acaba bu nesle, yalan söylememek, devlet malına göz dikmemek, dini siyasete alet etmemek, devlet kadrolarını eş-dost-akrabayla doldurmamak vs. öğretilecek mi diye merak ettiren açıklamadır.
yoksa çağdaşlık gemi sahibi olmak, dindarlık 'başbakana dokunarak ibadet etmek' mi olacaktır.
Değişmemek dinler için gerekliliktir. Dinler değişmezken değişen dünyaya nasıl ayak uydurur? Değişen dünya dine nasıl ayak uydurur?
Din alimleri değişen dünyayla ilgili kendi fikirlerine göre fetvalar verdiklerinde, bunlar ne kadar Allah ın sözü olur?
Hem çağdaş hem dindar olunamaz. Matematiksel olarak mümkün değildir.
çağdaşlığı bilim ve teknoloji ekseninde, dindarlığı da "güzel ahlak" ekseninde düşünürseniz olması gerekendir ve bundan rahatsız olanların bu ülkeye ve bu millete karşı sevgi ve saygı beslemediği açıktır.
onların anladığı çağdaşlık tamamen sosyal eksenli olup, açık saçık giyinmek, batı özentisi bir yaşam biçimi benimsemek, geçmişten gelen ahlaki değerlerine sahip çıkmamaktan ibarettir. dindarlıktan anladıkları ise şeriat eksenli bir iran modelidir.
çünkü değişmek, gelişmek gibi bi' dertleri yoktur. tek dertleri demokrasi ve laiklik gibi artık içi iyice boşalmış zırvalarla gelecek nesilleri de kendileri gibi boş yetiştirmektir.
hem çağdaş hem de dindar olunur. çağdaş olmayı, bilmem kaç defa yazdık bu sözlüğe, laik olmak, götünü başını açmak, alkole sarılmak, devrin her türlü pisliğine bulanmak vb olarak algılayanlar bırakın kendi çaplarında çağdaş olsunlar.
müslüman kişi, şayet iman ettiklerini iyi anlar ve uygular ise her devirde çağdaş, medeniyet ve ilim sahibi olur. müslüman tarihimiz buna şahittir.
--spoiler--
Yunus Suresi ; Sure 10, Ayet 100
Allah'ın izni olmadıkça hiçbir kişinin iman etmesi mümkün değildir. Akıllarını kullanmayanlar üzerine Allah bir uğursuzluk yükler.
--spoiler--
görüldüğü üzere akıl ile...
çakma, takma, sokma akıl ile değil.
onun bunun kuklası olmayı öğreterek değil,
kur'an-ı kerim'in ve islamiyetin özü aklını kullanmaktır.
deniz aşırı ötelerden akıl alarak ya da menfaati için öyle görünüp akıllı oldum sanarak değil.
kemalist değilim ama buna kemalist bir bakış açısıyla yaklaşacağım. kemalist kesimin çağdaşlıktan anladığı kesinlikle batı özentisi, batı gibi yaşamak , açık giyinmek , rahatça içkisini içmek , yanına da bilimi serpiştirince al sana çağdaş oluyosun. dindar olmaktan anladıklarıda şeriat dır. aslında olması gereken şeriattır ama bu konuya girmeyeceğim. dindarlık kemalistlere göre gericilik, yobazlık.
bu millet akp'den önce de müslümandı ve 10 senedir akp'ye rağmen müslümanlığını korumaya devam ediyor.
her türlü yolsuzluğu yapan, faşist uygulamalarla kendisine muhalif insanlara zulmü reva gören ve emperyalizmin kucağında işbirlikçi politikaların peşinden giden bir iktidarın ağzına islam dinini almaya hakkı yoktur.
çağdaş olacağım derken minik minik mağara adamları oldular. toplu taşımada yer vermeyen nerede oturup nerede kalkacağını ne konuşacağını bilmeyen bir nesil. dindarlık kısmı da mini çakal din tüccarlığına döndü iyice.
Belki bin yıl sonra tabi taş üstünde taş kalırsa bugün yaşananlar yunan mitolojisindeki efsaneler gibi hikayelere dönüşecek.
Ne yaparlarsa insanlar kendine yapacak.
Mu kıtası gibi bir batış neden olmasın.
din neydi? inanç ve inanç doğrultusunda ahlak sahibi olmaktı. tıpkı müslüman ve müminin arasındaki fark gibi. yetişen çocuk kutsal kitabını kendi dilinde mealiyle okuyup anlamalı, hadisleri sorgulamalı gerçekliğini araştırmadan biat etmemeli, arkadaş çevresine dikkat edilmeli, aile bireyleri olarak örnek olunmalı. çağdaşlık ve dindarlık arasında ince bir çizgi var. o kadar ince çizgi ki düşmek çok kolay, geri tırmanmak çok zor.