bu çizgi dizinin 'samanyolu tv' versiyonunda he man kılıcını havaya kaldırıp "esirgeyen ve bağışlayan allahın adıyla" diyerek bağırıp titrek'i koca bir kaplana kendinide bir yarmaya dönüştürmektedir.
bir bölümünde haftalar boyunca öldürmeye çalıştığı iskeletor'u uçurumun kenarından kurtarmış ve o saatten sonra bitmiştir benim için.
centilmenliğin sırası mı be eşşoğlueşşek! adam ertesi hafta yine yaptı orospuçocukluğunu hatır minnet mi bildi sanki! o zaman ne kızmıştım he man'a.
anladım ki bunların hepsi aynı ekipten bizi uyutuyorlar.
çük kafalı! adam dünyayı ele geçirsin de gör ebenin damını.
çocukuğumda elime kılıç niyetine aldığım her hangi bir cismi havaya kaldırıp, bir elimlede florasan lambasını açıp kapayarak (şimşek efekti için) ''GÜÇ BENDE ARTIK'' repliğini söğleten, fantastik çizgi film kahramanı.
titrek'i seslendiren adam beni hep sinir etmiştir. yavşak gibi bir ses tonuyla konuştururdu hayvanı. ağlıyor mu konuşuyor mu belli değil. bir de he man her bölümde saçına fön çektirip çıkardı ve modeli hep aynıydı. barbar conan hesabı ortadan ayrılmış küt saç. hiç dalgalanmazdı da. adam he man'e dönüşürken bile o yıldırımların içinde kıpramazdı saçı. garip.
prens kisvesi ardina gizledigi cevval, yigit ve bir o kadar da kasli delikanliyi zulada tasidigi kilicini havaya kaldirip da "golgelerin gucu adina, guc bende artik" diyerek ortaya cikaran, ortamlardan ortamlara akan, iyilerin dostu, kotulerin dusmani cizgi film karakteri.
bir magaranın önünde " gölgelerin gücü adına. güç bende artık" diye bagıran kahraman.bı de kız kardesi vardı bunun .küçükken bunlara özenip kız basımıza az kılıc sallamadık.cüneyt arkın sözleriye " savulun uleynnn kahpe bizans "
yapay bir inceleme ile aslında he-man tam bir fiyaskodur. zamanında trt'nin yapacak daha iyi işleri ve geliştirecek teknik sorumlulukları olduğu için, çocuk kuşağı denilen şeyler için fazla bir bütçesi yoktu. bu durumda, zaten o zamanlar bile bin yıl önceyken, o zamana göre bile eski bir çizgi film getirilmiş ve türk çocuklarına yutturulmuştur.
şöyle açıklayabiliriz; zevk ile izlediğimiz dragonball'un neredeyse he-man'in yayınlanma senelerine denk gelen bir zaman diliminde yapıldığını biliyoruz. ancak bakıyoruz ki kalite bakımından he-man ile dragonball arasında uçurum degil büyük kanyon bulunmaktadır. dragonball'un çizimleri güzel, eglenceli, renkler belirgin ve canlı, hareketler ise bir senkron içinde, konusu can alıcı ve eğlencelidir. he-man ise bok rengi bir genel durum içinde, hep karanlık bir hava, hep aynı şekilde, aynı yerden aynı yere koşan adamlar, durmadan aynı noktaya ateş eden lazer tabancaları ve geri zekalı iskeletor'un her bölümde en büyük düşmanı he-man'i baygın olarak eline geçirmesine rağmen salakça bir düzenek kurup* illa onunla öldürmeye çalısması ve doğal olarak her seferinde elinden kaçırması ile sonuçlanan finalleri ile ortaokul sıralarında defterin sayfalarının bir köşesine tek tek çizilerek sonra da tırrrrrrt diye yaprakları hızlıca geçirerek yapılan animasyonlardan bir farkı yoktur.
sonuç olarak he-man ciddi anlamda dandik ve mecburiyetten seyredilmiş, ilklerden olmasının avantajını kullanmış, kalitesiz bir çizgi filmdi.
ismini türkçeye çevirdiğim, anlamak için yıllarca çalıştığım; anagramlarını bile incelediğim çizgi film karakteri. "o adam, erkek adam, erkek insan, delikanlı adam" gibi bir anlamlar çıkıyordu hep. she ra daha güzeldi. hiç olmazsa kıvırıp "bu ra'nın amca kızı" filan diyebiliyorduk.
