reklamlardan esinlenerek, ev halkının anlamayacağını düşünen uyanık annedir. lakin ev halkı bu oyunlara gelmez..
bu sabah iş yerinde çalışmaya başladım. telefon çaldı, bir açtım annem arıyor. ramazan ayı'nın ilk günü, ev halkının fikirlerini alarak as takımı sahaya sürme düşüncesine girmiş ve yapılacak yemekleri kafasında tasarlamaya başlamış. bana ne istersin diye sordum. dedim kaleci her zaman önemlidir ve hemen çorbayı seçenler hanesine adımı yazdırmak için; "ezo gelin yap anne, hem iyidir hafif kırmızı biberli iştah açar" dedim ve o şekilde benden onayı aldıktan sonra "malzemeleri hazırlayayım öyleyse" diyerek telefonu kapattı.
akşam eve geldim. mutfağa şöyle bir kontrol için girdim, gördüğüm sahne karşısında şok oldum. almış hazır çorbayı, paketi açmış, tencereye dökecek. "vay be sen bizi kandırıyorsun ha? yıllarca yoksa annemizin çorbası diyerek, hazır çorbaları mı içtik?" dediğim an herhalde karizması sarsıldı diye, hemen gitmiş malzemeleri hazırlamış, iftara 50 dakika kala orijinal çorba yapmaya başlamış ve iftar masasında o çorba vardı.
ama yine bir gariplik vardı. lokantaya gittiğim zaman karnım açsa, önce az ezo gelin söylerim, süper iştah açar, sonra öbür yemeklerden de yerim. masada önüme gelen çorba, lokantada yediklerimden farklıydı. sonrasında muhabbet;
- anne bu çorba ezo gelin değil.
+ peki ya ne?
- valla sarı gelin çorbası bile olabilir, ama ezo gelin olamaz.
+ hadi be ordan. internetten bile baktım. tarifi böyleydi.
- yaa ben gidip her zaman içtiğim lokantadan sana bir tas getireceğim ve nasıl olduğunu göreceksin.
+ masadan kalkınca gidip internetten bakalım, göster oradan, almana gerek yok. getirirsin o çorba buz gibi olur, dökeriz. günah..
- tamam bakacağız bakalım.
sonra masadan kalktık, "hadi göster bakalım çorbayı" dedi.