarakta, gözyaşlarımızı ve bu aşkın acıdan başka hiçbir şey katmadığını bahane gösteriyordu.sözlerini tutamadığı içinde af diliyordu benden. Eyvallah dedim, ki zaten diyecek bir şey yoktu.insan sevdiğinin mutlu olması için ayrılığı da kabullenmeliydi, ben böyle bilirdim aşkı.
Evet sözlerini tutamamıştı. Ama ben tuttum sözümü, hiç kesmedim saçlarımı.aşkımdan kalan son hatıra gibi baktım onlara.
Bir bahaneyle aşka son verildi, gözyaşlarım bu aşkın bahanesiydi.
Gerçek nedir bilmedim hiç, benim aklımda bir resim var hiç bozmak istemedim onu.
O yüzden diyorum ya her ayrılık bir bahanenin arkasına saklanır. Kimse dürüst olmaz. Neden olmaz bilemem.oysa ki en kırıcı sözdür seven için ayrılık kelimesi. Ve ondan sonra söylenen hiçbir laf koymaz adama.