sinop'a özgü bir gelenektir. ramazan'ın 15'inden sonra 3-5 çocuk bir araya gelir, ellerinde bir darbuka ile kapı kapı dolaşarak, gelenekleşmiş bir ezgiyi söyler karşılığında para isterler. hoş bir gelenektir ancak her gelenek gibi bu da yozlaşmıştır. artık helesaya gelen çocuklar ezgiyi söyleyip, darbuka çalmaz kapıyı açan ev sahibi ile şöyle diyaloglar yaşanır;
+abi helesaya geldik.
-ee?
+hani gelenek falan ?
-sonra ?
+neyse abi iyi akşamlar.
bu geleneğin temeli ise zamanında sinop limanında mahsur kalmış bir grup denizcinin erzakları bitmesi nedeni ile kapı kapı dolaşıp bu ezgiyi çalıp, para toplamalarına dayanır.
sözleri şu şekildedir;
Helesa
bismillahla başlayalım
ayva dalı taşlayalım
bu yıl burda kışlayalım
helesa yelesa(her kıtanın sonunda tekrar edilir)
altımızda çürük minder
altını üstüne dönder
aman beyim bahşiş gönder
ahçımızın adı tayyar
bir kepçe koyar iki sayar
bununla gemici doyar
gemi geldi duydunuz mu
selam verip aldınız mı
bu gemiyi tanıdınız mı
''etimolojik olarak antik yunancadaki deniz kelimesinden ismini alan helesa karadeeniz halklarının müziğini özgün ve aslına uygun bir biçimde icra eden gruplardan biridir.
solisti ayşegül kolivar, birol topoğlu, kazım koyuncu , gökhan birben gibi günümüz karadeniz müziğinin en önemli sanatçılarıyla çalıştı.
karadenizde varolan kültürel çeşitliliği içerisinde hem birlikte üretmeyi hem de paylaşmayı amaç edinen helesa,, karadeniz kültürlerini paylaşmanın ifadesi olarak görüp gruplarına bu ismi seçtiklerin söylüyor. ''
başrolünde onur saylak özcan alper in sonbahar in müziklerini de aynı grup yapmıştır.