kendisi gayet eleştiri kaldırabilen bir arkadaşa benziyor.. hatta kaldırdığı eleştiriyi siklemiyor oluşu ayrı güzel bi özellik bence.. keşke arkadaşları da onun gibi olsaydı..
bira olayı bence de antipatik bu arada.. ama n'apalım blog değil ki bura da sözlük.. devamlı iki nokta kullanan biri olarak başkasının alışkanlıklarına laf etme lüksüm yok..
sözlükteki bir bottur, indir, cindir ama yazar değildir. yazmayan kişiye yazar mı denir lan ? entrylerinin yarısı bir cümlelik tanım ve "bira da verin" bakınızı, diğer yarısı da sadece "bira da verin" bakınızından ibaret birinin yazar olduğunu kabul edemem.
kendisinin "bira da ver" sözünü eleştirenlere aynı onların dilinde onların basitliğiyle cevap verilmesi tavsiye edilir, aynı zamanda bu cevap "aa bira da ver demiş bira içiyo diye artislik yapıyoooo" şeklindeki ergen düşüncelerin dışa vurumu olan saçma atışmaların kesilmesine de yardımcı olacaktır. (bkz: #6208101) (bkz: sanane yarram)
gördüğün gibi konuşulacak pek bir şey yok. göt olduğunda salya sümük küfretmeken öteye gitmeyen kapasiteyle nick altına ayar vermeye gelmenin evrimini henüz tamamlamamışlar için ne denli zorlu bir iş olduğunu hep beraber gördük, onayladık. demek ki sıçarcasına eleştirmeden evvel ben neyim, ben kimim, benim ciğerim kaç kuruş gibi soruların cevaplarını bulup çizgili bir a5 deftere yazmak gerekebiliyormuş; yoksa kardeşler kıraathanesindeki gereksiz deri ceketler gibi sokup çıkarmalarla geçiyor hayat. seni arto kalitesinde eleştirenleri eleştirmem arto'ların çok da gücüne gidermiş henry; 'ben başkasını eleştiririm ama biri beni eleştirince küfrederim' insanları bir de adam yerine konulmaktan bahsetmiyor mu, işte bu karanlık gecelerde hepimizi güldürenlere şükranlarımızı sunmamız için müthiş bir fırsat. tanrı yaşam döngüsü içinde sığırlara bile yer vermişken biz onları dışlayıp adam yerine koymuyoruz diyecek miyiz? asla. bira verecekler ve darwin teoreminde başlangıç noktası rolünü oynayan bu ilkel canlılara kaldıracağız kadehlerimizi; bir türkü tutturacağız 'gitmesek de görmesek de o köy bizim köyümüzdür' tadında.
yine yazarım ara ara, sen de fırsat buldukça yaz emi, özletme kendini. kardeşinden selamlar;
bazı gerzek savunucuları var ki onlar, henry'nin bira verin çığlığından daha mide bulandırıcı yetkinlikteler sağolsunlar. sana ne yarraam derler mi adama? derler normalde. ama ben demiyorum. neden peki? adam yerine koymuyorum çünkü.
henry cevap vermek içün gereken kapasiteye sahip biri. başkalarının sik sik etmesi kulak tırmalamaktan daha öteye gitmiyor.
alkolle olan alakayı sözlüğe yazarak hava atıldığını iddia edenlerin kendisine bira vermesi gereken yazar.
yazma henry, bıktık. bira da ver bira da ver; valla bıktırdın. ben senin entryni gördüğümde okumamak seçeneğini işaretlemeyip başlık altına gelerek ayar vermeye kalkıyorum o zaman, sözüm ona ergen muhabbeti yapıp ergen yaştakilerin terk etmiş olduğu bir ayar mekanizması çalışıyor bende ister istemez. hıncal sen de fular takma, rıdvan saçlarını kes, bülent ersoy da yelpaze sallamasın. yeter, bu ne be? mecbur muyuz biz bunları okuyup bunları görmeye? belki öküzüz ve okumayıp seyretmemek tercihi aklımıza gelmiyor, hiç bunları düşünmez misin sen henry?
gelelim asıl meseleye; bira versinler artık bize, henry ile konuşacaklarımız var. *
tanımadığım etmediğim insanlar hakkında genel olarak nickaltı entry girmem. sevmiyorum çünkü o işi. fakat bu adam içün, fazlasıyla eğreti duran ve bir o kadar da rahatsız edici şeyler var söylemek istediğim. söylüyorum.
bira favori içeceğidir muhtemelen. alkole de normalin üzerinde bir tutkuyla yaklaştığı çok açık. bunlara kimsenin itirazı yok. hakeza karıştığı da. ama her başlığa "bira da verin" yazmak nedir abi? nasıl bir mantığıun ürünüdür bu? hayır neyi ispat etmeye çalışıyorsun bilmiyorum ki.. neyin peşindesin fikrim yok. sola bir başlık geliyor, tıklıyorum; "bira da verin". şu an nickaltında değil de başka yerde olsam, sana verilebilecek alternatif şeyleri dillendirirdim ama riskli burası. susuyorum o yüzden.
gözünü seveyim yazma şunu. bir mecranın paylaşanı olarak rica ediyorum senden; yaz-ma. herhangi bir zirvede karşılaşırsak gel, ısmarlayayım istediğin kadar bira ama buraya yazma ya hu. vallahi tiksinti (tiskinti?) geldi artık. liseli bebeler gibi orada burada, alkolle olan münasebetini aktarma mecburiyetin yok. elbette farkındasındır bunun (öyle umuyorum en azından), hatırlatmak istedim sadece.
ha gerçekten lise öğrencisiysen; ergensen, bu söylediklerimi tek tek götüme sokarım, o ayrı. yaşının hakkını veriyosundur zira. tamamen susmak düşer bana.
bir gün hakiki bira olan guiness'e doyuracağım ama klasıma uygun bir biçimde scotch viski ile sulayacağım yazar. bir de üstüne bourbon oldu mu al sana john lee hooker tadı.
Barbet Schroeder'in yönettiği 1987 tarihli "BArfly" filminde Mickey Rourke tarafından canlandırılmış Charles Bukowski yansıması karakter. Mickey Rourke bu filmde kariyerinin en etkileyici işlerinden birini çıkarmıştır.
30.08.2009 23:57 itibaren
"emre belözoğlu başlığına büyük kaptan yazmazsa ölecek hastalığı"na kapılmış sanırım
ya da "bir şeyi kırk kere söylersen olur" düsturuyla hareket ediyor* ortalama saatte bir bunu yazıyor.
ortalamayı bozmaması için önünde yaklaşık 26 saati var, kolaylıklar diliyorum kendisine...