izlerken bir an da hayallere dalıp gitmişim farkında olmadan. kendime geldiğimde sigur ros'un izlanda'nın o eşsiz doğası eşliğinde çalmaya devam ettiğini gördüm ve doğayla müziğin birleşince ortaya tarifsiz bir duygunun çıktığını yeniden anladım.
sık sık izlemekten çekindiğim belgesel/rüya. zira bi gün yürüye yürüye danimarka'ya kadar gidip oradan yüzmeyi denicem bunu izledikten sonra. olmayacak.
nerden başlasam diye düşünüp düşünüp durduğum, yazacak onlarca şeyin olduğu sigur ros'un 2006 yurt dışı turnesi sonrasında memleketi izlanda'da birçoğu plansız, çayırda çimende, elektriğin bile olmadığı yerde ve ücretsiz olarak verdiği konserleri bizlere izlanda'nın doğal güzellikleriyle beraber yansıtan güzide belgesel.
şu an aklıma ilk şarkı'da birkaç kez gösterilen ufak sarışın sevimli kız geldi. ayrıca birçok taştan enstrüman yapan amcam ise harikaydı. adam ekmeğini resmen taştan çıkartıyordu. helal olsun.