teknik olarak 'budur' diyebileceğim site. ancak yardıma ihtiyacı olan ve muhattap olarak alınan vatandaşın internette pek dolanma gibi bir lüksü yok. tutmaz.
bizkaçparayız pardon bizkaçkişiyiz tarzı sitelerden biridir. zeçimlerden sonra ulaştıkları sayıya bakar bakar iç geçirirler artık. boş vakti ne kadar çok insan var memlekette.
mouse imlecinizi butonun üzerine getirin ve F5 tuşuyla sayfayı refresh (yenile) yapın. buton bir anlık kırmızı olacak o sırada tıklayın, ve oylamanız kaydedilecektir.
teşekkürleri özel mesaj servisinden kabul ediyorum...*
birilerinin bu akıllılara hitap ettikleri kitlenin buralarda takılmadığını söylemeleri lazım. kaldı ki, kömür ve erzak yardımları sosyal projeler çerçevesinde devletin görevidir. bunu yapacak erk, kuşkusuz iktidar partisidir. seçim yatırımı ya da oy kaygısı yüzünden bu yardımları yapan akp eleştirilebilir ama be hey andaval, milletin ne suçu var. özgür irade kime isterse oyunu verir. haramı helali bir seçime indirgeyip milleti suçlaman kendi acziyetindir.
kişinin hür iradesi ile verdiği oyu zaten kendi hakkıdır. ister yardım aldığı için, ister babadan solcu veya sağcı olduğu için, ister o an canı öyle istediği için bir partiye oy verebilir.
kendisini: bu şekilde kazanamazsınız, anketler sizin aleyhinizde' diyen değerli kişiye 'sokaklarda milyonlar var, görmüyor musun?! kesin biz kazanacağız' diye azarlamıştı da deniz baykal, araları açılmıştı. şimdi ise sitede milyonlar var, görmüyor musun biz haklıyız diyecekler çıkacaktır.
'DEMiRYOLU GÜVENÇ YOLU, GÜVEN YOLU, BAYINDIRLIK YOLUDUR.'
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.
(bkz: sağlık reformu)
(bkz: diş sağlık merkezleri)
(bkz: ytl)
(bkz: tl)
(bkz: her ile üniversite): evet hayal değil. adamlar yaptı bunu.
(bkz: bedava kitap) : eğitimden dem vuranlara kapaktır. o derece bilimden eğitimden bahsediyorsun, git önceki halle şimdiki halin kıyaslamasını yap. 'bak bu böyle' deyip küçülme.
ben şahsen oyumu akp'ye vermem. ama bunun için böyle cahilce sebeplerim yok. daha akla yatkın, ciddi sebeplerim var.
eğlenceli protesto şekli. asabi olmuş ama güzel bi' noktaya parmak basmış. sadaka devleti gibi.
hızlı tren demişken hızlandırılmış tren'e dem vurmadan geçmeden olmaz. her ile üniversite demişken tıp akademisyenlerine- klinisyenlerine- zorunlu hizmet / rotasyon gibi abukça bi uygulama geldiğinden bahsetmemekte olmaz, öğretim elemanı eksikliğinden, lab. eksikliği gibi alt yapısal sorunlardan ve son derece kalitesiz eğitim ancak 4 yıllık lisans diploması yüzünden, teknik eleman yetersizliği, üniversite mezunlarının temizlik elemanı olarak çalışması vs. gibi üst yapısal sorunlardan da bahsetmek gerekir, açarım, açıyorum, açtım demekle üniversite açılmıyor, her açılan yerin adı üniversite olmuyor. bedava kitap demişken, üniversite öğrencilerinin kredi borçlarının işe girinceye kadar ertelenmesi hakkındaki kanun değiştiği, 4 yılda verdikleri 3 kuruşu 2 yılda söke söke faiziyle birlikte aldıkları(işe girmiş olsanda olmasanda) gerçeğinden de bahsetmek gerekir. sağlık reformu demişken, ssk lı çalışmayanların, özellikle kız çocuklarının babalarından sağlık hizmeti için para kesildiği, eczanelerden para alındığı, eczacılarında mecburen bu alınan parayı hastaya yansıtmak zorunda kaldıkları için para ödemek zorunda kalındığı, hahay sağlık reformunun o kadar fazla elimde kalan tarafı var ki bi neresinden tutup da anlatayım bilemedim, ssk kuyrukları da bu kategoriye dahil, ssk larda kuyruk bittiğini sanıyorsanız aldanıyorsunuz, bitmediği gibi o kuyruk taşarak devlet hastanesine sıçradı.
Edit: krediler her sene belli bir miktarda artar bu miktarda 10 - 20 lira arasındadır. 60 lira başlanıp birden bire 180 lira olmaz, 60 la başlarsınız önümüzdeki sene 80 alırsınız, bi sonraki sene 100 alırsın bi sonraki 120 vs.vs. geri ödemesi konusunda işi gücü olmayan bi insana göre aylık 400 lira hiç de cuzi bir miktar değildir, akıl var mantık var 4 yılda bu periyodlara aldığın krediyi 2 yıl içinde geri ödüyorsun, işin olsa da olmasa da neresi cuzi bunun. geçmiş olsun.
doktorun görevi, hastayı iyileştirmektir. akademisyenin görevi hasta iyileştirmek değil, bilim yapmaktır, öğrenci yetiştirmektir, ancak lab.ı ve ameliyathanesi, morfoloji binası vs. bile olmayan tıp fakültesi diye açılmış yerlere doktoru nasıl göndereceksin? bunun için rotasyon çıkarmak ne kadar mantıklı? bundan bahsediyorum, memur olarak doktor göndermek için zaten en azından bi sağlık ocağın olmalıdır ama bu zaten bambaşka bir konu. mevzu bahis memur statusundeki doktorlar değil.
eczacılara gelince bence dertlerini bi daha dinleyin, hastaya masraf yansıtmanın onların görevi olmadığından ötürü haykırdıklarını duyacaksınız. neyse eczaneye gidip cebinizden para ödediğinizde, zaten bu durumu anlarsınız. hastanelerde çalışanlardan yemek parası kesilmesi için başlatılan sendikaların ayaklandığı bir mevzu da var, bakın ona değinmemişim. sosyal devleti görün.
hızlı tren, umarım yine bir hızlandırılmış tren faciasına dönmez, hoş bütün teknisyenler, o raylarda bu treni yürütmenin inanılmaz tehlikeli olduğunu savunuyorlar, ama umarım yine olmaz. hızlandırılmış treni unuttuysanız o benim değil, sizin vicdan ve hafıza sorunuz.
aşağıdaki şekilde cevap verilebilecek sitedir.
şöyle ki:
kredi 60'dı
şimdi 180. aylık çok cüzi bir miktarla geri alınıyor.
kara tren vardı, öyle ya da böyle hızlı tren var. tabii, sizin kafaya göre hiçbir şey yapılmamalı. sorun falan çıkar sonra.
eczacılar dert yanıyor. eczacı bir arkadaşıma sordum, dediği şuydu: 'önceden yılda bir villa bir araba alacak para koyuyorduk kenara, şimdi villayı iki yılda alıyoruz. dert yandığımız şey işte budur.'. hele ki ilaç sektörüyle ilgili öyle şeyler anlattı ki hayata olan güzel bakışımı neredeyse yitirecektim. bilen biliyor. insanların ne ilaçlar kullandığını, ne usülsüz işler yapıldığını... bu millete yazık değil mi?
halkın sağlık hizmeti alması lazım. doktorun görevi budur. sevgili doktor kardeşlerim hep batıya kaçma peşinde. bari rotasyonla dur orada. ama yoook. milletin ağız kokusunu kim çekecek. enayi olan çeksin, bana ne!
her ile üniversite açmanın zorlukları olmayacak mı? işte bu zorluklar yüzünden şimdiye kadarkiler açamadı zaten. zamanla bunlar düzelir ama ilk adımı kim atacak?
sultanahmet cami cikisi dilencisi modeli istir. "abla iki gozum onume aksin, verem olayim, abi valla bak soyle acim boyle kicim acikta" ne ki bu yani? hakkini helal etmiyormus!
eyvallah ak parti ye oy vermeyelim. ama! kardesim; turkiye cumhuriyeti sosyal ve laik hukuk devletidir. sosyal devlet anlayisinda ne vardir? komur dagitmak vardir, erzak dagitmak vardir, hasili fakire fukaraya ihtiyac sahibine yardimci olmak vardir.
ben komur dagitiyor diye ak parti ye oy vermemezlik yapamam. baska bi si varsa onu soyleyin, degerlendireyim.
esas doldurulmasi gereken baslik ve hatta esas aciklanmasi elzem olan konu sudur; benim ak partiye oy vermeme ozgurlugumu elimden neden aliyorlar? neden alternatifsiz birakiyorlar? bunu bi cevaplayalim hadi.
bulduğu her şeye tıklayan bilinçsiz internet kullanıcılarıyla birlikte "helal etmeme" sayısı 32.000lere ulaşmış sitedir. (bunlara oy verme hakkı bulunmayan 18 yaş altı kitleyi de ekliyoruz)
hepimiz biliyoruz ki yerel seçimlerde yine çoğunluk oyunu AKP'ye verecek. e sen vermiyorsun ben vermiyorum da bu %50lik oyu kim veriyor demezler mi? derler. evet.
akp'ye hakkımı helal etmiyorum demek facebookta profil fotoğrafım photoshopsız demek gibi bir şey.
dumur yapan sitedir. kackişi helal etmiyor bil bakalım bahsi oynayabilir miyiz? işte insanların dini duygularını kendi emelleri için sömürme diye buna denir.
dünyada örneği olmayan türlü çeşit kurnazca düşünülmüş vergiyle, verilmeyen sosyal ve insani haklarımızın maddi ederinin akıtıldığı kanallarla, ve daha aklımızın ermediği ruhumuzun duymadığı türlü çeşit dalavereyle cebimize girmeden ya da girdikten sonra çalınan paralarımızla alınan bir poşet kömür, iki paket makarnayı evinin kenarına koyup oyunu satan insanlara ve bu insanların iktidar yaptıklarına "hakkını" helal etmek istemeyenlerin tıklayarak oy kullandığı sitedir. 288.037 kişi tıklamış, biri de benim.
yok efendim insanın özgür iradesi vardır neyi kime helal etmiyorsun gibi serzenişlerde bulunan kişiler olabilir ki, muhtemelen o kişiler senin çalışman gereken bir işte çalışıyor, senin ödediğin verginin yüzde binini kazanıp onda birini ödüyor, her türlü torpil ve jestten faydalanıyor, hatta kaçak elektrik bile kullanıp faturasını sana bana ödetiyordur. zaten bir ülkede zengin ve fakir arasında uçurum gittikçe büyüyorsa, bu zenginliğin ne yolla oluştuğunu bulmak için on saniye düşünmek bile yeterli olur.
benden çalıp sadaka veren hırsıza ve o sadakayı alanlara zerre kadar hakkım varsa haram olsun. söz konusu hak bir makarna tanesi de olsa, bir makarna fabrikası da...
birisi hızlı tren mi dedi? Hızlı tren.. hmm.. hızlı trenin sadece eskişehir-ankara arası olduğu biliniyor mu acaba? haydarpaşa'dan konya'ya normal trenle 15 saatte gidildiği de biliniyor mu ki? elin caponu 400 km hızla giden tren yaptılar. biz daha yeni yapıyoruz. bu övünülecek bir şey değildir.
ha bu arada mesela senin haydarpaşa'dan ankara'ya hızlı trenle gitmene daha 5-6 sene var merak etme.