hazreti osman'ın ölümüne neden olan isyan faaliyetleridir.
hazreti osman her ne kadar istemese bile sahabeler kendi oğullarını isyancıları durdurmak için hazreti osman'ın evine göndermişlerdir.
hz. hasan ve hüseyin isyancılara karşı korumak için evde bulunmuştur.
hazreti osman'ın karısı naile'nin parmakları, hazreti osman'ı korumak isterken kesilmiştir.
hazreti osman 70 yaşında ölmüştür.
--spoiler--
*** Hz. Ali (r.a.) ve Hz. Ebu Bekir (r.a.) taraftarlarının ve düşmanlarının kulakları çınlasın. ***
Bir gün Ebu Bekir Sıddık (r.a) Resulüllah(S.A.V)'ın evine geldi. içeri gireceği sırada, Hz. Ali Bin Ebi Talib (r.a) da geldi.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) (Geri çekilip) :
-Ya Ali sen buyur, gir dedi.
O da cevap verip, aralarında, aşağıdaki uzun konuşma oldu:
-Ya Ebu Bekir! Sen önce gir ki, her iyilikte önde olan, her hayırlı işte ileri olan, herkesi geçen sensin.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
- Sen önce gir ki! Resulüllah'a (s.a.v) daha yakın sensin.
Hz. Ali (r.a) :
-Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah (s.a.v)'tan işittim.
"Ümmetimden, Ebu Bekir'den daha üstün bir kimsenin üzerine güneş doğmadı" buyurdu.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
- Ben, senin önüne nasıl geçebilirim ki, Resulüllah (s.a.v) kızı Fatıma(r.a)'yı sana verdiği gün,
"Kadınların en iyisini, erkeklerin en iyisine verdim" buyurdu.
Hz. Ali (r.a) :
- Ben, senin önüne geçemem. Çünkü Resulüllah (s.a.v):
"ibrahim(a.s)'ı görmek isteyen Ebubekir'in yüzüne baksın" buyurdu.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
- Ben, senin önüne geçemem. Çünkü Resulüllah(s.a.v):
'Adem (a.s)'ın hilm sıfatını ve Yusuf (a.s)'ın güzel ahlakını görmek isteyen Ali Mürteza'ya baksın' buyurdu.
Hz. Ali (r.a) :
- Senin önünde gidemem. Çünkü Resulüllah (s.a.v):
"Ya Rabbi! Beni en çok seven ve ashabımın en iyisi kimdir? dedi. Cenab-ı Hak:Ya Muhammed! Ebu Bekir Sıddıktır," buyurdu.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
- Ben, senin önüne geçemem. Çünkü Resulüllah (s.a.v) Hayber'de:
"Yarın sancağı öyle bir kimseye veririm ki, Allahü Teala onu sever. Ben de, onu çok severim" buyurdu.
Hz. Ali (r.a) :
- Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah (s.a.v)
"Cennetin kapıları üzerinde 'Ebu Bekir Habibullah' yazılıdır" buyurdu.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
- Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v) Hayber gazasında, bayrağı sana verip
'Bu bayrak Melik-i Galibin, Ali Bin Ebi Talib'e hediyesidir' buyurdu.
Hz. Ali (r.a) :
- Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Ya Eba Bekir, sen benim gören gözüm ve bilen gönlüm yerindesin".
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
- Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Kıyamet günü Ali cennet hayvanlarından birine binmiş olarak gelir. Cenab-ı Hak buyurur ki 'Ya Muhammed!(s.a.v) Senin baban ibrahim Halil, ne güzel babadır. Senin kardeşin Ali Bin Ebi Talib ne güzel kardeştir.'
Hz. Ali (r.a) :
Ben, senin geçemem. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Kıyamet günü, Cennet meleklerinin reisi olan Rıdvan adındaki melek Cennete girer. Cennetin anahtarlarını getirir, Bana verir. Sonra Cebrail (a.s) gelip, Ya Muhammed (s.a.v)! Cennetin ve cehennemin anahtarlarını, Ebu Bekir Sıddık'a(r.a) ver, istediğini Cennete, dilediğini Cehenneme göndersin der."
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah (s.a.v) buyurdu ki:
"Ali kıyamet günü benim yanımdadır.Havz ve Kevser yanında, benimledir. Sırat üzerinde benimledir. Cennette, benimledir. Allahü Teala'yı görürken, benimledir."
Hz. Ali (r.a) :
Ben, senden önce giremem. Çünkü Resulüllah(s.a.v)
"Ebu Bekir'in imanı, bütün mü'minlerin imanı ile tartılsa, Ebu Bekir'in imanı ağır gelir" buyurdu.
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Ben ilmin şehriyim, Ali onun kapısıdır."
Hz. Ali (r.a) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Ben sadıklığın şehriyim.Ebu Bekir onun kapısıdır."
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Kıyamet günü Ali bir ata biner, görenler, acaba bu hangi peygamberdir? Derler.Allahü Teala, bu Ali Bin Ebi talib'dir, buyurur."
Hz. Ali (r.a) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Ben ve Ebu Bekir, bir topraktanız. Tekrar bir olacağız."
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Allahü Teala, ey Cennet! Senin dört köşeni, dört kimse ile bezerim.Birir Peygamberleri üstünü Muhammed'dir(s.a.v).Biri, Allah'dan korkanların üstünü Ali'dir.üçüncüsü kadınların üstünü Fatımat'üz Zehra'dır. Dördüncü köşesindeki de temizlerin üstünü Hasan ve Hüseyin'dir."
Hz. Ali (r.a) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Sekiz Cennetten şöyle ses gelir'Ebu Bekir! Sevdiklerinle birlikte gel, hepiniz Cennete girin."
Hz. Ebu Bekir (r.a.) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Ben bir ağaca benzerim,Fatıma bunun kökü,Ali gövdesi, Hasan ve Hüseyin meyvesidir."
Hz. Ali (r.a) :
Ben, senin önüne nasıl geçerim. Çünkü Resulüllah(s.a.v)buyurdu ki:
"Allahü Teala Ebu Bekirin bütün kusurlarını affetsin. Çünkü O kızı Aişe'yi bana verdi.Hicrette bana yardımcı oldu.bilal-i Habeşi'yi, benim için azad etti."
Resulüllah(s.a.v')in bu iki sevgilisi, kapıda böyle konuşurlarken, kendileri içeriden dinliyorlardı. Hz. Ali'nin sözünü kesip içeriden buyurdu ki:
-Ey kardeşlerim Ebu Bekir ve Ali! Artık içeri girin.Cebrail (a.s) gelip dedi ki, yerdeki ve yedi kat göklerdeki melekler sizi dinlemektedir.kıyamete kadar birbirinizi övseniz, Allahü Teala yanındaki kıymetinizi anlatamazsınız.
ikisi birbirine sarılıp, birlikte Resulullah'ın(s.a.v) huzuruna girdiler.
Resulullah'ın(s.a.v):
-Allahü Teala ikinize de yüzbinlerce rahmet etsin. ikinizi sevenlere de, yüzbinlerce rahmet etsin ve düşmanlarınıza da yüzbinlerce lanet olsun, buyurdu.
Hz. Ebu bekir Sıddık dedi ki:
-Ya Resulallah(s.a.v) Ben Ali kardeşimin düşmanlarına şefaat etmem.
Hz.Ali dedi ki:
-Ya Resulallah(s.a.v) Ben de Ebu Bekir kardeşimin düşmanlarına şefaat etmem ve başını kılıç ile bedeninden ayırırım.
Hz. Ebu bekir Sıddık(r.a):
-Ben, senin düşmanlarına Kevser havzından su vermem, buyurdu.
Hz. Ali de:
-Ben, senin düşmanlarını Sırat üzerinden geçirmem, buyurdu.
--spoiler--
kufe, basra, mısır şehirlerinde yaşanmaya başlayan isyan hareketleridir.
bu şehirlerin ortak özelliği, islamiyet'e sonradan katılmış olmasıdır. bu isyanlar islamiyet'e yeni geçen, tam olarak bilmeyenler tarafından çıkarılmıştır. büyük sahabeler bu isyan faaliyetlerine katılmadı. bu isyanlarda kışkırtıcılar rol oynamıştır. en önemli kışkırtıcı abdullah ibni sebe'dir.
bu üç şehirde yaşayan insanlar hazreti osman ile görüşmek istemişti görüşmede, yönetiminden memnun olmadıklarını ve valilerin değiştirilmesini istiyorlar. hazreti osman valilerin değiştirilmeyeceğini müfettiş yollayıp teftiş ettireceğini ve şikayeti gelenlerin olayları abarttığını söylüyor. valiler yönetimden alınmıyor ve isyancılar tekrar hazreti osman ile görüşmek istiyorlar. hazreti ali bu isyancıları karşılıyor ve onlara fitne, fesatlık yapmanın islamiyet'te günah olduğunu, islamiyet'in önceliklerini anlatıyor. daha sonra kufe, mısır ve basra'dan gelen isyancılar kendi şehirlerine dönmek üzere geri dönüyor. mervan(hazreti osman'ın yardımcısı) mısır'a hazreti osman'ın adına mektup gönderiyor. hazreti osman'ın mühürü mervan'da olduğu için mühürü mektuba basıyor. (bkz: Mervan ın Mektubu)
mervan mektubu götürmesi için bir kişiyi görevlendiriyor ve bu kişi mısır'a giden bir kervana katılıyor. kervandaki insanlara " elimde hazreti osman'ın mektubu var" diyor. kervandakiler bunun üzerine mektubu alıyorlar. okuduktan sonra mısırlılar tekrar medine'ye hazreti osmanla konuşmak içi geri dönüyor. kufe ve basralı isyancılara da geri dönmeleri için haber veriliyor. bu üç şehir'in isyancıları geri dönüyorlar. karşılarına tekrar hazreti ali çıkıyor ve "neden geri geldiniz" diye soruyor. hazreti osman'ın mektup yazıp yazmadığı soruluyor ve oda inkar ediyor. hazreti osman'da inkar ediyor. daha sonra mervan'ın yaptığı anlaşılıyor. mervan'ın öldürülmesi isteniyor ve hazreti ali, hazreti osman'a eğer onu öldürmezse isyanın dahada artacağını belirtiyor. hazreti osman bunu kabul etmiyor. müslümanlar hazreti osman'a cephe tutuyor. muaviye şam'dan ordu getirip onu ve ülkeyi koruyabileceğini söylüyor ama hazreti osman bu teklifi kabul etmiyor. daha sonra tekrar hazreti osman'ı korumak istiyorlar ve hazreti osman " müslümanlar benim yüzünden savaşmasın" diyor.
bu yeni müslümanlar'ın içinde hazreti ebu bekir'in oğlu muhammed'de vardır. çünkü mektupta öldürülmesi gerekenler arasında adı yazıyordu. muhammed ve yanındakiler hazreti osman'ın evine giriyorlar. muhammed hazreti osman'ın sakalını tutuyor. hazreti osman ona " baban bu halini görse senden utanır" diyor. muhammed bu söz üzerine yaptığı hareketten pişman olup isyancıları engellemek istiyor ama iş işten geçmiştir. harb el-ka'ki, hazreti osman'ın başına demirle vuruyor, kuran-ı kerim okunduktan sonra darbeler sonucu ölüyor.
isyancılar hazreti osman'ın hazreti ömer'in yanına gömülmesini ve cenaze namazının kılınmasını ve musalla taşına konulmasını istememiştir. ve defin işleminin tam olarak yapılmasına izin vermemişlerdir.