sanırım çağın ortak sorunu, kronik mutsuzluğun bir nedeni ya da bir sonucu emin değilim.
elde edilince değerin kaçmasına bilimsel bir yaklaşım.
yani diyor ki, piyangoyu kazanıp çok zenginde olsan, ya da çok hoşlandığın o kız kabul etse, o evi alsan, o arabaya binsen bile belli bir süre sonra hiç bi şey olmamış duygu durumuna geri döneceksin. (bkz: züğürt tesellisi)
kavramla ilgili şurda çok güzel bir yazı var;
hayattaki en çok deneyim edindiğimiz, çoğunlukla içinde bulunduğumuz bir duygu durumu var. bir süreden sonra mutlaka bir baseline’a, bir seviyeye dönüyor duygu durumumuz. herkesin baseline'ı ise birbirinden farklı.
örneğin piyangodan para kazandınız, mutlu oldunuz. bir süre sonra o baseline'a geri döner mutluluk seviyeniz. yoğunluğu azalır burada. ya da diyelim bir kaza geçirdiniz, aman tanrım hayatımın sonu, mahvoldum falan oldunuz. bir süre sonra tekrar o baseline'a dönersiniz. burada da olumsuz olan duygu durumunun etkisi geçer, hop yine bizim baseline.
burda aslında anlatılmak istenen biz yaşam olaylarına çok fazla anlam yüklüyoruz. ama aslında yaşam olayları o kadar da kritik değil. hedonik adaptasyon ise olumsuz bakılmaması gereken bir kavram. çünkü o baseline, yani o sınır bizim mutsuz olduğumuz bir seviyede değil. nötrün üzerindeki bir seviyede. kişiden kişiye de değişebiliyor.
hayat kalitesi yükseltilerek baseline’da daha iyi yaşamak da mümkün.
kendi görüşümse hedonik adaptasyon üzerinde çalışılması, bastırma yapanlardan çok duyguları daha alt bir eşikte hemen hissedebilen ve her duygusunun farkında olup çıkarımlar yapan insanlar için pozitif etkisinin olabileceği yönünde. iyi ki varsın hedonik adaptasyon.