Heidi, isviçre’nin toplumsal tarihinde hatırlanmak istenmeyen bir gerçeğin simgesidir ve onun çıplak ayakları bugün çocuklara karşı işlenmiş bir suçun yarattığı utancın üzerinde koşuyor. Heidi çıplak ayaklıydı; çünkü çıplak ayaklar, erkek ya da kız bütün “köle çocukları” diğer çocuklardan ayıran keskin uçurumun simgesiydi.
babası ve annesi daha o çok küçükken ölen,halasının yanında 5 yaşına kadar yaşadıktan sonra,bakılması için büyükbabasına verilen,sonra halasının onu yürüme engelli bir kıza arkadaşlık etmesi için başka bir şehre götürdüğü,gittiği her ortama gülümseme ve mutluluk götüren,ne kadar olumsuzluk olursa olsun,hep bir mutluluk kaynağı bulan,mütevazi,al yanaklı,siyah küt saçlı,sıcakkanlı,yuvarlak bir masal kahramanı.
Heidi, Heidi,
Deine Welt sind die Berge
Heidi, Heidi,
Denn hier oben bist Du zu Haus
Dunkle Tannen,
Grüne Wiesen im Sonnenschein
Heidi, Heidi,
Brauchst Du zum glücklich sein
Holalahidi . . .
Heidi, Heidi,
Komm nach Haus,
Find Dein Glück
Komm doch wieder zurück
Dort in den hohen Bergen
Lebt eine kleine Maid
Gut Freund mit allen Tieren
Ist glücklich alle Zeit
Im Winter wie im Sommer
Auch wenn all' die Herden zieh'n
Am Morgen und im Abendschein
Wenn rot die Alpen glüh'n
Heidi, Heidi, . . . .
aradaki 'holalahidi' kismina dikkat cekmek isterim. Zira sarkinin en igrenc yeridir. Lay lay lay yerine almanlarin folklor müziklerinde kullandiklari sacmaliklardan biridir. Bunu diyen almanlar horozun ötüsüne 'kikereki' diyorlar bir de. Almanlar bu cizgi film islerinden falan anlamiyorlar zaten, gitsinler araba yapsinlar.*