resullah vefaat buyurmadan önce onu yanına çagırmıştır, ve demiştir ki;"osman! benden sonra halife olacaksın, bir gün senden hilafeti bırakmanı isteyecekler. bana ulaşıncaya kadar hilafetden vazgeçme" demiştir. allahın resullu fitneden bahsederken, ilerde ortaya çıkacak iç karışıklıklarından bahsediyordu da, bir ara oradan pelerinli, yüzü görünmeyen bir adam geçiyordu, resullah o pelerinli adamı göstererek dedi ki; "o fitne gününde bu adam hak üzerine olacak". sahabeden birisi hemen yerinden fırlayıp o adamın kim olduguna bakmaya koşmuştu. pelerinin kaldırdıklarında onun hz. osman oldugunun görmüşlerdir.
*tebüke savaşmaya gidecek olan orduya tek başına madi yardım eden adam.
*rume kuyusunu satın alıp müslümanları susuzlıktan kurtaran adam.
*mecidin yapılmasında büyük payı olan adam.
bir gece yarısı sadece 12 kişinin katılımıyla medinede baki mezarlıgının, dogrusu kagıtların atıldıgı o yere gömülmüştür. çünkü zalimler ancak oraya gömülmesine müsade etmişlerdir. medine hz osmanı hiç unutmadı. medine;11 sene 11 ay ve 8 gün süren bir hilafeti bir rahmet dönemini hiç unutmayacak.
vefaat etmeden önce; zalimler evinin etrafını sarmışlardır. bazı valilerin yanlış tasaruflarından hz osmanı sorumlu tutuyorlardır. halifeye evinde su vermiyorlar yemek vermiyorlar ve onu mescide indirmiyorlardır. bir cuma günü akşam üzerine dogru, kuran okumaya oturdu. bir ara susuzlugun verdigi teesirle, yorgunlugun verdigi teesirle uykuya daldı. kuran okurken uykuya dalı verdi. uykudayken bir rüya gördü. rüyada onu bir yere götürüyorlrdı. burdan burdan diyorlardı. sonra bir ışık kümesi gördü. yaklaşınca birde ne görsün meger resullahmış. bir yanında hz ömer diger yanında hz ebubekir. allah resulu bakıyor ve gülüyordu ona. osman diyordu geldinmi? geldim ya resullah. seni hapsmi etiler? beni haps etiler. seni susuzmu bıraktılar? beni susuz bıraktılar. seni mescide indirmiyorlarmı? beni mescide indirmiyorlar. sen açmı kaldın? ben aç kaldım ya resullah. ozaman diyordu allahın resullu "osman gel bu akşam beraber iftar edelim.
birden uyandı. kapıların zorlandıgını gördü. kapıyı kıran delikanlı sakalından tutu onun sonra osmanın üzerine inen üstüste demir darbeler kuranın üzerine dökülüyordu. onlara karşı sana allah yeter ayetinin üzerine dökülüyordu. halife yerdedir.
şarkın ve garbın yok etmek istedigi bu adamı, zalimler vefasızlar şehit etmişlerdir. onun için söylenen bir söz vardır ki kayda deger, herşeye deger. vefasızların gadrine ugramış vefalı adam.
Aşere-i mübeşşere'den haya denince akla gelen sahabedir. Öyle ki o geldiği zaman resul bile toplanırmış. Allah bizi şehidinin yolundan gitmeyi nasip etsin.
Önce Hz. Ömer sonra Hz. Osman sonra Hz. Hüseyin asr-ı saadette isyancılar tarafından şehit edildi. Şimdi bakıyorum da Hüsnü Mübarek, Kaddafi falan yine isyan havası yine öldürme isteği. Bu Arap dünyasındaki asilik ve ihanet yy.'ca böyle devam etmiş, böyle devam ederse de Arap Dünyası'nın sonu iyi gözükmüyor.
halifeliği döneminde tüm kararlarını ümeyyeoğullarını mutlu edecek biçimde vermiş,peygamberin ailesini habire geri plana atmış islami figürdür.hiçbir devlet adamı vasfı olmamasına rağmen o günün arap toplumunu yönetmiş(ümeyyeoğullarının direktifleriyle) kendi başına karar almaktan aciz iradesiz bir zattır aynı zamanda.
iran milliyetçilerinin dallanıp budaklandırdığı şianın;perspektifiyle ve rivayetleriyle meselelere bakıldığında elbette resululahın 2 kızını birden evlendirdiği sayısız övgülere mazhar olan,beni ümeyyenin en parlak güneşi hz. osmanı anlayabilmek mümkün değildir...tıpkı hz. ebu zerri anlamanın mümkün olmadığı gibi...hz.ebu zerr debdebeyi sevmezdi kendi arzusuyla medineden gitti...şia bunu hz.osmanın emri sonucu sürgün olduğunu iddia eder...hz. ebu zerr in vefatı ise normal bir vefattır...hz.osman gibi emir sahibi olduğu halde günlerce aç susuz bırakılarak hayvanca şehid edilmiş değildir..ayrıca hz.osman hz.ebu zerr in vefatı sonrası çoluk çoğunu himaye etmişdir...fakat şii uydurukçular ebu zerr soyunun irana yerleşip günümüze kadar ulaştıklarını ve şii olduklarını söylerler elbette bu bir uydurmadır...doğru olsa ne gamdır ama uydurmadır...sahte seyyidler,şerifler(hz.hüseyin ve hz.hasan soyu) gibi...sahte ebu zerr nesebide vardır...
4 halifenin 3.cüsü...yumuşak huyluluğu ve cömertliğiyle tanınır....emevi sülalesinden islama en hayrı dokunmuş kişidir...hz. peygamber bu soylu kimseye çok önem verirdi...hz. peygamberin damatlarındandır...kendini vahşice susuz bırakan sonradan ali taraftarı gözüküp onada ihanet eden(hariciler)tarafından barbarca ve hayvanca şehid edildi...
islam'ın yıktığı putperestliği iktidar aracı olarak gören emevi sülalesinden olan osman, hilafeti devrinde daha sonra hazreti imam ali (oğulları) hasan ve hüseyin gibi ehlibeyt önderlerini katledecek olan emevileri palazlandırmıştır. devlet yönetiminde onlara önemli ve kilit noktalar bahşetmiştir.
şiiler hiç hazzetmez derler ama ben bir hanefi olarak osman'dan pek hazzetmediğimi söyleyebilirim. hazret mazret değildir. peygamberden sonra hazret olarak anılacak tek insan hazreti imam ali'dir.
amra bint Artaa'dan rivayet edildiğine göre şöyle demiştir: osman'ın katledildiği yıl medine'ye uğradım. katledildiğinde kucağında bulunan mushafı gördüm. kanından damlayan ilk damla şu ayetin başına düşmüştü:" eğer onlar da sizin inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar; dönerlerse mutlaka anlaşmazlık içine düşmüş olurlar. onlara karşı allah sana yeter O işitendir, bilendir" (bakara,2-137)
Hz. Osman'ın (r.a) şehid edileceğini haber veren hadis meşhur ve herkesçe malûmdur.
Abdullah b. Selâm (r.a) anlatıyor: "Kardeşim Osman evinde kuşatma altına alınmıştı. Onu ziyarete gittim. Mer-habalaştıktan sonra bana dedi ki: 'Kardeşim, bu gece şu pencerede Resûlullah'ı gördüm, bana, 'Ey Osman! Seni muhasara altına mı aldılar?' dedi. Ben, 'Evet' dedim. 'Seni susuz mu bıraktılar?' diye sordu; ben, 'Evet' dedim. Sonra bana içi su dolu bir kap uzattı. Kana kana içtim, öyle ki onun serinliğini hâlâ göğsümde hissediyorum.
Resûlullah (s.a.v), Ey Osman, istersen seni düşmanlarına karşı galip kılalım, istersen iftarını bizim yanımızda yap' dedi. Ben iftarımı onun yanında yapmayı tercih ettim."
Abdullah b. Selâm (r.a) der ki: "Hz. Osman işte o gün şehid edildi."
imam gazali nin Ahiret hayatı kitabından alıntıdır.
fitneciler kendisini öldürmeye geldiklerinde, kapısının önünde bekleyen peygamber torunları kılıçlarını çekip osman'a; ''dedemizin dostu, seni öldürmeye gelenlerle kanımızın son damlasına kadar çarpışacağız. ya bu uğurda şehadete erer ya da düşmanı savuşturur seni kurtarırız'' dediler.
osman, peygamber torunlarına döndü ve manidar cevap verdi:
''şurada, medine'de, resulullah istirahat buyururken; o'nun kılıç sesleriyle rahatsız olmasına izin vermem, sokun kılıçlarınızı yerine. zalimler karşısında allah bize yeter!''
Osman b. Affân b. Ebil-As b. Ümeyye b. Abdi'ş-Şems b. Abdi Menaf el-Kureşî el-Emevî; Raşid Halifelerin üçüncüsü. Ümeyyeoğulları ailesine mensup olup, nesebi beşinci ceddi olan Abdi Menaf'ta Resulullah (s.a.s) ile birleşmektedir. Fil olayından altı sene sonra Mekke'de doğmuştur. Annesi, Erva binti Küreyz b. Rebia b. Habib b. Abdi Şems'tir. Büyükannesi ise Resulullah (s.a.s)'ın halası Abdülmuttalib'in kızı Beyda'dır. Künyesi, "Ebû Abdullah'tır. Ona, "Ebu Amr" ve "Ebu Leyla" da denilirdi.
Resulullah (s.a.s) risaletle görevlendirildiğinde Osman (r.a) otuz dört yaşlarındaydı. O, ilk iman edenler arasındadır. Ebû Bekir (r.a), güvendiği kimseleri islâma davette yoğun gayret göstermekteydi. Onun bu çalışmaları neticesinde, Abdurrahman b. Avf, Sa'd b. Ebi Vakkas, Zübeyr b. Avvâm, Talha b. Ubeydullah ve Osman b. Affân iman etmişlerdi. Hz. Osman, cahiliyye döneminde de Hz. Ebû Bekir'in samimi bir arkadaşı idi.
evinin basıldığı sırada hz. ebubekir'in oğlu abdurrahman bir şekilde içeri girip kuran okumakta olan hz. osman'ın saçlarından kavrayıp, kılıcını boğazına indirecekken " baban şu halini görseydi ne derdi? " diyen islam halifesi. bu lafın üzerine çekip gitmiştir abdurrahman. ardından içeri giren isyancılar, kafasına vurdukları kılıç darbeleriyle bu mübarek insanı şehit etmişlerdir, ateşleri bol olsun.
ayaklarını bile göstermekten çekinen, edep denince akla gelen ilk isimlerden. sanıldığı gibi akrabalarını kollamamıştır ama sadece akrabalarına güvenebilmiştir. bu yüzden bir çok göreve de akrabalarını getirmiştir.
Hz. Muhammet bir gün evinde yatak kıyafetiyle oturmuş, az önce kendisini ziyarete gelen Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer'le konuşuyordu. Bir süre sonra kapı çalınmış ve kendisine Hz. Osman'ın geldiği bildirilmişti,
Hz. Osman'ın geldiğini öğrenen Hz. Muhammet, hemen başka bir odaya geçerek, üzerindeki geceliği çıkarmış elbiselerini giymişti. Hz. Muhammet'in bu davranışını gören Hz. Ayşe, elbiselerini neden giydiğini sormuş ve şu karşılığı atmıştı: