haşmet babaoğlu

    4.
  1. şarkıcı neco'nun kızı ayşe özyılmazel le beraber olan siyah-beyaz sakallı yazar.
    5 ...
  2. 43.
  3. genellikle futbolu dinleştirmiş 18-22 yaş arası gençlik tarafından sevilmeyen ve engin ardıç'ın okurken bile kendimden utandığım yazısı karşısında göt olduğu sanılan gerçek bir entelektüel. engin ardıç'la girdiği laf dalaşından engin ardıç'ın terbiye sınırları aşması üzerine pişman olmuş ve keşke hiç başlamasaydı diyor. onu asıl üzen ise engin ardıç'la eski bir hukukunun olması ve buna rağmen engin ardıç'ın bu derece kendini kaybedip 18-22 arası gençleri sevindirecek bol küfürlü bir yazı yazması. ayrıca gerçekten çok hoşsohbet ve güler yüzlü birisi.
    4 ...
  4. 135.
  5. --spoiler--
    .....
    islam'ı "ideolojik örtü" olarak kullanan zorbalarla...
    Birleşmiş Milletler örgütünün "birleşme" kavramını ve insanlığın umutlarını sıfırlayan varoluş biçimiyle...
    Afrika'yı "doğal kaynakları değerli, insanları gereksiz" bir kıta olarak gören global kapitalizmle yeni baştan hesaplaşmalıyız.
    .....
    --spoiler--

    bu adamı okuyun.
    4 ...
  6. 1.
  7. vatan gazetesinde yazdığı yazılarla türkiyedeki kültürel-muhafazakar ekolün en güzel temsilcilerinden biri olan kişidir.
    5 ...
  8. 82.
  9. her zaman söylediğim şeyi yine söylüyorum: bu adam olaylara herkesten farklı bakmayı başarabiliyor.

    http://www.sabah.com.tr/h...426FA798402B331D12EE.html
    3 ...
  10. 13.
  11. geçen hafta 90 dakikada mateja kezman ve çetnik sevgisini açıklayan ve bu sebeple tehditler almakta olan yorumcu, yazar. programı izleyen birisi olarak fenerbahçe taraftarının da hemfikir olacağını, yönetime gerekli önlemleri alması için en büyük baskıyı yapacağını sanmıştım. yanılmışım, özellikle taraftar sitelerinde saldırıya uğramış, sadece duyarlı olunması gerekip, olaylar çirkinleşmeden önlem alınmasını açıklayan tavrı yüzünden. kendisinin cevabı için;

    http://www.kartalhaber.com/haber.php?haber_id=8150
    3 ...
  12. 76.
  13. penolope cruz'un nasıl çekici olduğunu anlattığı bir yazısında

    "Erkekler güzel kadınları beğenirler.
    Dikkat; "beğenirler" diyorum.
    Etkilenirler de diyebilirim.
    Ama iş sevmeye, bağlanmaya, "ava giderken avlanmaya" gelince...
    Güzel kadınlar değil, güzelleşebilen kadınlar öne çıkar.
    Birdenbire...
    Güneş açar gibi...
    Siz üşürken içinizi ısıtmak için güzelleşen kadınlar!"

    satırlarıyla harika tespitlerine bir yenisini daha eklemiş, bu gibi tespitleriyle okurken zevk verebilen bir yazar abimiz.
    3 ...
  14. 84.
  15. Türk aydını halkın ''kültürsüzlüğü''nden sızlanmanın kendisini ''Yüksek kültür''le buluşturmaya yeteceğini sandı. Ne sersemlik!

    demiştir. filozoftur efendim.
    3 ...
  16. 128.
  17. "Erkekle kadının bir ilişkideki tedirginlikleri farklıdır. Erkek sevip sevmediğinden emin değildir çoğu zaman. Kadınsa sevilip sevilmediğinden emin değildir. Her zaman... "
    bu adam kadınları tanıyor.
    3 ...
  18. 81.
  19. 3 kasım 2008 tarihli yazısıyla takdiri tekrar hak eden yazar.

    --spoiler--

    Kudüs deyince ne biliyoruz?

    Geçen hafta Salı akşamı Tel Aviv'e indiğimizde yağmur karşıladı bizi.

    Hem de ne yağmur!

    Gece de sağanakla geçmişti.

    Yılda ortalama sadece 28-30 gün yağış alan topraklara gelmiştik oysa!

    Aklım fikrim Kudüs'te geçireceğimiz saatlerdeydi.

    Kudüs'ün üç dinin kutsal mekânlarıyla dolu ve labirenti andıran daracık sokaklarında elimde şemsiyeyle dolaşmak istemiyordum.

    Allahtan şehre ayağımızı bastığımız an bitti yağmur. Dönüş yoluna düştüğümüzde yeniden başladı!

    Yolda Arap çarşısından alıp cebime sokuşturduğum şehir görüntülerinden oluşan kartpostallara tek tek baktım.

    Kederini içine ata ata bitkin düşmüş güzel yüzlü bir dostla göz göze gelmek gibiydi o resimlere bakmak!

    Dönüşte bir tanıdığımla karşılaştım.

    " Kudüs'ü yazacak mısın? " diye sordu heyecanla!

    "Çok kısa kalabildik ne yazık ki" dedim.

    Öyle ya Sezai Karakoç'un " Gökte yapılıp yere indirilen şehir" dediği Kudüs'e bir öğleden sonra yeter miydi hiç?

    Gözde okullarımızdan birini bitirdikten sonra yurtdışında yüksek öğrenimini yapmış, yaşını başını almış biri olan tanıdığıma "Kudüs'e dair ne anlatmamı istersin?" dedim.
    " isa'nın çarmıha gerilmek üzere sürüklendiği yolu merak ederim, gördün mü oraları? " karşılığını verdi.

    Sonra ekledi: " Mel Gibson'un filmini gördüğümde çok etkilenmiştim."

    Ya KubbetusSahra, diye sordum...

    " Mescid i Aksa'yı anlatayım mı?"

    Çıtı çıkmadı.

    Galiba bu yapılar hakkında güncel medya haberleri dışında bir şey bilmediğini itiraf etmekten utandı!

    Gençliğinde muhafazakâr biri olarak tanınan fakat epeydir bütün dünyası "business"ten ibaret bir arkadaşım da dün "Ağlama Duvarı"nı sordu.

    Belli ki biraz turistik, biraz mistik, biraz Discovery Channel havasında izlenimlerimi merak etmişti.

    Anlattım.

    Dikkatle dinledi.

    Sonra...

    Kudüs'e gidip gelirken otoyol boyunca gördüğümüz...

    israillilerin terörist eylemlere karşı " Barış Duvarı " adını vererek inşa ettiği...

    Ama Filistin köylerini ve mahallelerini birbirinden ayıran, kilometrelerce büyüklükte bir alanı Müslümanlar için hapishaneye çeviren "Utanç Duvarı"na getirdim sözü...

    Sıkıldı.

    Konuyu değiştirmeyi tercih etti.

    Anladım ki...

    Kudüs'ten söz ederken ortaya çıkıyor; hepimizin Kudüs gibi mahallelere bölündüğümüz gerçeği...

    Fakat bizi bölen inançlar değil...

    Bizi bölen...

    Kötü eğitimin yarı cehaleti, üstünkörü ilgiler ve ideolojik körlükler!

    --spoiler--
    4 ...
© 2025 uludağ sözlük