bazı örümcek kafalılarca birlikte yaşayamayacak iki kavramdır. oysa ülkede yaşayan büyük bir çoğunluğunun sahip olduğu kavramdır.yani laikler anlatılmak istendiği gibi dinsiz değildir.çoğundan tek farkları dini vecibelerini bazıları gibi göstere göstere ve rant sağlamak için değil, dini görevleri olduğu için yaparlar ve devlet işlerinden dinin uzak tutulmasını isterler.
hoşgörülü olmaktır. özünde din konusunda dayatma yapmayandır. mesela okullarda din derslerinin zorunlu olmasını istemez. diyanet işlerinin laikliğe aykırı olduğunu bilir. imamların devlet memuru olmasını hoş karşılamaz, çünkü bunun devletin dini olduğuna işaret ettiğini bilir. evet böyle olması gereken bir kişiliktir. ne yazık ki yoktur. ya da ben görmemişimdir.
dipnot: bahsedilen laiklik 82 anayasasında olan laiklik ise çok vardır efendim. her tarafta görürsünüz.
sözlükte çoz az insana anlatabileceğiniz kavramdır. zira büyük bir çoğunluk bu ikisinin aynı anda yürüyebileceğini anlayamaz. laikliği dinsizlik olarak görenler, dindarları da laiklik düşmanı olarak görenler azımsanamayacak kadar çoktur.
mantıken imkansız çünki laik olabilmek için devlet olmak gerekir. şahsi laiklik söz konusu olamaz. tanım ihtibari ile de laiklik devletin dinsiz olması vatandaşların dini özgürlüğü demektir. ha tamam lailk oldunuz diyelim, müslüman da hıristian da olamazsınız.
sayıları tahminlerin üzerinde olan, fakat sesleri az çıktığından, din bezirganlarının gölgesinde kalan, atatürkçü aristokratlar tarafından ise bir türlü görülemeyen - (bkz: irtifa farkı), (bkz: tepeden bakmak) -
kavram gevezeliğine mahal vermeden devam; hem laik cumhuriyet yanlısı hem de dinine bağlı vatandaşımızlarımızın durumudur.
laiklik bir yönetim unsurudur. yani yönetimsel yapılara özgüdür. bunun en önemlisi de devlettir. bir devlet hem bir dini destekleyici(dindar olması olası değildir) hem de diğerlerini de eşit şekilde koruyucu bir şekilde çok zor dayanabilir. en güzeli; tüm inançlara saygı göstermek ve kişinin kendini yönetme yordamı olan dini de kendince yaşamaktır. emin olun, dinin değeri o zaman daha iyi anlaşılacaktır. örnek olarak islam'ı alırsak, herkes kendi yaptığında sorumludur. mesela sen, benim yaptıklarımdan sorumlu değilsindir. tabii kısıtlı sorumluluklar vardır; ancak onlar da aile bağlarından ötürüdür.
doğru kavram hem atatürkçü hem dindar olmaktır. bunu başarmak kolay değildir ama bir arada yürümeyeceğini söylemekten daha kolaydır.
kurtuluş savaşı sırasında bizim ilerlememiz ve memleketin kurtulması adına cephede savaşan, savaşlarda canını veren bir çok insanın inandığı düşünce. çünkü o zaman onlar din siyasete karıştığında başlarına neler gelebildiğini, dinin gereği gibi kullanılması gerektiğini ve insanın maneviyatı olduğu; devletin bir parçası olmaması gerektiğini anlamışlardı. dinlerini istismar edenlerin mandacılığı savundukları ya da halkı sömürdükleri gün gibi aşikardı. fakat biz bütün bunları 80 yıl gibi bir devlet için çok kısa bir sürede unuttuk ve yeniden kavgasını vermeye başladık. dini duygularımızı sömürtmeye başladık. mavi gözlü dev tarafından kadınlarımıza verilen özgürlükleri yine bir kenara itme çabası içine girdik. devletimiz parçalanırken yine gençlik olarak kendimizi abuk sabuk şeylerle uyuttuk. tarih tekerrür etme yoluna girerken, hala uyuyacak mıyız?
laikliği bir din olarak gören kimseler için tabiki olanaksız birşeydir. çünkü laiklik bir din gibi görülüyorsa, insanın iki dine birden mensup olamayacağı doğrusu bu önermeyi yanlış kılar. bu kendini bilmezleri saymazsak kesinlikle doğru bir önermedir. çünkü işin doğrusu laiklik bir din değildir. müslüman bir insan laiklik devrimine kesinlikle inanabilir. aynen benim gibi. bunun örneklerini sokağa çıktığınızda görebilirsiniz.
laikliğin temel prensibi her dine eşit uzaklıkta olmaktır buda her hangi bir dine mensup kişinin uygulayamyacağı bir özelliktir ki ancak ateistler böyle düşünebillir hatta ateizim bile bazı yorumlamalara göre bir din olduğundan onlarda kişisel olarak laik olamaz
bu yüzden ülkemizde kullanıladuran laik insan tabiri yanlıştır.
ancak devletin laikliği ise her dine mensup insanların dini yönden eşitliği anlamına gelir ki bunu destekleyenlere ancak laiklik taraftarı denilebilir.
bu yüzden hem dindar hem laik olunamaz ama
devlet sistemi olarak laikliği destekleyip dindar olmak bir ülkede hangi dine ait olursa olsun her insanın aklı selimidir ki bu durum dini yaşantısını garanti altına alır.