kurtlar vadisinin en güzel bölümlerinde fon müziği olarak oktay kaynarcanın sesi ile verilmiştir. Çakır bu müzikle ölür, polat çakırın intikamını bu müzik arkada çalarken alır.
19.yy sonları 20.yy başlarında ordu/fatsa yöresinde yaşamış adına türkü yakılmış halk kahramanı...hikayesi birçokları tarafından farklı anlatılır, farklı yorumlanır.hekimoglu ibrahim o yörenin agalarından sefer aganın kızıyla konuşmakta, anlaşmaktadır.fakat aynı kızı gürcü beylerinden seyyid aga da sevmektedir.seyyid aga kızdan vazgecmesi için hekimoglu ibrahimi cagırır, konusur.fakat hekimoglu, kızdan vazgecmez ve bunun üzerine kendisini öldürmeye davranan seyyid aganın yegeninden önce silahını ceker ve yegeni öldürür.yegeninin intikamını alacagını bilen hekimoglu daga cıkar, yanına yegenlerini de alır.kendisini ele geçirmeye calısan hulusi agayı aynalı martiniyle tek kursunda öldüren hekimoglu iyice ünlenir.halk arasında mertliği, yardımseverliği ve namusuna düşkün olarak tanınan hekimoglu bir çatışmada öldürülür ve adına türkü yakılır, türkü dilden dile dolaşır...
zamanın hükümeti tarafından af talebi kabul görmeyen halk kahramanı, söylenenlere göre çok uzun süren bir çatışmadan sonra ölü olarak ele geçirilmiştir.*
asıl adı Hekimoğlu ibrahim olup Fatsa'nın Yassıtaş köyündendir. Uzun yıllar Fatsa, Ordu, Tokat, Niksar, Samsun dağlarında hüküm süren, halk arasında mertliği, yiğitliği ve yardımseverliğiyle şöhret yapan ve adına türkü yakılan halk kahramanlarından biridir. Osmanlı Devlet Arşivinde Ayhan Yüksel'in araştırmalarına göre, 1900'lerin ilk yıllarında Fatsa'da değirmencilik yaparken haksız bir suçlamayla karşılaşıp Gürcü bir beyin yeğeni tarafından vurulmak üzereyken atik davranarak beyin yeğenini vurmuş ve ardından dağa çıkmıştır. Daha sonra Gürcü Bey'i kan davası güderek Hekimoğlu'nun köyünde zulüm yapmış ve ardından 3 kişi daha dağa çıkarak Hekimoğlu'na katılmıştır. Hekimoğlu zalimin zulmünu yanına bırakmamış, aynalı martinisiyle, attığını vurmasıyla namı yürümüş ve olay Türk-Gürcü çatışmasına dönmüştür.
15 Aralık 1908'de Fatsa müderrisinin Dahiliye Nezareti'ne çektiği telgrafnamede durum ayrıntılarıyla anlatılmış ve Hekimoğlu'nun dağdan indirilmesi için destek ve takip istenmiştir. Ama gerek Hekimoğlu'nun becerisi gerekse Türk köylerinden destek görerek saklanmasıyla uzun süre Hekimoğlu dağdan indirilememiş ve Gürcü Bey'e karşı faaliyetlerini arttırmıştır. Bir kaç sene sonra Osmanlı Devleti'nden affını talep etmişse de Şura-yı Devlet kararıyla af talebi kabul olunmamış ve 26 Nisan 1913 günü doğduğu köyde sekiz saat süren bir çarpışma sonrası öldürülmüştür. Hekimoğlu Türküsü ise ölümünden sonra adına yakılmıştır.
osmanlı döneminde ordu yöresinde gürcü bir beyin köylülere yaptığı haksızlıklar nedeniyle dağa çıkan hekimoğlu ibrahim'in öldürülmesinden sonra yakılmıştır.
yerde yatanlar;
hekimoğlu ve yoldaşı alan osman'dır.
fotografın solunda görünen fötr şapkalı kişi ise pontus asıllı abd'li gazetecidir. gazetecinin yanında bulunan fesli ve uzun boylu şahıs ise dönemin Arnavut asıllı Fatsa kaymakamı Hoca Efendi'dir.
bu Hocaefendi kaymakamın oğlu Enver, sonradan Arnavutluk Devlet Başkanı olmuştur. (enver hoca)
torunun da kendisine cektigi zat.70 yasindaki adam (bilenler bilir) dik findik bahcesi yamacindan dereye firlamisti.sonra bise olmamis gibi ayaga kalkmisti.tabi simdi rahmetlik orasi ayri.