Bize türkülerimizi söyletmiyorlar Robson
inci dişli zenci kardeşim
Kartal kanatlı kanaryam
Türkülerimizi söyletmiyorlar bize
Korkuyorlar Robson, şafaktan korkuyorlar
Görmekten, duymaktan, dokunmaktan korkuyorlar
Yağmurda çırılçıplak yıkanır gibi ağlamaktan
Sımsıkı bir ayvayı dişler gibi gülmekten korkuyorlar
Sevmekten korkuyorlar bizim Ferhat gibi sevmekten
Sizin de bir Ferhat’ınız vardır elbet Robson, adı ne?
Tohumdan ve topraktan korkuyorlar
Akan sudan ve hatırlamaktan korkuyolar
Ümitten korkuyorlar Robson, ümitten
Korkuyorlar kartal kanatlı kanaryam
Türkülerimizden korkuyorlar…
Oysa ölmemeliydi; yaşamalı ve yaşatmalıydı. Özgürce olamasa da haykırabilmeliydi olanca gücüyle. Ölümünün hiçbir şey değiştirmeyecek olması daha üzücü. keşke hâlâ aramızda olarak yokluğun bir çözüm olmayacağını bilip; varlığıyla bir şeyleri değiştirebilecek gücünü hâlâ içinde taşıyabilseydi. Çok geç.
Toprağın bol olsun.